Dün (04.09.2019) hakkın rahmetine kavuşan bu gün de (05.09.2019) toprağa verilecek olan gönül kapısını sonuna kadar insanlığa açan, yazdığı eserlerden ziyade, dostane, saf, duru ve vefa yönüyle temayüz etmiş; çekememezlik, hainlik ve haset diye bir şey bilmeyen, münevver bir isim Av.Doğan Özdal.
Doğan Özdal’ı şahsen tanıyanlar çok emini, ittifakla bu değerlendirmeye iştirak edecekleri gibi; iltifatı geçtik, güzel hasletlerinden az bile bahsedilmiş diye serzenişte bulunacaklardır.
Müellifimiz; 1937 yılında Pertek’in Cami-i Kebir Mahallesi’nde dünyaya gelir. 1944 yılında başladığı ilköğretimini; Saadet Dilek ve Cami-i Kebir Mah. İlkokulu ile Alpdoğan İlkokulu’nda tamamlayarak, ilk okuldan sonra öğrenimini sürdürdüğü Pertek Ortaokulu’ndan 1953 yılında mezun olur. Lise eğitimini de1958 yılında Elazığ Lise’sinde ikmal eder.
Doğan Özdal; aynı yıl A.Ü. Hukuk Fakültesi’ne girer ve 1963 yılında bu fakülteden diplomasını olarak; hayatının hukukçu yönü devreye girer.
İki yıl süren yedek subaylık vazifesini tamamladıktan sonra; 1966 yılında Elazığ’da avukatlık bürosu açıp, serbest avukatlık yaparken ayrıca; iki yıl da Hazine Avukatlığını deruhte eder. Diğer yandan; Elazığ ve Ergani Çimento Sanayilerinin sözleşmeli hukuk müşaviri olarak da hizmet vererek 1999 yılında emekliye ayrılır.
Yazar ve şairimiz Doğan Özdal; emekliliğinden sonra, daha önce içinde bulunduğu sosyal ve kültürel faaliyetlere yoğunluk kazandırır; Elazığ Musiki Cemiyeti’nin üyeliği yanında, Manas Yayıncılık’taki kültürel etkinliklere iştirak eder.
Halen 50’ler Çarşısı Üçüncü katta, daha önce avukat bürosu olarak kullandığı yeri, avukatlık faaliyetini durdurarak, sırf eş, dost ile buluşma, sanatsal söyleşi ve dertleşme ofisi ve adresi olarak ihdas ederek sürekli açık tutar.
Devamlı ifade ettiği “bizim yerimiz dar ama, gönlümüz geniş”bu pelesenk deyimi ile gelen dostlara yüreğinde sıcak yer açan, güler yüzlü, hoş sohbet, sohbetlerinde kesinlikle dedikoduya pirim vermeden, kaliteli, hormonsuz sevgisi ile, kırk yıllık köpüklü kahve lezzetlerini ekarte eden hatırlı ikramların sahibi kültür ve gönül insanı Doğan Özdal’ın basılı iki eseri vardır:
- Güzellikler Taçlanır Hatıralarla
“Pertek Cmai-i Kebir Mahallesi”
- Yürekten Gelen Sesler.
(Şiirleri)
2007 Yılında kaleme aldığı “Güzellikler Taçlanır Hatıralarla” (Pertek Cami-i Kebir Mahallesi) isimli 128 sayfadan ibaret bu mütevazı çalışması ile, kendi yaşam kesiti, özellikle çocukluk ve gençlik dönemine ait yaşam yörüngesindeki tüm mahalle sakinlerini kendi boyut ve telakkileri ile yine kendi ses perdelerinden dile getiren; bir solukta okunacak, Elazığ insanı olarak hemen her satırında paralel çağrışımlarla insanın kendisini bulduğu,sanat diline müracaat edilmeden, kendi efkârıyla yazdığı, önemi kendi içinde mündemiç bu kitaba bir göz atalım.
“Mayıs ayında çırpızların büyümesiyle beraber kuzuları çırpıza götürüp atlatmak, kaba kuşlukta eve dönüp annemizin hazırladığı, üzerine şeker sepilmiş kaymaklı tandır ekmeğini yemek hakkını kazanmış olmak, bize ne kadar büyük güç ve moral verirdi.”
“,,,,,,,İftardan sonra erkekler, gençler ve çocuklar camide toplanırken, hanımlar da evlerde teravihlerini kılarlardı.Yaz aylarına gelen ramazanlarda teravih namazlarını Necip Hoca’nın Küçük Çayır’da kıldırdığını hatırlıyorum. Küçük Çayır, Söylemezeyil’in dam ardında sağ tarafındaki yere denirdi. Gençliğimizde kıldığımız teravih namazlarının, tuttuğumuz oruçların tevlit ettiği manevi hazzı ömür boyu unutamadım”
Doğan Özdal’ın 2013 yılında çıkan ikinci kitabı “Yürekten Gelen Sesler” günlük konuşma dili ile, içinden geldiği gibi duygularını örgülediği şiir kitabından;
HARPUT’U AYDINLATAN ONURLU
NACİ ONUR
Harput’un engin semalarında
Bir güneş dolaşıyor
Kültürün aydınlık yollarında
Canlı bir tarih yaşıyor
Harput’la özdeşleyen bir Naci var
Yusuf ve Züleyha’ya ilham veren
Rahmi-i Harputi’den ilham alan
Onurlu bir Naci eren
Naci Onur diyorlar adına
Kitapları ölümsüz eser
Hacı Hayri’leri, Mustafa Sabri’leri yazmış
Kalemiyle bizleri aydınlatıyor
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, diye sürüp giden güzellemelerle dolu, arı bir duygu akışı…
Hani anlatılır ya; namazı yanlış kıldığı için uyarılan kişi, unutup tekrar tarifini almak için koşarak suda yürüyerek, kayıkla gidenden tekrar tanımı sorduğunda – sen git bildiğin gibi kıl –diye biten kıssaya mazhar boyutu ile hayatı dostluk ve kadirşinaslılıkla şiirleştirmeye çalışan, yüreğe banarak mürekkebi temin eden bir kalem Doğan Özdal.
Dostlarını ağırladığı sohbet bürosunda tam başının üzerinde bulunan rahmetli anne ve babasının fotoğraflarının yanında Atatürk, Mehmet Akif Ersoy gibi büyüklerimizin posterleri ve her tarafı bayrağımızla donatılmış bu yerde, sohbet arasında bakarsınız eliyle yukarıdaki metfunları göstererek bunlar olmasaydı bizim halimiz ne olurdu diye, milli ibadete misafirleri davet edip, heyecanlandırarak tazimi gündeme taşır.
Bu kitap çalışmasının şümulü gereği ; üstadın, biyografik malumatını, nasipse hakkında daha kapsamlı bir çalışmaya tehir ediyoruz.
Kaçıncı göbek olduğunu tespit edemedim ama; Doğan Özdal’ın manevi nesebinin Yunus Emre’ye istinat ettiği kesin.
Nur içinde Uyusun.