Faruk YILDIZ

SEÇENLER VE SEÇİLENLER

Faruk YILDIZ

Seçmen için yerel seçimlerle genel seçimler arasında her zaman bir fark vardır. Genel seçimleri ülkenin ve milletin çıkarları olarak gören seçmen yerel seçim için aynı şeyi düşünmez.

Genel seçimlerde lider, siyasi örgüt belirleyici olurken, yerel seçim için daha çok çıkar ilişkileri devreye girer ve siyasi örgütün yerel yöneticileri ve üyeleri örgütü ellerinde tutmak adına lideri ve ülke çıkarlarını hiçe sayıp kendi adaylarını bile gözden çıkarabilirler.

Özellikle ihtiraslı yerel siyasetçiler ve örgüt yöneticileri çıkarları için siyasetin bütün ayak oyunlarını bir tiyatro gösterisi sunar gibi sergilerler. Bildikleri ama bilmezden geldikleri tek şey ise feraset sahibi olan herkesin bu oyunu oynadıklarının herkesçe bilinmesidir.

Yerel seçimlerde hemşehricilik, arkadaşlık, akrabalık ve iş ilişkilerine dayalı meclis üyeliklerinin belirlenmesi seçim sonuçları üzerinde oldukça etkilidir.

Belirli kliklerin, bölgenin, akraba, arkadaş ilişkilerine dayalı meclis aday listelerinin oluşturulması seçmen nazarında çok olumsuz algılara neden olmaktadır. Seçmen, listelerin adil ve tarafsız oluşturulmadığını gördüğü an yönünü daha adil ve tarafsız listelere çevirme arayışına girmektedir. Bu anlamda listelerin oluşmasında söz sahibi olanların erdemli vasıfları taşımaları gerekmektedir. “Kim bana biat ve itaat edecekse onu listelerin seçilecek yerlerine koyarım” düşüncesiyle listelerini oluşturan siyasi örgütleri her şeye rağmen seçmenin hüsrana uğrattığı sıklıkla tecrübe edilmiştir. Siyaset tarihini okumayan siyasetçilerin bu hataları yapmaları gayet doğaldır.

Yerel seçim bir şehri her yönüyle inşa edecek ekibin seçilmesidir. Bu anlam da siyasi örgütten, liderden ziyade meclis adaylarının kim olduğu, nereden, nasıl ve hangi ilişkiler yumağından geldikleri çok önemlidir. Daha açık bir ifadeyle ne niyetle ve hangi amaçla listelerde yer aldıkları seçmen için önemlidir. Böyle bir anlayış içerisinde hazırlanan listelerde seçmenin tepkisi siyasal örgüte, lidere, meclis adaylarına değil listeleri oluşturan erdemli vasıflardan yoksun kişileredir. Onun için seçmenin aklıyla alay eden tutum ve davranışlardan kaçınan siyasi örgütler yerel seçimlerde her zaman iki adım öndedirler.

.

Bu seçimde siyasetin kişisel hırs, ego ve bencilliğe kurban edildiği düşüncesiyle 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden çok dersler çıkarılacağına hep birlikte şahit olacağız.

En önemlisi de Türkiye’nin yeni siyasi hareketlere ihtiyacının olmadığını, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kuruluş felsefesine dönerek düşünsel manada örgüte ruh ve yön verenleri yeniden örgüte davet edip, muhafazakâr çizgideki bütün siyasi örgütleri aynı çatı altında toplayarak homojen bir blok yapı oluşturması gerekliliğini ve yeni bir diriliş hareketini başlatması adına bir beklentinin yüksek sesle dile getirileceğinin konuşulacağını göreceğiz. Çünkü siyaset kurumu düşünceyi, liyakati, adaleti, erdemi ve en önemlisi de hakikati kaybetmiştir. Siyaset kurumuna bölgesel ve yerel manada yön veren siyasi aktörler saydığımız bu değerlerin oldukça uzağında kalmıştır.

Bu anlamda Türkiye 2023 hedefinin çok ötesine taşınmak ve küresel bir güç yapılmak isteniyorsa (ki niyet o) ülkeyi geleceğe taşıma ülküsünde olan bir siyasi hareket için metastaz geçiren siyaset kurumunun bağırsaklarını temizleme mecburiyeti vardır. Bu anlayış bütün siyasi örgütler için geçerlidir.

Ezcümle;

Kimileri yetersizliklerini örten galibiyetlere ihtiyaç duyar, kimileri de mağlubiyetlere. Her galibiyet en iyiyi, her mağlubiyet de en kötüyü gölgeler.

Entelektüel olanın görevi bireysel ve toplumsal sorumluluk bilinciyle bunları dile getirme adına duyarlılık göstermektir.

Düşünürün dediği gibi;

“Sahipleneni yok diye hakikate hürmet etmekten vaz mı geçeceğiz?”

Kalın sağlıcakla.

Yazarın Diğer Yazıları