Faruk YILDIZ

MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ SAYIN ZİYA SELÇUK TÜRK EĞİTİM DEVRİMİNİ GERÇEKLEŞTİREBİLİR

Faruk YILDIZ

Eğitim sadece ülkemizin ya da Müslümanların değil bütün dünyanın en önemli meselesi. Bu anlamda daha iyi sonuç almaya yönelik çok farklı politikalar deneniyor.

Bir ülkede geliştirilen yeni bir anlayış ya da uygulama hiç vakit kaybetmeden anında başka bir ülkede uygulanmaya çalışılıyor. Khan Akademi, STEM uygulamaları vs. gibi..

Çok büyük bir yanılgıyla hemen üzerine atladığımız bu uygulamalar aslında ait oldukları toplumların yaşadığı sorunlar ve bu toplumların sosyal yapıları, kültürleri dikkate alınarak hazırlanmış ve uygulanmış.

Bir sorunun ortaya çıkmasına neden olan etkenler tespit edilirken öncelikle o toplumun sosyal dokusu, kültürü, inançları, düşünce dünyası, yaşantısı, coğrafyası, iklimi, bitki örtüsü gibi maddi ve manevi tüm değerleri dikkate alınmadan yapılan değerlendirmeler ve çözüm önerileri uygulamayı sonuçsuz bırakıyor. Kaybedilen zaman, harcanan enerji ve finansmanında kullanılan para da boşa harcanmış oluyor.

Bugün Türkiye yaklaşık beş asırdır eğitim sorununu çözebilmiş değil. Her geçen zaman eğitim meselemizi daha karmaşık ve içinden çıkılmaz noktalara getirmekte, özellikle son yüz yıl da ise bu meselemiz tamamen siyasallaşarak siyaset kurumunun insafına bırakılarak istikrarsız bir çizgiye taşınmış bulunuyor.

Küçük bir istatistikle meseleyi biraz daha somut ve anlaşılır hale getirmek istiyorum.

Türkiye’de 1920 yılından bugüne kadar 99 yılda kurulan hükümet sayısı 68, eğitim bakanı sayısı Milli Eğitim Bakanlığı resmi web sayfasındaki verilere göre 65.

Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü dönemlerini (1920-1950), Menderes dönemlerini (1950-1960), Özal dönemlerini (1983-1993) ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN dönemlerini tek hükümet dönemi olarak kabul edersek bu dönemler dışında yaklaşık 30 yıllık bir koalisyonlar ve darbeler dönemi hükümetleri kalıyor.

Türkiye’de  Atatürk ve İnönü’nün döneminde 31 yılda 20 eğitim bakanı, 11 yıllık Menderes dönemine 7 eğitim bakanı, 1960-1983 darbe ve koalisyon döneminin toplam 24 yılında 20 eğitim bakanı, 1983-1993 yılları arasındaki 11 yıllık Özal döneminde 5 eğitim bakanı, 1993-2002 arasındaki darbe ve koalisyon dönemlerinde 7 eğitim bakanı ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın devam eden 17 yıllık iktidarı döneminde şu ana kadar 7 eğitim bakanı görev almış. Yani tek partili iktidarlar döneminin toplam 70 yılına 39 bakan sığdırmışız. Kısacası iyimser bir ifadeyle iki yıla bir bakan (iki yıla 1,8 bakan).

Çıkan sonuca bakıldığında istikrarsız ve istikametsiz bir politikalar manzumesine şahitlik ettiğimizin farkında olmamız gerekiyor.

Bu gerçekleri ve politik hataları konuşmadan her zaman olduğu gibi inşallah, maşallah diyerek durumu geçiştirmek de en büyük hatamız olsa gerek. Her gelen bakan siyasetçinin eş, dost, akrabasını önemli görevlere atamaya kafa yormaktan asıl meseleye zaman harcamaya zaman bulamadığını da yapılan uygulamalardan da anlıyoruz ne yazık ki.

Bu ülkede entelektüeller, aydınlar, akademisyenler ve en önemlisi de sivil toplum örgütleri sesini yükseltmedikten sonra değişen bir şey olmayacak.

Makam, mevki, statü elde etmek için yangına körükle gittiğimizin de farkında değiliz.

Ehliyetin, liyakatin kaybolduğu, sadakat, cehalet ve kibrin tavan yaptığı bir dönemin tanıklığını yaptığımızı görüyor ama ne yazık ki susuyoruz.

Geçen hafta ilimize Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk Bey geldiler. Kendilerini dinleme şansına sahip oldum. Ülkemizin eğitim sorunlarını çok iyi bildiğini ve analizini yaptığına şahitlik ettim. Konuşmasının özeti nitelikli öğretmen üzerineydi. Makalelerimde ısrarla üzerinde durduğum bu meselenin artık bir ülke politikası haline dönüştüğünü görmek beni ziyadesiyle memnun etti. Bu anlamda bende bugüne kadar yapmış olduğum akademik düzeydeki çalışmalarımı ve 2023 Eğitim Vizyon Belgesine katkı sunan “Geleceğin Eğitimi İçin Stratejik Eğitim Programı” başlıklı makalemi ve “İnce Bir Düşünce “ adlı şiir kitabımı dosya halinde Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya SELÇUK Beye şahsen takdim ettim. Kendileri de bundan memnuniyetlerini dile getirdiler.

Sayın Bakanımız küresel dünyada yer almak ve söz sahibi olmak için aklın ve bilimin ön planda tutulması gerektiğini de satır aralarında ısrarla dile getirdi. Yapay zekâ gibi son teknolojik gelişmelerin küresel dünyayı yönetmede ülkelere büyük avantajlar sağladığını da bir bakıma ifade etmiş oluyordu.

Sayın Bakanımız Ziya SELÇUK gerçekten de alışık olmadığımız fakat çok akılcı, çözüm odaklı, milli ama evrensel düşünen bir anlayışı yerleştirmek için yeni bir uyanış meydana getirmeye çalıştığının okumasını yaptık.

Özellikle Türkiye 2023 Eğitim Vizyonu hedefinin başarıya ulaşması için bir yol haritası belirlediğini ve buna her kesimden katkı beklediğini gördük.

Değerli okuyucular; nesillerimizi zehirleyen ideoloji, hurafe ve dogmalarda boğulmuş bir eğitim sistemimizi yeniden milli, özgün ve bir o kadar da evrensel bir bakış açısıyla ayağa kaldırmaya ihtiyacımız var. Dogmalara ve öldürücü ideolojilere teslim olmuş bir eğitim sistemi ile küresel bir güç olamayacağımızı, hükmetme ve yönetme kabiliyeti kazanamayacağımızı anlamamız gerekiyor.

Aklın merkeze alındığı, etrafında milli ve manevi değerlerimizin bulunduğu vicdan, merhamet ve adalet bahçesinden teşekkül bir eğitim sistemini ortaya çıkarmamız gerekiyor.

Sayın Bakanımız Ziya SELÇUK Beyin konuşmasının ana teması da bu gibi düşünceler üzerineydi zaten. Ama öğretmen yetiştirme politikasını bir hedef program olarak görmesi eğitim meselemizin çözümünün ana sorununun tespit edildiğini gösteriyor. Öğretmen yetiştirme politikasının belirlenmesinde 16 Ocak 2019 tarihinde Elazığ Hâkimiyet Gazetesinde yayımlanan 2023 TÜRKİYE EĞİTİM VİZYONU BELGESİNE KATKI SUNDUK başlıklı “Geleceğin Eğitimi İçin Stratejik Eğitim Programı” adlı makalemin siz değerli okuyucular tarafından dikkatli okunmasını tavsiye ediyorum. 2023 Eğitim Vizyon Belgesinin yayımlanmasından yaklaşık iki buçuk ay önce Eğitime Bakış dergisine gönderilen makalemin vizyon belgesine önemli katkılar sunduğu anlaşılacaktır.

Değerli okuyucular, bu sürece destek vermek için akılcı ve kontrollü bir şekilde sürecin yürümesi için Sayın Bakanımıza toplumumuzun bütün katmanları hamaset yapmadan destek olmak zorundadır.

Her iki yıla bir eğitim bakanı sığdırdığımız bir ülke olarak bu politik alışkanlıklarımızdan vaz geçmek, Ziya Hoca’mızın  en az on yıl gibi bir süre eğitim bakanı olarak bu zorlu görevi sürdürmesini arzuluyoruz.

Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya SELÇUK Türk Eğitim Devrimi’ni gerçekleştirebilir. Sayın Bakanımız bu anlamda kararlı ve istekli. Yeter ki eğitim sendikaları, sivil toplum örgütleri ve en önemlisi de siyaset kurumu destek olsun.

İstikrar ve istikametimizin kaybolduğu bu dönemde Ziya Hocalara ihtiyacımız var. Birilerinin siyasi emelleri için Ziya Hocaların siyasete kurban edilmesi dönemleri kapanmalıdır, kapanmak zorundadır da. Aksi takdirde 4.Sanayi Devriminin yaşandığı bir zamanda yine dünyayı 200 yıl geriden takip etmeye devam edeceğiz.

Kalın sağlıcakla.

Yazarın Diğer Yazıları