Kadınlar hamamı ancak bu kadar olur. Bir sosyal medyadır tutturmuş gidiyoruz. İpsizi, sapsızı, çapsızı, icraat yoksunu kişiler bulaşmış bu furyaya dur diyen yok. Geçmişten ya da bir yerlerden tanıyorsun şahsiyeti, ayranı yok içmeye atla gidiyor bilmem nereye.
Elazığspor genel kurulu var ya, aday furyası almış başını gidiyor. Sosyal medya reklamcıları, şakşakçılar, yandaşcılar. Reklamlar bedava. Para isteyen yok nasıl olsa, reklamın iyisi kötüsü de olmadığına göre, kendi çöplüklerindeki sürüngenler misali başlamışlar kemirmeye. Kendi ağzından duymadım, herhangi bir açıklamasını da okumadım. Sadece güvenilir dostlardan duydum başkanlık için aday olduğunu. İsmi bende kalsın. İki yıl önce Elazığ’ın güzide takımlarından birinde beraber yöneticilik yapmıştık. Param yok bahanesi ile istifa etmiş ayrılmıştı yöneticilikten.
Bir ara kendisini Elazığspor’un üç günlük yönetim kurulunda buldu, nasıl olduysa. Havayı soludu bir kez, daha durur mu yerinde bilinmez. Kendi, kendini mi yer bitirir onu da bilemiyoruz. Bu işler reklam için ya da kendi ticaretine yansıtmak için yapılmaz. Bu işlerin, memleket sevdası, gakgoş ruhuyla yapılması gerekir, bu işler sandığınız gibi sosyal medyada ya da masada oturmakla da yürütülmez. Lobin olacak, lobiciliğin olacak, elinde, avucunda akrep olmayacak, akıllı olacaksın, tüccar olacaksın, Elazığspor’u kendi ticaret hanen gibi göreceksin. Ben adayım diyerek sosyal medya da cirit atıp dolanmayacaksın, topla, tüfekle yerler seni. Sosyal denen bu çarkın bir başka kırıntısı takılıyor gözlerime. İcraat yoksunu, kişilik gelişmesi sınıfta kalmış bir zat. Dostluğu, telefonu benden uzakta olsun diyebileceğin bir kişilik.
Aklı sıra reklam yapıyor, kim ne verirse bir fazlası. Amacı Elazığspor değil, sevdası Elazığ hiç değil. Tek derdi, küsülü olduğu birilerinin önünü kesmek, engel olmak. Kendi hırs denizinde, kini ve nefreti yüzünden boğulduğunun farkında değil. Sözüne göre, daha öncesinden belediye başkanını ziyaret etmiş bilmem kaç milyon masaya koymuş ta, belediye başkanı kendisini kaile bile almamış. Bakmışlar kapasite yetersiz aramamış, sormamışlar. Sosyal medya dediğimiz sirk alanına bir daha dönüp bakıyoruz, iyi niyetiyle bir şeyler yapmak için çalışan, futbolcu için prim ödeme girişimlerinde bulunanlarında önü kesilmeye çalışılıyor. Neymiş efendim, stadın, tesislerin elektrikleri kesik, personel maaş alamıyor önce onları ödesin. Ne güzel senin pisliğini bir başkası temizlesin. Bana önce bu takımın ligde kalabilmesi için puan ya da puanlar lazım. Önceki yönetimlerin boynunun borcu olan ödemeleri yaptıracaksın, takım kümeye düşüncede vuracaksın kamçıyı sırtlara kime denk gelirse. Olmaz, yemezler öyle.
Atı alan Üsküdar’ı geçer, bize ayak izlerini temizlemek kalır. Unutulan, kaybolan Elazığ olur, Bu mu sizin kurtuluş reçeteniz. Necati Bey kabul etseniz de etmeseniz de doğru olanı yapmaya çalışıyor. Futbolcu olmadan takım olmaz. Futbolcuyu motive etmezsen, maça hazırlamazsan yarın iş işten geçer başları taşlara vuran biz oluruz. Farklı bir düşünce daha var bu çarkta, neymiş efendim, parası olan yönetici olsun. Ne yani icraatı olan, futbolun içinden gelen, bilen, koşturan, proje üreten olmasın mı? Hangi başkan ya da yönetici cebindeki parayı, çocuklarının rızkını Elazığspor’a verir.
Elazığspor icraat makamıdır, çalışma makamıdır, yürütme makamıdır. Elazığ spor denilince akarı olan fabrika akla gelmeli, fabrikayı harekete geçirecek, pazarlayacak, değerini artıracak yöneticiler akla gelmeli. Daha düne kadar futbolu, kulüpleri futbolun içerisinden gelenler yönetsin diyen sizler değil miydiniz? Bu haftaki yazımızı sosyal medya üzerinde dönüp dolanan cambazların vitrinine bakmakla geçirdik. Mahalli idareler seçimleri, Elazığ spor olağan genel kurulu, stadyum hikâyesi, hızlandırılmış genel kurul delegelikleri kısaca her yanımız Ali Cengiz oyunu, başımız mı dönüyor yoksa savrulup duruyor muyuz belli değil.
Allah sonumuzu hayır getire.