İlhami BULUT

HARPUT AĞLIYOR

İlhami BULUT

Boş kaldı şamdanlar, ateş kül oldu

Söndü çayda çıra Harput ağlıyor

Kurudu Göllü Bağ, sanki çöl oldu

Yaslandı surlara; Harput ağlıyor

***

Damlara pestiller serilmez oldu

Orcikler dallara dizilmez oldu

Balak Gazi şimdi bilinmez oldu

Yıkılan damlara; Harput ağlıyor

***

Cevizli dere, şimdi karaçalılık

Parsel parsel ettik, bitti pazarlık

Şimdi baştanbaşa tam bir mezarlık

Yer yoktur sağlara; Harput ağlıyor

***

Gel Fatiha oku sen de bu şehre;

Sineler tamtakır söz yok şaire                                                               

Son salâyı verdi eğri minare

Gömüldü gamlara; Harput ağlıyor

 

               Bu son şiirimle; tarihi Harput’u selamladım, hemen her kademedeki görevli mikrofonu kapınca, Harput; dört bin yıllık kadim kültürün beşiğidir diyerek, tutup sallamaya başlar.

              Harput nerede, olması gereken yer neresi, bunlar sorun olarak anlatılmaz, günü kurtarmaya bakarız, elin memleketlerinde 50 yıllık planlar yapılıyor, biz 5 yıl sonrasını hedefleyen ön görülerden uzağız maalesef,

              Tabi ki, toptan yok sayımcı asla değiliz, bir çivi çakanı bile anar, anlatırız. Düşünelim bu belde bir İsviçre’de bir Almanya’da olsa, 500 metre kuzeyinde deniz (Keban Barajı) dururken, dağları, ovaları böyle dazlak, çıplak, susuz kalır mı? Şimdi teleferiklerin biri gider biri gelirdi. Bedestenler dolar taşar,  madem 4000 yıllık kültürün yatağı, o dokuya tarihi koku sindirilerek şimdi turistten adım atılacak yer kalmazdı.

            Bizim saptama ve serzenişlerimiz belli bir dönemi hicve matuf değil,  tüm zamanlara şamil, biz bize dertleşiyoruz işte.

             UNESCO. İçin başvuruldu, her gayretin arkasında, yanındayız, umarım elin adamı, sen tescilini isteğin bu yerin iskâna ait kısmın  ¾’ünü mezarlık yapmışsın nereyi tescil edelim diye sormazlar.

             Mezarlıklarımız gönlümüzün mutena semtidir, yerinde mi, değil mi ona bakıyoruz, böyle hâkim bir tepede tarihi görkemi ile kurulu çok ender beldelerden biridir Harput.

             Şimdi Harput’ta neler olmalıydı, önce olmaması gerekenlere bakalım isterseniz, Hünkâr Konağı mimari olarak dokuyu bozduğu, ehil kişilerin beyanları ile sübut buldu.

             Sayısız mezarların yeri buralar olmamalıydı. Harput’ta gidin kazıksız bir yemek, çok zor yersiniz. Çayı aynı şekilde zor içersiniz.

             Şimdi su arıtma tesisleri, sulama kanalları, bedestenler, mihmandarlık, danışma şubeleri, olmamalıydı mı? Dolup taşan kütüphaneler, hangi birini sayalım ki;

             Sevdiklerimizi bazen yere vurmazsak, dostluğumuz şüphe götürmeye başlar.

             Biz bu memleketin iyisiyle de, eksiği, gediği ile de ilgiliyiz.

             Sen kimsin diye sorarsanız.

             Diyar-ı Harput isimli şiirimin son iki mısrası ile size kendimi takdim etmek isterim.

HARPUT GÖBEK ADIM, KİMLİKTE ANADOLU'YUM

HÜVİYETİM AY YILDIZ BEN DE BİR HARPUTLUYUM.       

 

Yazarın Diğer Yazıları