Mehmet DUMAN

KARANLIK TABLO

Mehmet DUMAN

Geçtiğimiz iki hafta içerisindeki yazılarımın büyük kısmını, ekip olma ve ekip olma ruhunun yakalanmasına ayırmıştım. Görünen o ki Elazığ sporda değişen hiçbir şeyin olmadığıdır. Son dakikalarda yapılan isim olsun liste dolsun anlayışı ya da hatır gönül adı altında kendilerine yer bulanların ekip olma ruhuna ulaşamayacaklarını öne sürerek yol yakınken ayrılmaları başlangıç için oluşturulan zincirin aslında ne kadar çürük olduğunu ortaya koyuyordu Elazığ spor adına. Ayrı tellerden çalmalar, fikir teatisi yapılmadan yapılan oluşumlar, düşüncesiz ve acemice yapılan açıklamalar, suçsuz kişileri zan altında bırakmalar, “ balık baştan kokar” sözünün karşılığı gibi oldu son zamanlarda. Söylediklerimizle yola çıkacak olursak, kendi düşüncelerine göre yol yakınken, karanlık tabloyu hissedip yolda inenlerin yanına, kulüp çalışanlarını da ekleyebiliriz. Harç bitti inşaat paydos misali bu kişilere de güle, güle denilmesi kısaca bu işin bunlarla kalmayacağının işareti olmuştur. Ayrıca benden söylemesi, istifa serüvenine yeni isimlerin de en kısa sürede eklenmesi kaçınılmaz olacaktır. Hani söz vermiştin gitmeyecektin diyerek şarkıyı mırıldanmaya kalksak, rahmetli Adile Naşit’in ha babam sınıfındaki zili çalması gözümün önüne geliyor. Zil çaldı, teneffüs bitti. Sen koskoca bir Elazığ sporun başkanı olacaksın icraatla değil sözlerle hareket edeceksin, olmaz bu. Ben her zaman şunu söylerim, siyasetin olduğu yerde mantık aranmaz. Benim siyasetin dışında kalmamda hep bu yüzdendir. Anadolu spor gazetecileri derneği genel merkez yönetim kurulu üyesi olmamın yanında aynı derneğin Elazığ şube başkanlığı ve Elazığ gazeteciler cemiyeti ikinci başkanlık görevlerimin yanı sıra daha sayamadığım birçok federasyon ve dernekte yöneticilik konumunda bulunmamdan dolayı bu durumu hiç kuşkusuz yakinen yaşayanlardan birisi ben olmuşumdur. Verilen sözler, yalakalıklar, görmek istemeyen gözler, kaçacak delik aramalar siyasetin ana maddeleri olmuştur benim için. “Atı çalan Üsküdar’ı geçti”. Her seçimde olduğu gibi kandırıldık yine, oysa bu oyunlarla devamlı kandırılıyoruz, tıpkı stadyum hikâyesinde olduğu gibi. Elazığ sporun sahibi olmaya çalışanlardan tutunda, borçlarını ödemeye kalkanlara kadar. Aslında tek amaç Elazığ spora hizmet ama gelinen noktaya baktığımızda bu değerin bu kadar aşağılara düşmesi, akıllara Elazığ sporu yöneten bazı kişilerin kendilerini yönetmekten bile aciz olduklarını getiriyor diyebilirim. Bir takım ancak bu kadar kötü yönetilebilirmiş. Sorsalardı ders verebilirdik, tıpkı geçmişte Hüseyin Kalpar için Elazığ spor a hoca olmaz demiştim de, bu işi çok iyi bildiklerini sananlar bana cevap olarak, sana mı soracağız demişlerdi. İsterdim yanılan ben olayım ama Elazığ da kaç tane dernekte, cemiyette ya da çeşitli federasyonlarda yönetim kurulu üyesi olmam beni boşuna buraya getirmedi diyorum onlar için. Olsun, canları sağ olsun diyerek bir teklifte benden olsun demek geliyor içimden. Hankendi spor yönetim kurulunu alın direk Elazığ spor yönetim kurulunu oluşturun. Takım nasıl yönetilir, parasız çözüm nasıl üretilir, gönül birliği, ekip olma ruhu nasıl olur, futbolun içerisinden gelenlerle bu iş nasıl yürütülür, profesyonel ekip anlayışı nasıl işler hep birlikte izleyin diyorum. Tek sıkıntımız paramız yok, olsun şu ana kadar yapanlarında parası yoktu tıpkı çözümleri olmadığı gibi. Değişen hiçbir şey olmadı, sözler uçtu, balonlar patladı. Biz kendimizi bildiğimiz için sözü sohbeti bir olan arkadaşlarla yola çıktık. Bizimde kapımızı çalan olmadı, hatırımızı soran bulamadık. Bal ligindeyiz. Diğer bal ligi takımlarının milyonlarca lira harcayıp ligden düştüğü yerde gıptayla bakılan konumdayız. Bu bize yeter de artarda. Şimdi sıra, Elazığ sporu bir gemi misali karada zorla yürütmeye kalkan Donkişotlarda. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz ki?

Yazarın Diğer Yazıları