Mehmet DUMAN

ÇÖKME

Mehmet DUMAN

Son günlerde sıkça kullandığımız bir kelimenin adıdır aslında, çök çökebildiğin kadar, çek istediğin kadar. Önü arkası, sağı solu açık al götür istediğin yöne doğru. Adı çökme, sen nasıl anlarsan anla. Güzelim şehre çöktüler. Karabulutlar çöktü. Takım rakip alana çöktü. Bunlar şu işyerine çöktü. Sarsıntıda binalar çöktü. Falan cemiyete, derneğe, federasyona çökmüşler gibi. Dediğim gibi al götür istediğin yere, sende çök açık gördüğün boş dümene. Çöktüğün yerdeki koltuk tatlı diyorlar bol keseden üfleme çalanlar, şerbeti bol olunca her bir yana bulaşma yapıyormuş, oturduğun yerden kaldırabilene aşk olsun, kaldırmak ne kelime istedikçe alttan şerbet kaynamaya devam ediyormuş kıvamı artsın diye. Al götür beni istediğin yere muhabbeti ile donanımlı koltukları kendi hallerine bıraksan sıkılmadan neredeyse saray koltuğuna yapışmaya kalkacaklar. Hedefler büyüdü ya, çökme ile daha çok yol alınacağını düşünen beyinler, şerbetin suyunda boğulma riski geçirdiklerinin farkında olmadıkları gibi vücutlarına yapışan alerji ile çoktan kaşınmaya başladılar. Mübarek kilolu ve boylu posluda olunca çöktüğü yerden istesen de kaldıramazsın, ufak tefek olanlarında kemiği kuvvetli olur diyorlar açıkçası bizi sıkar biraz. Hani hep diyoruz ya, delikanlılık tespih çekmekle değil adam olmakla olur diye, bizim sıkıntımız adam katında olsa gerek. Sırtımızı sağlam basamak görüp yol yürüdüklerini düşünenlerin sonunu merak ediyorum, bir gün sağlam ayağımızı yerinden oynatacak olsak o sarsıntıyla nereye kaçacaklar acaba. Gerçi bunlar üzerlerinde bolca bulunan şerbeti bir yerlere yapıştırırlar ama karşıdaki şerbetin kıvamını iyi analiz etmek lazım. Kızgın şerbetlerin çarpışma anı hangi kazanda olur onuda Allah bilir. Geçen yazımda tenekeyi altın zannedenlerin ayırımda hata yaptıklarını anlatmaya çalışmıştım. Altın yere ya da çamura düşmekle paslanmaz değerinden bir şey kaybetmez demiştim. Teneke içerisindeki erzakın raf ömrü bitinceye kadar tezgâhları süsler, içi boşalınca ancak toprağa saksı olurlar, iyi düşünmek lazım bu sonu. Çökmekle kalmayanların huyları kurusun, akılları sıra ambargo koymak gibi hastalıkları da var onların, aman kendilerinden başka kimse koltuğa göz kırpmasın ya da hak eden başka biri gelmesin. Geleceğin, gençliğin, haklının, hak edenin, yakışanın önünü açmak gibi bir menfaat dışı bir düşünce yoktur onlarda, kapris onların silahı gibidir. Fakat her kışın bir yazı, her güzün bir baharı vardır. Kalmaz yanınıza, şerbetin ve koltuğunda raf ömrü tükeninceye kadar ne yazık ’ki.

SAĞLIKLI GÜNLERLE KALIN.

Yazarın Diğer Yazıları