İlhami BULUT

ŞİİRİN ŞİRAZESİ

İlhami BULUT

           Biz duygusal bir toplumuz, hammaddesi sırf duygu olan sanatın güçlü şubelerinden şiir sanatından istifademiz yeterli mi acaba?

            Maalesef kitap okuma oranı çok düşük, buna paralel şiirden istifademizin de yetersiz olduğu hükmüne varmamız sanırım zor olmasa gerek.

             Düş bilgiden daha değerlidir der bir bilge; tam da şiir için söylenmiş gibi, bilgi elbet vazgeçilmezimiz şiirde de elbet akademik boyut, terminolojik malumat gerekli; Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar’da güçlü bir şairimiz, Aşık Veysel’de biri Prof. diğeri ilkokuldan ayrılma. Üstelik ümmi bir ozan olan Sümmani “yarın mahşer günü dava ederim/siz mahşer yerine gelmez misiniz”  var meal ver.

               "Şairim / Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası / Ayak seslerinden tanırım / Ne zaman bir köy türküsü duysam / Şairliğimden utanırım" mısralarını kaleme alan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ahmet Haşim’i şiirce bu dizelerle tariz eder.

               Nazım'ın, "gelinler aynada saçını tarar / aynanın içinde birini arar" mısralarını okuduğumuzda, kendini yavuklusuna hazırlayan taşra gelinlerinin o naifliği, o pırpır eden yürekleri nasıl ki içimizde duyarsak,  Necip Fazıl'ın "Ne hasta bekler sabahı / Ne taze ölüyü mezar / Ne şeytan bir günahı / Seni beklediğim kadar" kıtasında yalnız bir dörtlüğü değil, kıtalar aşan evrensel bir derinliği okumaz mıyız

               Nazım’ı cezaevinde ziyarete giden Necip; nasılsın Asiye’nin kocası diyerek Firavun yerine koyar. Nazım’da iyiyim meleklerin hocası diyerek bıyık altı gülümsemelerle İblis sandalyesine oturtur muarızını.

             Fikir sürtüşmelerinde de bir kalite, şiirin sağı solu olmaz bana göre; bunu aşamadık bir türlü. “hangi dünyaya kulak kabartmışsak öbür dünyaya sağır kesiliyoruz"

             Şiir; dilin mimarisini ve melodisini bozarak varılacak bir menzil değildir. Kalemle kağıdı bir araya getiren her eli ve yüreği şükranla selamlıyoruz o da ayrı bir konu,

            Şair sayısınca şiir tanımı mevcut hatta daha fazla zira herkesin içinde ‘bir şair’ vardır.

            Bir batılı şairin tanımına katılmak isterim diyor ki, nesir yürüyüş şiir dans gibidir. Nesir, yürüyüş bir menzile varmak içindir oysa dansın amacı kendi içinde mündemiçtir.

           Biri de der ki; şiir ya mükemmel olmalı ya hiç olmamalı.

           Bir şair de derki; şiirin kuralları orta halli ve iyi şiirler için geçerlidir.

 “Harikuladesi aklın kurallarını aşar. Onun güzelliğini tam olarak görenler, bir şimşeğin ihtişamına benzer bir pırıltı görmekle kalırlar. Büyük şiir muhakememizi tatmin etmekle kalmaz, allak bullak eder"

          Şöhretin semtine uğramamış anlık ilham sahipleri de az değildir. “Bir kurşunun nedir bir kuştan istediği” gibi.

          Mehmet Akif Ersoy diyor; sehvi secdesiz namaz kıldığımı hatırlamıyorum. Bu da şair hali,

          Kendi dünyasına düşmüş bir şairi gören çocuk babasına sorar baba bu adam deli mi, yok oğlum yok o şair der.

          Akşama kadar görünmeyen Yahya Kemal’e arkadaşları neredesin şair bir şiir yazmış olmalısın sabahtan beri yoksun; bari oku da gönlümüzün gözü açılsın. El cevap sabah bir kelime yazdım bir virgül koydum, akşam da o virgülü kaldırdım geldim der.

         Sessiz Gemi’yi sekiz yılda yazan şair biraz aceleye getirdik der.

         Ben de şiiri bir duyu ve duygunun mumyalanması olarak görüyorum.

         Bana göre duygunun sanalı olmaz, sanal ortamda da çok güzel şiirleri okuma şansına kavuşuyoruz zaman zaman.

         Bilhassa kadın şairlerimizdeki terakkileri ayrı birkaç yazı konusu yapmak gerekir diye düşünüyorum.

         Konu şiir olunca; o yazıya şiirden bir takı gerek sanırım. Hem de aruz olsun.

 

Merdiven

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Ahmet Haşim

 

Yazarın Diğer Yazıları