Mehmet DUMAN

BANA KALIRSA

Mehmet DUMAN

FİFA ya da UEFA spor karşılaşmaları için bir türlü kesin karar veremiyor. Bazen topu Ülkelere atıyor, bazen de şuursuz önerilerde bulunuyor. Açıkçası kimse yapılması gerekeni akılcı bir yolla sunamıyor ortaya. Olimpiyat oyunları, Avrupa ve Dünya şampiyonası turnuvaları, basketbol, Futbol fark etmiyor. Yapılması gereken her türlü spor karşılaşmaları, yarıda kalan, sezonu kapatan, düşmeyi kaldıran, erteleyen, zamanın akışına bırakan, bekleyen, karar veremeyen ülkeler bir çıkmazın içerisinde eller kollar bağlı bekliyorlar. Futbol, izlenme rekorları kıran, ekonomik büyüklüğü her türlü sanayinin üstünde olan, Ülkelerin turnuvaları kapmak için yarıştığı, gücüne yetişilemeyecek bir piyasa. Arenası futbol sahası, yüzbinlerce insanın yan yana oturup izlediği, teması bol, korunması çok az bir seyir oyunu. Saha içerisi daha karışık, sporcuların terli teması, maç süresince en az bir futbolcunun yirmi defa yere tükürmesi, burnunu sümkürmesi, elini yüzünü yıkaması, öksürüğü, hapşırığı, nefesi, düşmesi, kalkması, devre arası soyunma odalarının havası, kişi sayısı, aklınıza ne gelirse hepsi bu arenanın içerisinde mevcut durumda. Tüm bunlara ek olarak futbol topunun her türlü atığın bırakıldığı zemin üzerinde dolanıp durması, ayakların o zeminde basmadık yer bırakmadan istişare etmesini de ekleyebiliriz. Anlatmak istediğim bu işlerin eveleyip gevelemeyle olmayacağı. Bu vebalin altından kimsenin kalkamayacağıdır, yok efendim seyircisiz oynatalım, sporculara test yapalım, koruyalım, kollayalım. Nereye kadar? Yapılan testlerin hata verme olasılığı hiç mi akıllara gelmiyor, ya da bu virüsün hava da asılı kalma süresi hiç mi düşünülmüyor ve ya belli etmeyen, yavaş ilerleyen bulaşmış kişileri nasıl ayırt edeceksin, yere tükürmeyi yasak edince çözebilecek misin vücudun her yanından akan terlerin temasını. Çözümü olmayan, cevabı bulunamayan, kışı yazı, gecesi gündüzü, büyüğü küçüğü fark etmeyen bir düşman işte, dokunduğu an yıkıyor dokunduğu an yıkıyor. Aşısı ve ilacı henüz yok. Tedbirler maçların oynanmasına ne kadar etki eder bilinmiyor, amaç skor elde etmekse yere girsin maçı da adı da, gencecik bir canın hesabını kim verebilecek. Bırakın yaşını başını, küçücük çocuklara bile bulaştığını duyunca işin boyutunun nerelere varabileceğini hiç mi görmüyoruz. Bu illetin okları canımızı yaktıkça konuşulan tek şeyin, korunma, fiziksel temas, izolasyon olduğunu ne çabuk unutmaya kalkıyoruz. Bir de salon sporları var, basketbol, voleybol, hentbol ve sayamadığım birçok spor dalı. Avrupa ve olimpiyat şampiyonlukları için hazırlanmış spor salonlarımız haricinde genelde en fazla iki üç kapısı olup giriş ve çıkışların tek kapıyla yapıldığını biliyoruz buraların. Adı üstünde olduğu gibi kapalı salon, açık alan karşılaşmalarına oranla daha riskli, daha acımasız, buyurun çıkın işin içerisinden. Aklın yolu birdir diyerek milletimiz için en hayırlı kararın devlet büyüklerimiz tarafından alınacağına inanıyoruz diyorum. Kısacası, bu işin hızlandırılmışı, sıkıştırılmışı, seyircisizi olmaz. Sinsi düşmanın insanı hedef alma silahları çok fazla. Saha da içeceğin su şişesinden poşetine kadar, temiz diyerek soluyacağın havaya, dokunacağın topun yüzeyine kadar her türlü bulaşma yolu var. Kaçamazsın, bir yerlere sığınamazsın diyerek bu konuda da bilim kurulunun önerisine saygı duymak gerekir diyorum. Esen kalın, sağlıklı olun.

Yazarın Diğer Yazıları