İlhami BULUT

TAHMİS

İlhami BULUT

               Şiir; önemine orantılı olarak toplumumuzda maalesef yerini almış değil, bunun çok nedenleri var.

               Bu belki ayrı bir yazı konusu olmalı, sonuç olarak estetik bir sevgi ortaklığı sağlanamıyor, şiir bir toplumu ortak paydada toplayan en güçlü sanatsal argüman ve bir sanat şubesi; Erzurum’un, Narman İlçesi Samikale Köyü’nden Aşık Sümmani “Ervahı ezelde levh-i kalemde/Bu benim bahtımı kara yazmışlar” derken, Balıkesir’in Biga İlçesi diyelim Taşlık Köyü’ndeki Remzi Sarı’nın da bahtından bahseder; ve O Remzi çay eşliğinde yudumlar o türküyü.

              Şiir güçlendikçe okuma oranı ve şiir sever çoğalır.

              İşte tam bu bağlamda; çok zor, meşakkatli ve özgün hüner isteyen bir esere günümüz şairelerinden Eskişehir’den Em.Öğretmen Necibe TAŞLIK ÇETİNKAYA  hocamız; edebiyatımızın farklı zenginliklerinden ve vefa örneklerinden olan biri olan aruz kalıbı ile “Tahmis” , gazel yazmışlar.

               Sizlerle paylaşmak istedim.  

                “ Başkasının yazdığı bir gazelin her beytinin üstüne aynı vezinlerde ve kafiyede üç mısra eklenerek muhammes hale getirmeye tahmis denir. 

                Tahmiste eklenen mısralar ile o beyitte anlam bütünlüğü olması zorunludur. 

                 Uyak düzeni: aaa(aa)- bbb(ba)- ccc(ca)- ddd(da) şeklindedir. “

FUZÛLİ'NİN ("MENİ CÂNDAN USANDIRDI ) GAZELİNE TAHMİS

O insafsız şirin dilber figan etsem de kanmaz mı .

Akar giryem olur cuybar varıp ırmakta yunmaz mı.

Vuruldum okla kalbimden akan kandan boyanmaz mı. 

Meni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı.

Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı. 

***

Ezel ervahta sen yoksan, emekler hep olur yeksan. 

Bidâr mecnun deyip varsan, kolun yastık yapıp kalsan.

Kederlerden susar lîsan, yakarmaktan heder insan. 

Kamû bîmârına cânân, devâyı dert eder ihsan. 

Niçün kılmaz bana derman, beni bîmâr sanmaz mı. 

***

Kaderden sanma tuğyânım, benim kalbimle isyânım. 

Geçer aylar kurur aynım, biter mahşerde nisyânım. 

Görür ahvâli Süphanım, içimden dertli üryânım. 

Şeb-i hicran yanar cânım, döker kan çeşm-i giryânım. 

Uyarır halkı efgânım, kara bahtım uyanmaz mı. 

***

Ne yaptın sen hilâl ebru, bi-rahm dildâr edersin sû.

Nazından şekvayım gülru, tamû nârındayım cansu. 

Kurur lebler demez yâ hû! gelip bûs etmeden hoş -bû. 

Gül-i ruhsâruna karşı, gözümden kanlı akar su. 

Habîbim fasl-ı güldür bu ,akar sular bulanmaz mı.

***

Hezâr feryad figan gülden, muhal sevdam bilir gülşen. 

Bu emsalsiz büyük eşkten, bütün âlem haberdar şen. 

Elemlerden figâr şol ten, umursuzsun sürer neş'en. 

Gamım pinhan tutardum ben,dediler yâre kıl rûşen. 

Desem ol bî-vefâ bilmem, inanurmu inanmaz mı.

***

Kaçar benden gezer tebdil, terin silsem olup mendil. 

Naçar kaldım bitâp safdil, visal mahşer ırak menzil. 

Gözüm görmez çekersen mil, onun çün dur yanar kandil. 

Değüldüm ben sana mâil, sen ettin aklımı zâil. 

Bana ta'n eyleyen gâfil, seni görgeç utanmaz mı.

***

Bu devran dil-i ârâdur, aşık olmak ne bâlâdur. 

Bakışlar sanki şehlâdur, canumdan bil ki evlâdur. 

Çekinmez hiç na-pervâdur, kavuşmak anca hulyâdur. 

Fuzûlî rind -i şeydâdur, hemîşe halka rüsvâdur. 

Sorun kim bu ne sevdâdur, bu sevdâdan usanmaz mı.

NECİBE TAŞKIN ÇETİNKAYA 

ARUZ : mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün

 

Yazarın Diğer Yazıları