Genetik birimlerimiz; ömrü olan herkesi senede bir defa bahar coşkusuyla; coşturur, bir başka tetikler bizi.
Sitoplazma ve proteinleri iplik gibi birbirine bağlayarak sentez işlevini yapan kromozomlar; DNA. zincirli, gen birimlerini oluştururlar.
Bu bahar mevsimi bütün nebatatın yeryüzüne yürüdüğü, çiçeklerin goncalara veda ettiği, Nisan yağmurlarının güneşin kanatlarıyla ıslak ıslak bizi sardığı, şebnemlerin damla damla eridiği müjde taşıyan bir mevsim.
Kromozomlar çok aktiftir bu mevsimde.
Bu güzel mevsimin tam ortasında bu sene 16 Nisan 2017 günü bu güzide millet bir hakemlik görevi yapacak.
Borazan gibi öten ötsün, zurna gibi çalan çalsın; düdük bu necip milletin elinde, çok vakur bir hakemdir. Kurallara çok riayet eder, sarı, yeşil, kırmızı kartları yüreğinde ve beynindedir.
Son bir değerlendirme yapar, çok hassas bir vicdan terazisi vardır.
Sur gibi son düdüğü çalar. Taşlar dökülür, skorlar yazılır tarihe.
Bu hakem günlük hayatını da sürdürür, sebzesini diker, tohumunu eker, dairesine gider, çiçeklerini, sular, pazarını yapar, sessiz sessiz yürür, not alır, enine uzununa ölçer biçer. Sağlam basar yere gürültüye papuç bırakmaz.
Biraz dargın, biraz durgun, çiftesi sert, güler yüzlüdür.
Arada bir; bir şarkı, bir şiir iliştirir dudağına.
***
Hem ezanı dinler, hem memleketi, hem Mehmet Akif’i okur hem Cahit Külebi’yi ..
Biz biliriz bizim işlerimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır.
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir.
Kuzumuz var, yaylalarda meleşir,
Çeşmemiz var, gece gündüz söyleşir.
Yazımız var, pehlivanlar güreşir,
Bu toprağa kimse girememiştir.
Biz biliriz bizim işlerimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır.
***
Belki bizim şiirimize de bir göz atar arada.
ŞİMDİ
Yine sarmış kervana gam yükünü;
Bıldır yağan karlar eridi şimdi,
Babam çoktan söktü mayam kökünü,
Anam tezekleri kaymıştır şimdi
Kınalı parmaklar vermiş deseni
Ceylanlı kilime yasla enseni
Küçük hükümdar sanırsın senseni;
Her töre bir türkü olmuştur şimdi
Kaval eşliğinde geçer ırmağı
Kalın olur mor koyunun kaymağı
Dedemin her gün şahadet parmağı
Sabah ezanıyla kalkmıştır şimdi
Ergen kız ürkek bir kuştur pınarda
Üryan çocuk zıp-zıp oynar kenarda
İşmar saklıdır kaş-göz arasında
Birçok kavli karar edildi şimdi
Akşam sohbetleri sütlaç gibidir
Oturmuş gelenek inanç gibidir
Tozu toprağıyla ilaç gibidir
Nice yaralara sarıldı şimdi
Yeni gelinin karnı burnundadır.
Çıngıraktan belli damat yoldadır
Sanki “tek hayat bu” dünya buradadır.
Mutluluk bir-soğan-ekmektir ŞİMDİ…