İlhami BULUT

HANGİ ÖĞRETMEN?

İlhami BULUT

24 Kasım Öğretmenler Günü, hangi öğretmenlerin günü, ne zaman eleştiri kültürünü geliştireceğiz, ne zaman gerçeklerle yüzleşeceğiz.

               Bu satırlara göz atan şimdi birçok öğretmen arkadaş veya yakını öğretmen olan birçok kimse dudak büzüyor biliyorum.

               Bizim yüreklerimiz büzüldü, dudakta ne var ki;

               Bakın sevgili okuyucular buraya yazdıklarımı harfiyen ispata hazırım; sene 1972-1973-1974 Elazığ Ticaret Lisesi, haftada 4 ders Almanca görüyoruz inanın üç yılda üç cümle kuracak bir tek öğrenci yetişmedi, Hüseyin Çanakçı isimli öğretmen diye atanan şahıs tam üç yıl derslere katıldı ve istikbalimizi katletti.

              Elazığ Ortaokulu’nda şimdi öldüğünü öğrendiğim İbrahim Dursun aynı derse gelirdi tam bir artiz, İbrahim Taşel var alanında ünlü bir isim oldu  Dershaneleri var onunla aynı sınıftaydık geçen gün bir Tv. Programında o da anlattı.

              Öğretmen diye atanan bu şahıs iki yıl tüm derslerde lütfen inanın durmadan koro halinde ‘die lampe hengt über del tisch’ yüksek sesle okur, arada gelir çarpardı suratlarımıza,  yerinde yatmasın yıllarımızı yediler, aynı okulda bir yıl yine Almanca dersine gelen Ali Rıza Tanrıverdi vardı nur içinde yatsın, inanın bir yılda bayağı bir Almanca öğrendik.

               Yine Elazığ Ticaret Lise’sinde yine aynı yıllarda Hayrettin isimli olmaz olsun Edebiyat hocası vardı güya, hiçbir şey öğrenmedik, öğrenci dövmeye yeltenmekten başka hiçbir iş yapmadı, yazıklar olsun. Nasıl bir düzendi müfettişi yoktu, milli eğitimi yok muydu? Biri bir gün kulağını çekmedi.

              Aynı okulda tarih öğretmeni Osman Öcal nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun, bir ders anlatırdı o anda o tarihi yaşardık öyle samimiyetle, ciddiyetle işini bilerek yapar, alır götürürdü bizi tarih sayfalarına.

             Elazığ Ortaokulu’nda Allah uzun ömürler versin Rahime Aydoğdu hocamız vardı, Türkçe dersine geliyordu, bizi bir anne gibi emzirirdi, Türkçe’yi o bize öğretti.

             Bir ilkokul öğretmenimiz vardı Ali Karagöz mekânı cennet olsun, o ne sıkıntılar içinde bizleri adam etmek için canhıraş uğraştı.

             Okul yüzü gören hemen herkesin hayatında bu örnekler vardır eminim, gelin gerçekleri bulalım, göstermelik, şekilcilik, iktibas yapıp allı pullu bir resimle kutlu, olsun, mutlu olsun bununla kutlu olunmaz.

            Şimdi hangi öğretmenlerin günü kutlu olsun, o Hayrettin olacağın öğretmenler günü kutlanır mı?

             İş adamlarının tümü alkışlanır mı içinde hırsız yok mu? Siyasilerin tümü alkışlanır mı, içinde beytülmalı soyan yok mu? Ayrımına varmamız gerekmiyor mu?

             Adam gibi öğretmenlik yapanların günü kutlu olsun, bu kavramların içini doldurmak gerek; dünyada kitap okuma oranına baktınız mı?

             Lütfen bir bakın, lütfen.

             Neyi kutluyoruz neyi,

             On binde bir okuma oranı, bu oran Fransa’da Yüzde onaltı git kutla, şak şak şak….Kişiselleştirmeyelim, toplum adına ise toplum yararını gözetelim.

              Gelin eleştiri kültürünü geliştirelim şakşakçılığı bırakalım.

              Liyakat nerede bu ülkede 45 günlük eğitimle öğretmenler atandı, sorgulama zamanı gelmedi mi? Her dönemi sorgulayalım.

             Basit mutluluklar buza yazılan yazı gibidir, sonra üşür titrersin.

             Gerçekten öğretmenlik yapanların günü kutlu olsun, yapmayanlara da bu milletin hakkı kendi adıma haram olsun.

             Hakkıyla görev yapan, çiftçiye de, fırıncıya da, marangoza da, doktora da, mühendise de, subaya da, polise de, hukukçuya da ayakkabı boyacısına da, bakana da selam olsun;  ama yukarıda tiplenen soytarı öğretmen gibi olanların ne iş yaparsa yapsın bu milletin hakkı ağzından burnundan gelsin.

               İngilizler der ki; “dürüst olan bir ayakkabı boyacısı dürüst olmayan bir bakandan yeğdir”

              Ben 61 yaşındayım, bana, babamdan başka babasının hayrına iş yapan görmedim.

             Sanal düzleme bakın lütfen, allanmış pullanmış yollanmış.

             Hiçbir eleştiri gördünüz mü?

             Sahi her şey dört dörtlük ben mi görmüyorum.

             Yazımda imla hatası varsa sorumlusu o Hayrettin olacak, adına kurban olsun EDEBİYAT hocası diye atanan ve diğer benzerleridir.

              Gerçekten öğretmenlik yapanların her gününü kutluyorum.

              Bandan tam 700 yıl önce; Mevlana aynen şöyle diyor. “Yeni bir şeyler söyleme zamanı geldi cancağızım”

              Günaydın cancağızım.                                         

             Şiirin tümüne ulaşamadım Victor Hugo’nun bir şiiri vardı yıllar önce okumuştum, sanırım Kurbağalar isimli bir şiirdi.

             Şöyle bitiyordu.

             “Binlerce yıldır aynı ses aynı vrak vrak..

              Bu ülkede üniversite mezunu çay ocağında çalışıyor, çay ocağında çalışanlara selam olsun, hizmet hizmettir hepsinin başımın üstünde yeri var, var da. Hepimiz sorumlu değil miyiz? Bu orantısızlıktan.

             Öğretmenlik bir toplumda en mühim müessese; atfettiğin önem kadar dikkat ta edeceksin.

                                                    ***

              Baş öğreticimiz ATATÜRK’ü bilvesile rahmet ve şükranla anıyorum. Ne diyor ATATÜRK “ilimle çeliştiğim yerde ilimi tercih edin”

             İlimi, adam gibi öğretenlerin ve öğrenicilerin her günü kutlu olsun. Selam olsun..

Yazarın Diğer Yazıları