Mehmet DUMAN

HATA ARIYORUZ

Mehmet DUMAN

Kalmadı, eski okul bahçeleri, eski sokaklar, eski naylon toplar, boş arsalar, sokak ışıkları altında akşam oynanan saklambaçlar, çelik çomaklar, bilyeler, topaçlar, aşık oyunları, ceviz kırmalar, çivi saplamalar. Gazozuna maçlar yok artık. Sokaklardaki penaltı atışları, tek kale maçlar mazide kaldı. Mahalleler arası kupa maçlarımız vardı bizim, köyler arası turnuvalar, belediye kupası maçları. Okul bahçelerinde gazozuna kıran, kırana maçlarımızın tadını hangi internet mekânında alabiliyoruz acaba. Hangi maç bize sokak futbolunun lezzetini verebilir merak ediyorum.

Türkiye’de derbi maçlar oynanıyor, adı olup zevki, futbolu bitmiş maçlar. Kırmızı kartlar, rakibini düşman gibi görmeler, küfürler, vurmalar, kırmalar, bilinçsiz yapılan açıklamalar hangi kırılan kalbi tamir edebilir düşündünüz mü hiç. Sokak aralarında oynanan iki, üç kişilik maçlarda dökülen terlerin, soluk, soluğa saçlardan, nefeslerden çıkan buharın tadına hangi para, pul, şöhret yaklaştırabilir ki sizi. Amatör takımlar ve bu takımlarda oynayan futbolcuların parmakla gösterildiği yılları orta yaş grubu hatırlar ve bilirler. Paranın olmadığı, malzemenin bulunmadığı, çivili kramponların ayakları deldiği, yaraladığı yıllardan söz ediyorum. Beton gibi sahalarda ki düşmeleri, yaralanmaları, dalağınız şişer denilerek içirilmeyen suları kim unutabilir ki. Aç susuz inşaatta, fırında, sebze halinde çalışan, odun taşıyan, hamallık yapan, ayakkabı boyayıp, su satan gençlerin en büyük zevkleri olan futbolun önüne bilgisayarlardaki hangi oyun kurgu futbolu geçebilir ki.

Kaliteden konuşanlar, kaliteden söz edenler, internet olmadan önce hayat var mı idi diyenlere şunu söylemek gerekir. O günün şartlarında futbolun en iyisini para, pul bilmeden oynayanlara, cebinden spor malzemesini alanlara, ailesinden gizli futbol oynayanlara sorarsanız, alırsınız cevabını diyorum. Hani hep dillendirip de icraat da hiç bir şey yapamadığımız söylemlerimiz var ya bizim, altyapı diyoruz, futbolun bittiği yerdeyiz diyoruz, Türkiye’de futbolcu yetişmiyoruz diyoruz, suçlu arıyoruz ya, bunun suçlusu kesinlikle ne internet, ne cep telefonları, ne kahvehaneler ne de gelişen teknolojidir diyorum. Avrupa ya bizden önce giden internetler, cep telefonları gelişen dünya teknolojileri onların futbolunu geri itmedi, bitirmedi de bizimki nemi sebep oldu. Elbette hayır, biz beyinlerimizi küçülttük, biz ileriyi göremedik, düşünemedik de ondan diyorum. Sokak bırakmadık. Betonlaştık, çok katlı binaların önlerine otopark imkânı vererek çift taraflı araç parkı sayesinde bırakın top oynamayı, buralarını yürünemez hale getirdik.

 Her biri spor tesislerimiz olan okul bahçelerini, dağlar, bayırlar yaban misali boş dururken kimse buralarda spor yapıp da iki tane cam kırmasın diye ağaçlandırdık, ya da beton asfaltla kapattık. Birde tesis yokluğundan söz ediyoruz ya, eller aya biz yaya misali. Saymakla bitiremediğim Onlarca tesis varmış bu şehirde yiye, yiye dibini görmeye başlamışız ya ondan bu kadar konuşuyoruz diyorum. Bileniniz var mı bilemiyorum ama aklıma gelenleri sıralamaya çalışayım isterseniz, çimento fabrikasının yanındaki saha da kaç kişiniz futbol oynadı acaba, Hankendi ye kaç mahalle takımı deplasman maçına gitti ya da çocuk ıslah evinin sahasında kaç kişiniz amatör maça çıktı.

1800 evlerin sahası yolcuların durak yeri olurken, polis sahası dediğimiz Akgün otelinin yerinde kaç kişiniz ayağını sakatladı acaba. Safran mahallesinin sahasında kaç kişiniz temiz hava teneffüs etti derken, Mürü köyünün sahasındaki zemini şu an Türkiye de hangi stadyumun zemininde görebiliyoruz. Harput yolundaki göğüs hastanesinin sahasında kimler antrenman yapabildi derken İmam Hatip okulunun sahası kimlerin futbol oynadığına şahitlik etti. Sara Hatun hastanesinin yanında bulunan saha bu mahallenin antrenman yeri olurken, çizmecilerin çevirmesinde kaç kişiniz kardeşlik ve barıştan örnekler vererek futbol oynadı. Cumhuriyet ve Dumlupınar ilkokullarının sahalarını bilenleriniz ya da duyanlarınız var mı bilemiyorum. Elazığ sporun efsane olmuş futbolcuları Türkiye liglerine damga vururlarken bu okulların bahçelerinde yetiştiklerini biliyor musunuz?

Kaptan Ömer, Hıdır Bilek, Mehmet Ekşi, Ulvi, rahmetli Hamit ve bir dünya kadar ismini sayamadığım futbolcu ordusu.

Kısaca, futbol topunun su çekmediği ve ağırlaşmadığı, formaların şık ve tasarımlı olduğu, ayakkabıların rahatlığı, beton gibi sahaların paha biçilmez çimlere büründüğü bir dünyada futbol geriye gidiyorsa o da bizim ayıbımızdır diyorum.

Esen kalın.

Yazarın Diğer Yazıları