Mehmet DUMAN

ALLAH'A EMANET OL KARDEŞİM

Mehmet DUMAN

Yaklaşık 48 yaşındaydı, çalışmaktan yorulmamıştı, iki çocuk babası, dostluk, samimiyet, kardeşlik onun sembol karakteriydi. Ekmeğini taştan çıkaran, yoksulluğu dibine kadar yaşayan, küçük de olsa başımızı sokacak bir evim olsun yeter bana diyecek kadar mütevazı, büyüğüne saygı da küçüğüne sevgide sınırı olmayan Akif’im, Rabbim sena en güzel makamları hediye eder İnşallah. Hani geçen hafta ki yazımda başımıza bela bu hastalıktan kurtulmamız gerekli, ne olursunuz şu M.T. M. yani maske, temizlik, mesafeye uyalım diye neredeyse yalvarmıştım. İşte ben o satırları yazarken yaklaşık 40 gündür can ciğer bir yol arkadaşımın hastanede yoğun bakımdaki sürecinin üzüntüsüyle ayakta kalmaya çalışıyordum. Eşi ve oğlu da bu illetle mücadeleye Akif’imle başlayıp onlar atlatmıştı çok şükür.

En son görüştüğümde sesi kısılmış dermanı düşmüş gibiydi, daha sonra haberlerini eşinden alıyordum. Umut fakirin ekmeği misali hep umutluydular Akif’im iyileşip eve çocuklarına dönecek, Dua en büyük gücümüz silahımız eksik etmeyin diyorlardı. Son haberi ise ciğerlerini örseleyen hastalık solunum cihazına bağlı olarak onu hayata tutuyordu. Şuuru yerindeydi hanımıyla oturup sohbet edecek kadar. Kalbinde sonradan beliren bir rahatsızlıktan sonra solunum cihazından kurtulup kalpten tedavi olması bekleniyordu dualar eşliğinde. Tek şeyden korkuyorlardı, bu sinsi düşmanın bir yerde bırakacağı hasardan. Çünkü kandaki pıhtılaşmanın başka organlara zarar verebileceğini söylemişlerdi daha önce doktorlar onlara. Çok geçmedi zaman, pıhtılaşma ya bağlı beyin kanaması bu defa örseledi garibimi, acilen operasyona alınmış, yaşama tutunma ihtimalleri yüzde üçler beşler olarak söyleniyordu. Sonrası gerçeğin dibi olsa gerek, dört gün uyutulacağı günlerin ikinci gününde daha fazla dayanamadı, göç etti, gerçeğe gitti Akif’im. Haberi alınca koştuk, cenazesine yetişemedik, baba evine gittik. Ailece görüştüğümüz Akif’ İn bizlere emanet eşini ziyaret ettim yıkılmış bir halde, ikimizin de gözyaşları sel olmuştu, bana şu sözleri bir kez daha koydu biçarenin, “ Mehmet abi, Akif’imi gerçeğe götüren Rabbim onun göremediği bir torun bugün bizlere gönderdi”. Allah’ım sen bizleri bağışla, asileştirme, merhametini esirgeme üzerimizden demekten başka bir şey gelmeden elimizden yutkunup kaldık öylece. Güzide insan, Malatya basınının sevilen karakteri, dibine kadar benim diyen insandan daha insan, delikanlıdan daha delikanlı, fakir fukara babası. Kaybettim Akif Çelik kardeşimi. Sözün bittiği yerde gibiyim.

Son görüşmemizde, kendi gayretiyle bölge sporuna hizmet olsun diyerek hazırlayıp çıkarttığı Malatya spor objektif dergisine Elazığ-Malatya dostluğu adına köşe yazısı yazmamı, ayrıca ilimiz takımlarının bilgilerini derleyeceğim bir de haber rica etmişti. Akif ister de ben durur muyum, hazırlayıp gönderdim, kısa bir süre sonrasında bana, abi dergi çıktı yarın sana göndereyim derken bir sonraki günün onu hastaneye mahkûm edeceğini nereden bilebilirdik. Akif Çelik’ le bağımız yıllar önce Anadolu spor gazetecileri genel merkez yönetim kurulunda kesişti. Akif kardeşim çevre illerden sorumlu genel başkan yardımcısı ben ise yönetim kurulu asil üyesiydim. Beraber çok yolculuğumuz ve toplantılarımız oldu. Elazığspor- Malatyaspor maçlarından önce iki takımın yöneticilerinden, basın mensuplarından bürokratlardan, vekillerinden, oluşan takımların maç yapmalarında, dostluklarını pekiştirmelerinde hep Akif kardeşimin imzası, çabası, organizatörlüğü vardı. Kulağıma en çok fısıldadığı cümle şu olmuştu. Abi dostluklar bitmesin aramız açılmasın, ara verdik, şu hastalık bitsin yine bir maç yapalım iki şehrin dostluğu pekişsin. İnşallah kardeşim senin isteğini yaşatmak sana verilecek sözüm olsun. Allah’ım seni Cennetiyle mükâfatlandırsın. Sözün bittiği yer bu olsa gerek.

Allah’a emanet ol güzel kardeşim…

Yazarın Diğer Yazıları