Futbol, üç sonuçlu bir spor dalıdır diyoruz, Futbol, güçsüzün güçlüyü yendiği bir spor dalıdır diyoruz. Futbolu oynamak için yetenek ve istemek olmalıdır insanda. Futbolda sonuç bazen önemli değildir, oynadığın oyundan zevk almak ön plandadır. Futbolu seyir zevki yüksek bir seviyede oynarsan sonucunu da, tadını da çok geçmeden alırsın. Yok diyerek, benden ancak bu kadar diyerek esaret futbolu oynarsan ve mahkûm olmaya razıysan senden hiçbir halt olmaz. Bir adım yol alamadan oturduğun yerde kalırsın.
Elazığspor’un çiçeği burnunda hocası Erhan hocanın Gençler maçı sonrası verdiği demece biraz takılıyorum, iki gündür takımla beraberim diyor. Hocam sen iki gündür berabersin ama ekibinde uzun zamandan beri görev yapan Elazığlı hocalarımız var, kadro yaparken onların fikrini alma durumun ne kadar oldu bilemiyorum ama bu futbolcular yaklaşık on beş gündür bir arada çalışıyorlar, hazır değiller diyemezsin. Daha önce oynayan ve bir arada olan gençlerimiz var, en azından bu kadar rezil bir futbol oynanmazdı diyorum. Ayrıca Gençler birliği takımını gözünde büyütürken bu takımın son dört haftasına iyi baktın mı kimlere yenilmiş diye. Daha sonrasında Gençlerbirliği maçının öncesine ve sonrasına bakıyorum.
Kayyum heyeti başkanı Sebahattin hoca, son yıllarda takımların ekonomik çıkmazlığı üzerine yaptığı çalışmaları Elazığspor a başkan olma gayreti ile süslemek isterken bu isteğinin gerçeğe dönüşmesi ancak bu şekilde kendisine nasip olmuştur. Yaptığı çalışma ve tezlerin yürütülmesi ve gerçeğe dönüşmesi adına Elazığspor kulübü derneği kendisine bir fırsat yolu olmasına rağmen ne yazık ki genel kurul da seçilmiş bir yönetim kurulu olarak göreve gelmediği için bu çalışmaları rafta kalmaya devam etmiştir. Derneklerde kayyım heyetinin ya da başkanının görevi bellidir. Derneği en kısa zamanda genel kurul a hazırlamak bu heyetin asli görevidir. Kimlerin önerisi ile bu göreve atandığını bildiğimiz hocanın görev verildikten sonra herkese eşit olarak hareket edip, kayyımın asli görevi olan genel kurul ne yazık ki sekteye uğramış yaklaşık olarak Elazığspor a bir ay zaman kaybettirmiştir. Kimseye sormadan ve cevap beklemeden sadece kendi kendime sormakta bir sakınca görmediğim bir şeyler daha yazmak istiyorum diyebilirim bu satır aralarına. Daha önce yaptığınız genel kurulda aday liste çıkmasına rağmen kimlerin isteği ile bu isteği geri çevirdiniz, projenin perde arkası baronları kimler acaba. Daha öncesinde birbirlerine taş atanlar bu toplantılarda gül atmayı kimlerin isteği ile yaptılar, proje niye ellerinde patladı.
Hankendi spor diye bir takımımız yokluklar içerisinde Elazığspor a alt yapı anlamında bal liginde mücadele ederken, kaç defa kapısı çalınan ticaret sanayi odası başkanı Hankendispor a kapıları rahatça kapatırken bu takımımız sahipsizlikten ligden çekilme kararı alırken sızlamayan vicdanlar nasıl oldu da Elazığ spor üzerinden şehrin sahibi oldular. Bu kadar emeği tahtayı açmak ya da yeni transferler için harcamak yerine elde bulunan takımın giderlerini karşılamak yolu varken, sonu karanlık yeni bir maceraya atlamak kararını kim verdi. Bir Tatos u bir Elmar ı ve diğerlerini bu takımı da üstüne verilse alabilme imkânı hiç mi düşünülmedi? Futbolun güzel yanı, herkesin üzerine düşeni yapıp haddini ve konumunu bilerek kenarda durması varken, Erhan Altın hoca da kararı kim verdi. Kongre kararı alınıyor ertesi gün yeni bir haber kulübün sportif direktörlüğüne sevdiğim ve saydığım Mustafa Aksu getiriliyor, giderayak bu ne iş diye sormazlar mı adama ya da şimdiye kadar nerelerdeydin. Göreve gelecek yönetim bu kararı versin işin etik yönü değil midir? Seçilmişler mümkünse Elazığspor üzerinden yorum yapmasınlar diyorum. Onlar için bulunmaz bir fırsat, Elazığsporun sahipsizliği, parasızlığı, durumu ve stadyumun yerle bir olması. Önce Necati Erdem sonra Selçuk Öztürk için olmaz kararını kim veriyor. Kim bunlar, kendilerine oynamak isterlerken koca bir şehri viraneye çevirdiklerinin farkında değiller mi? İlin en büyük yöneticisi ve memuru o şehrin valisidir. Üzerine düşeni yapar, kendi işine bakar, Allah razı olsun, bizden daha çok bizim için çalışan valimize sormak lazım bizi çözebildin mi diye. Ticaret sanayi odası esnafın, tüccarın, sanayicinin seçimle gelen temsilcisidir. Üyelerinin haklarını korur, şehrin büyüyüp gelişmesi için çalışmalar yapar, yatırımlar, teşvikler gibi hizmetlerde bulunup gerektiğinde üyelerinin refah payını yükseltme adına ilin değerlerine destek olur sonrasında ise tüzüğü gereği asli işine bakar.
Elazığ TSO tüzüğünde yönetim kurulunun asli işi Elazığspor olmadığına göre, sayın başkan Elazığspor a kendi adına talip olabilir ama kuyu kazamaz. Şehrin belediyesi ve belediye başkanı o ilin takımları için bana ne diyemez. Şehir, takımarı ile, yatırımları ile, gelişmesi ile, hizmeti ile bir bütün dür. Bu para Elazığsporun değil diyemez, Elazığ spor ve diğer takımlar bu şehrin bir parçası ise gerektiğinde elini ateşin en dibine atacak yer Elazığ belediyesidir, kaçamaz. Benim aklıma takılanlar şimdilik bu kadar, belki bunları artırabilir, sonucu olmayan suallerle cebelleşebilirim.
Allah aklımızı esirgeye…