İlhami BULUT

HARPUT SEVDASI

İlhami BULUT

HARPUT göbek adım kimlikte Anadolu’yum

  Hüviyetim ay-yıldız ben de bir HARPUTLUYUM

               Demiştik Diyar-ı Harput isimli şiirimizde; Memleket sevdası temadi eden sevdalar, inkitaya uğrayacak değil ya;

              Harput’un görkemi kendi tarihinde mündemiç; imar çalışmaları, mezarlığa döndü tartışmaları, bunlar olması gereken mülahazalar sonuçta yapı ve konum olarak en iyi yere taşınması amacına yönelik yapıcı eleştiriler.

             Bilindiği gibi Elazığ 150 yıllık bir şehir Harput’tan göçmüşüz bu kente, bu nedenle bizim tarih kasamız HARPUT.

             Harput’un coğrafi yapısı Mevla’nın bir armağanı, Harput’un tarihinde tüm insanlığı ilgilendiren en mühim husus, bana göre; sosyal yapının çok güçlü olması, yardımlaşmanın insan onurunu incitmeden çok kibarca yapılmış olmasıdır.

            Harput’un maverasında insan zerafeti siluet halinde değil bir bütün olarak görünür, Sara Hatun Camiindeki zekât kasası ki; zekât verenlerin tahakkuk eden zekât karşılığını gizlice getirip bırakmaları, ihtiyacı olanların da; yine ihtiyacı kadar gidip o paradan istifade etmeleri, aylarca alınmadan kalan para olduğu ilgili kaynaklarca bizlere ulaşmaktadır.

              Bu hasletleri şehrimizin vakarına yaraşır bir biçimde yine yaşatmalı, yine hayata geçirmeliyiz; şairi, yazarı, sanatçısı, ressamı, mimarı, tüccarı, imamı, müftüsü, Belediye Başkanı, valisi, ilgili olan herkesin kendi alanıyla ilgili hizmetleri sunmalı diye düşünüyoruz, bu hizmetler yapılmıyor mu; öyle bir iddiamız yok, yoğunlaştırılarak sürdürülmesinden yanayız.

               Coğrafi, tarihi ve beşeri sırlarla kaplı Harput, bilindiği gibi Harput deyince sadece bu günkü konuşlandığı yerden bahsetmiyoruz.

               Bir vadi olarak Harput, gizemli birçok efsaneler bağrından neşet etmiş Harput’un, mesela İbrahim Peygamber’in babası Azer’in Hazar Dağı’ında metfun oluşu, Harput kalesinden bakıldığından dağın doruğunda bir insan siluetinin görünmesi gibi;

                Biz de, Harput’la ilgili son şiirimizde; Yalnayak Ateşe Girebilirim dedik. İbrahim Peygamber tam ateşe atılacak iken; Cebrail gelir bir şey istiyor musun diye sorduğunda; hayır, Allahım bana yeter diyerek ateş diye atılan yerin yemyeşil bir vahaya dönmesi genlerimizdeki öz güvenin manevi sigortasıdır. Ve

              HARPUT SEVDASI

Her ne zaman duysam bir bülbül sesi;

Bir HARPUT ezgisi dinler gibiyim.

Hicran faslındaki gül meselesi,

Mazimden derlenmiş diyebilirim.

Karıştı mazimiz çeşm-i giryana,

Dolar şamdanlara; yanar yan yana

Enver el ezberi bağlar figana!

Her an gözlerimi silebilirim.

Kalplere şifadır kadim sevdamız.

Ervah-ı ezelden hakka bağlıyız

Baba tarafından Hazar Dağlıyız.

Yalnayak ateşe girebilirim

Ömrün güzergahı; kaş-göz arası,

Tıpkı bize çekmiş bülbül vefası.

Bu dünyaya sığmaz HARPUT sevdası,

Mahşerde kapına gelebilirim…

Yazarın Diğer Yazıları