Mehmet DUMAN

BİR UMUT BİZİMKİSİ                                                           

Mehmet DUMAN

      Bir arkadaşım devamlı şu cümleyi kullanır. “ onlar Elazığlıysa, ben Bursalıyım”. Şöyle düşünüyorum, adamlar, siyaset, sen ya da ben kavgası yapmadan, oralısın, buralısın demeden sadece ileriyi düşünüyorlar. Hani bazen yazıyorum ya, bizim şehrin yolları yıllar önce fayton yolu olarak yapılmış biz halen alternatifsiz devam ediyoruz diye. 

      Yol, su, alt yapı, taşıma sorunlarını önemli ölçüde bitiren şehirler yer altında gelecek nesiller için yaşam yerleri oluşturmak için yeni projeler geliştirme bir yana, tüneller, yeraltı trenleri vs. hatları çoktan alt kattaki yaşama taşıdılar diyebiliriz. Biz ise kırk elli yıl önce var olan su ve yol sorununu dahi çözemedik bu şehirde. Düşünüyorum da aklım neredeyse almayacak duruma geliyor. Harput için yıllardır restore ve yeniden denilerek tekrarlanan düşüncelerle ileriye doğru kaç adım mesafe gidebildik acaba? Cevap, koskoca bir sıfır, tarihimizi koruyamadan, yıkılanı onarmadan oteller yapmaya teleferikler yapmaya çalıştık.  Sadece siyaset ve laf olsun torba dolsun diye.

      Elazığ batı yönüne doğru yürüyor, göz görüyor, kulak duyuyor bunu. Ne hikmetse yapışmışız eteğin bir tarafına çekiştirip ben seni bırakmam diyoruz, hırsızın ev sahibinin yakasına yapıştığı gibi. Gazi caddesi yokları, tükenmişliği oynuyor. Olmaz, biz seni yoğun bakımda fişin takılı da olsa yaşatırız diyoruz. Caddenin rahat etmesine son saatlerini huzur içerisinde yaşamasına bile fırsat vermiyoruz. Düşmüşüz günü kurtarma peşine.

      Alternatif yollar, caddeler, bulvarlar oluşturamıyoruz, aslında çok basit ama gönül Bursalı olmak istiyor, çünkü bizim ilde çalışan yok, sorumluluk alan yok, şehir için muhalif olan yok.  Mersin de, metro çalışmaları önümüzdeki ay başlıyor, şehirlerini geliştirmede, artı değer katmada, ileriye taşımada tek yumruk tek ses olmuşlar.. Altı tane alternatif bulvarı yeterli görmüyorlar gelecek nesiller için. 

      Trenle yolculuk yapıyorsun Malatya ya kadar elektrikli trenle gelirken, daha sonrasında elektrik direkleri son buluyor, yüz yıl önceki sisteme geri dönüyorsun. Düşüncelere kapılırken boğazın düğümleniyor, Karanlık bu olsa diyorsun, virane, kandırmaca, yalan, oyalama. 

      Zübeyde Hanım caddesini yürüyerek gidip geliyorum. Hani yukarıda gazi caddesinin tükendiğini yazmıştım ya, yapılanlara ve gidişata bakıyorum aklım almıyor bir türlü. Niye kırk yıl sonrayı düşünemiyoruz diyorum da, resmi dairelerin oluşturduğu güzergaha yeni binalar, yeniden stadyumlar ekliyoruz.  Benim şu zavallı aklıma, şehrin tıkanmışlığını giderme adına kara yolları kavşağından ya da ormanın önündeki kavşaktan sonrası için bu dairelerin zamanla oralardan kalkabileceğini düşünerek bunların arasından geçebilecek yeni bir bulvar oluşturma niye kimsenin aklına gelmiyor diyorum. Geri vitese takıyorum.

      Bir çift sözümde Şahin başkanıma olacak derken yazacaklarımın Elazığ adına olduğunun bilinmesini isterim. Takip ediyorum, izliyorum. Elazığ da çöp ve temizlik sorunu çok büyük boyutlara ulaşmış durumda., bazı park ve bahçelerde çöplerin yirmi gün boyunca alınmadığına kendi gözlerimle şahit olurken, günlük çöplerin kaldırımlarda üç gün boyunca beklediğini gördüm. Park ve bahçelerde bir yıldan fazla bir süredir ağaçların budanmadığı dikkat çekerken, Ağaç boyları ve salınmaları görüntüyü bozmuş durumdalar. Elazığ da taşımacılık Gazi Caddesi üzerinde yoğunlaştığı için,  görüntü kirliliği ve durakların aşırı yoğunluğuna caddenin darlığı da eklenince çözüm elzem duruma geliyor. Elazığ'ın ilk aile çay bahçesi, lise yıllarımda garsonluk yaptığım yer bana o günleri arattırıyor diyebilirim, ne olduğu, kime, ne için hizmet verdiği belli değil artık, buraya el atmanın vakti gelip geçmedi mi sizce. 

      Şahin başkandan taleplerim bunlarla bitmedi derken gözüm ve gönlüm Elazığ da kadın üretici pazarları arıyor, bahçesinde, evinde ürettiklerini, el emeklerini göz nurlarını bu pazarlarda ekonomiye katkı olarak satsın istiyorum. Elazığ’ım yemek çeşidi ve kültürü bakımından üst sıralarda bulunmasına rağmen tanıtımda neden her yıl sınıfta kalıyoruz anlamıyorum, yöresel yemek festivalimiz niye yok bizim. Kadın üretici pazarlarımız da sergilenecek ürünler bu kültürümüze destek olmaz mı sizce. 

      Gözüm eskiden olduğu gibi belediyenin üreteceği katıksız halk ekmeği büfeleri arıyor, yanında günlük süt, yoğurt, yumurta gibi temel ihtiyaçların da karşılanacağı yerler neden olmasın diyorum. Köylü pazarları kırk, elli yıl önce bu şehirde halkın en çok uğradığı yerlerin başında gelirken, belediye çarşısının üstünde benim köylüm ürettiği cevizi, bastığı, bademi vs. satmasın istiyorum, onlarında kapalı Pazar yerleri olsun. Bazı mahalleler de trafik için yön çalışmaları yapılmamış, sorunlar yaşanıyor. Zabıta trafik diye bir birim var, yanılmıyorsam çalışma alanları içerisinde bu konularda bulunuyor, biz beklemede kalıyoruz.

      Konumuzun özü, bizimkisi bir umut diyerek görmek istediklerimizi yazmaya çalıştık affınıza sığınarak. 

Esen kalın.

 

Yazarın Diğer Yazıları