BİZE 'ŞEHİT GİL' DERLER BİZİM MEMLEKETTE

(Şehit Fethi Sekin anısına)                        Hemen herkes isminin önünde bir unvan olmasını ister ve bunun da protokol skalasının en başında yer almasına olanca gücüyle gayret sarf eder.                       Başbakan, bakan, vali, genel müdür, general, hakim, savcı, mühendis, kaymakam, Prof., Dr., Av., Esnaf, işçi ,çiftçi, gazeteci, iş adamı, emlakçı, belediye başkanı, parti genel başkanı, parti il başkanı, müftü, vakıf başkanı, müdür, şef, kaptan, pilot, borsa başkan, fırıncı, terzi, ses sanatçısı, oyuncu vs. bu sıralama irticalen yazıldı  burada bile, benim unvanım daha önce yer almalı diye iç geçirerek protokol kurallarına uymuyor diye tepki gösterenler olur.                     Bu devam eden hayatın alışılmış kompozisyonu; hatta kavgaların, tartışmaların ekseriyetinin menfaat noktasında gizli gizli unvan, şan ve şöhret sevdasıyla yapıldığını da bilmiyor değiliz.                    Bu vatan uğruna can verip  “ŞEHİT” unvanı alınmazsa; yukarıda sayılan bu unvanların hiç biri,  bizim insanımıza nasip olup vücut bulamaz bu topraklarda.                     Bazı yiğitler de var ki; en yüce unvanı alır almaz o unvanın semeresinden bu dünyada yararlanmadan çekip giderler.                    Şehit Fethi Sekin gibi.                    Bu şerefli unvanı en sevdiği tatlı canlarını vererek iktisap ederler.                    Bize de bu şehitlerimizin şöhretine uygun dürüst davranmak düşer bu vatan için.                    Bayramdan bayrama ayaküstü bir ziyaret ile bu borç ödenmez.                    Ne yapmalıyız.                    Bu ihtiramı nasıl göstermeliyiz.                    Şehitler hırsızlığı, yolsuzluğu, adam kayırmayı, adaletsizliği asla sevmez ve istemezler. Kavramın geniş şümulü ile VATAN HAKKI YETİM HAKKIDIR.                    Hele üzerlerinden siyaset yapılmayı asla istemezler.                    Tasarrufumuzda bulunan devlet olanaklarından herkesi eşit istifade ettireceğiz, haksızlığa yol açmadan, çalıp çırpamadan, görevimizi adam kayırmadan yapıyor muyuz?                    İsa’nın hakkını Musa’ya vermeden adaletle iş yapmıyorsak, parti mensubu diye devlet olanakları peşkeş çekiliyorsa işte o zaman şehitlerimizi rahatsız etmiş oluruz, bize haklarını helal etmelerini bekleyemeyiz.                     Hangi kademe de olursa olsun, layıkıyla görevini yerine getirenleri şükranla selamlıyoruz.                     Lakin tersini yapanları ayıklayıp, çıplak yumruğu ile tankı durduran bu necip millet bu asil gücüyle çürükleri ayıklayıp bir kenara koymalıdır.                     Çok duyarlı ve dürüst bir ülke oluşturma zamanı gelmiştir.                             Devlete kefen masrafı bile ödetmeyen aziz şehitlerimize.                     Rahmet olsun, selam olsun.                    Armağan olsun bu şiirim.                                                                                                                                                                                                     BİZE ‘ŞEHİT GİL’ DERLER BİZİM MEMLEKETTE   Dedemden kalma bir lakap bu Rüzgârdan evvel kalkar sallarım bayrakları Ben şehit oğluyum benim işim bu ***                                                                                   Sende tescilli gülüm/benim bu deli sevdam Sana sarılırcasına ay-yıldıza dolanıp Bir ışık hızıyla Çekilirim göklere BİZE ‘ŞEHİT GİL’ DERLER BİZİM MEMLEKETTE *** Kardan kemer bağlarken mor sümbüllü dağlar Yem yeşil bir yol açtım Çanakkale’ye Bu dağların silsilesi künyemde kayıtlıdır Malazgirt doğumluyum ben BİZE ‘ŞEHİT GİL’ DERLER BİZİM MEMLEKETTE *** Unutkan olmuş gafiller Beni anlatamadı tarih/küflendi destanlarım BİZE ‘ŞEHİT GİL’ DERLER BİZİM MEMLEKETTE Milatları silkeledim kökünden Temmuz-Ağustos oldu/ çoğaldı bayramlarım BİZE ‘ŞEHİT GİL’ DERLER BİZİM MEMLEKETTE *** Biz kefen masrafı açmayız vatana Bir ay -bir yıldız peygamber hediyesi Son tekmili veririz kelamı tevhitle BİZE ‘ŞEHİT GİL’ DERLER BİZİM MEMLEKETTE BİZE ‘ŞEHİT GİL’ DERLER BİZİM MEMLEKETTE