Sentetik sahalar yapmaya çalışıyoruz, sakatlıkların önüne geçemiyoruz, genç yaşta yaşanan sakatlık sorunlarına baktığımızda beslenme, yeteri kadar antrenman yapamama, yaptığı işe profesyonel olarak bakamama ve halı saha statüsündeki sahalarda maç ve antrenman yapma risklerini sayabiliriz. Bu aşamada, daha önce açıklanan süreçlere yaşanmışlığın getiriyle baktığımızda emanet sahaların bu yükü taşıyamayacağı ya da verilen sürelerde yetişemeyeceğini biz zaten biliyorduk diyebiliriz. Ayrıca, Elazığ da verilen sözlerin, kazma vurulan tesislerin verilen süreçler bir yana yapımlarının yıllarca sürdüğünü bu da yetmez gibi bitirilen tesislerde yaşanan eksiklik ve aksaklıkların hiçbir zaman son bulmadığına şahit oluyoruz. Gençlik merkezi sahasının proje aşamasında önemsenmeyen ya da oldu bittiye getirilen eksiklikleri gün gelip karşımıza çıkınca çareyi kaçamak yamalarla çözmek ne kadar akılcı bir davranış onu da bilemiyorum. Yakup Kılıç kapalı spor salonu, yapımı yaklaşık on beş yıl sürdü ama sorunları bir türlü bitmedi, olimpik havuzun standart ölçülere göre yapılmadığı bir yana, akılda kalacak bir organizasyon bile alamadı şimdiye kadar. Çatıların akması, aktarılması her tesiste gördüğümüz sorunların başında gelirken yeni hava alanı binasında bile damlaya, damlaya göl olur misali kovaların çatılardan akan sularla dolduğunu hatırlıyorum. Tesisleşmede çağ atladık diyoruz, tesisleşmede boyumuza posumuza bakmadan kıyaslama yapıyoruz. Kışı en uzun süre yaşayan şehirlerden biri olmamıza rağmen bir buz pisti salonumuz ya da bir jimnastik salonumuz ya da çok amaçlı bir spor salonumuz bu şehirden niye kaçırılıyor ya da niye kimsenin aklına gelmiyor çözemiyorum. Geçenlerde Fırat Üniversitesi sahasında amatör ligde bir maç izlemeye gittiğimde gördüğüm manzara beni şaşırttı diyebilirim. Sentetik sahada gençler sakatlanma pahasına mücadele ederlerken yan tarafta bulunan ve daha önce süper lig takımlarının paf takımlarına ev sahipliği yapan çim saha yokları oynuyordu sanki. Bakımsızlıktan bir saha bu kadar mı tarlaya döner şaşırdım kaldım diyebilirim. Ayrı bir konu da şehrimiz de spora bakış açısı. Kimse kimseyi kandırmasın, bu şehirde futbol bitmiştir. Aynaya nereden bakarsanız bakın. Ayna hep çatlak, hep çatlak. Elazığspor un hali ortada, Belediyespor kendine gelemedi, bal liginde Sürsürüspor ligden çekildi, amatör lig ilk yarı bitmeden fire vermeye başladı, takımlar dokuz, on kişiyle sahaya çıkıp mücadele ediyor, ligin ikinci yarısında maçlara çıkmamayı düşünen takımlar var. Şimdi varın siz söyleyin nerede olduğumuzu. Yüzü gülen ya da memnun olan var mı bilemiyorum. Kısaca bizim köyde ne görünen kaldı nede Kılavuz. Binmişiz kara trenin vagonlarından birine kendini bile zor götürüyor. Ne diyeyim ki Allah yardımcımız olsun.