Futbolu, dünyada en ilgi çekici spor dalı yapan şey onun her daim üç ihtimalli bir sonuca açık
olmasıdır. Nice karşılaşmalarda nice finallerde zaferler, favori olanın ve istatistikleri iyi olanın değil o
anda saha içerisinde iyi motive olmuş mücadele eden ve çok daha önemlisi kazanmaya inanmış
takımın olmuştur.
Böyle bir spor dalının temel yapısı olan amatör takımların temsilcileri olarak bizler, amatör lig
müsabakalarını daha ilgi çekici hale getirmek böylelikle seyirci ve taraftar sayısını artırmak
takımlarımızdaki gençlerimizi seyirci sayısı yüksek maçlarla motive edip daha iyi yerlere taşımak için
neler yapmalıyız? Bunu başımızı iki elimizin arasına alıp iyiden iyiye düşünmeliyiz.
Bizler genellikle gönül verdiğimiz renklerimize olan sevdayla hep kazanmak istiyoruz. Kazanmanın
getirdiği zaferlerin etkisiyle de kaybetmeyi kabul etmeyen yanımızı besleyip her karşılaşmanın bir
kazananı olacağı gibi kaybedenin de olacağını unutuyoruz. Bu empatiyi kaybettiğimizde fanatizmin
esiri oluyoruz. Bunun neticesinde gönlümüzdeki güzellikleri yitirmeye başlıyoruz.
Güzelliklerin yerini fanatizm alınca bu sahadaki gençlere yansıyor. Onlardan da trübindeki taraftara
sıçrıyor. Fanatizm her yanımızı sarıyor. Hırçınlaşıyoruz.
Bu fanatizmden kurtulmak için Amatör futbola yürekten bağlı olan bizlerin yapacağı ilk iş
yüreğimizden gelen sese kulak vermektir.
Biz hangisini yaşatmak istiyoruz? Sevgiyi mi, Nefreti mi?
Güzellikleri görmek adına kazanan takımı tebrik etmek, başarı ve sevinçlerin paylaşıldıkça anlam
kazanacağına inanmak... Bugün rakip olan gençlerin yarın aynı takımda aynı formayı terleteceğini bu
yüzden sevginin ve dostluğunun vazgeçilmez değerler olduğunu hatırlatmak biz yöneticilere düşen
asli görevler.
Geçenlerde rakip takımdan bir futbolcunun kramponu olmadığını görünce arabanın bagajından bir
adet çıkarıp hediye ettim. Bu küçük hediye bile onun gözlerinin sevgiyle ışıldamasına sebep oldu. Bu
ışık onun içindeki duyguların küçük bir yansımasıydı. Rakip bir takım yöneticisinin kendisine en sıkıntılı
anda yardımcı olması onun gönlündeki sevgi tohumunun yeşermesine küçük bir katkı sağladıysa ne
mutlu bana.
Bizler ancak bu şekilde davranışlar sergileyerek gençlerimize sahada mücadele, rekabet ve kazanma
inancının yanında dostlukların serpilmesine, amatör futbolun asli kimliğine bürünmesine katkı
sağlayabiliriz.
İnanıyorum ki bu davranışlar arttıkça seyirci sayısı da artacak ailelerin hafta sonu hobi olarak çocukları
ile vakit geçirmek için uğrayacakları yerler trübinler olacak, böylelikle rekabetten doğan bu güzellikleri
tüm şehir olarak yaşamaya başlarız.
● Saygıyı kaybettiğimiz anda sevgiyi ararız.
2018 yılının amatör ligde tüm güzellikleri yaşayacağımız bir yıl olması temennisiyle...
Yaradan cümlemizin yardımcısı olsun.
YORUMLAR