Faruk YILDIZ

MADEN İLÇESİNE YENİ NESİL DE Mİ SAHİP ÇIKAMAYACAK?

Faruk YILDIZ

Son birkaç yıldır Maden ilçesi üzerinde siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve tarihsel tartışmalar ilimizde ve ülkemizde gündem olmayı sürdürüyor.

Kimileri popülizm adına, kimileri çıkar uğruna, kimileri kalabalıklarız kazanma uğruna, kimileri de bu tartışma ortamında kendimi nasıl öne çıkarabilirimin uğruna sözünü söyleyip dikkat çekmeye çalışıyor.

Kimileri de yıkılan köprü üzerinden ve restore edilmesi beklenen tarihi hükümet konağı ve Camiikebir Camisi üzerinden Maden İlçesinin taşınma olasılığını son bir hamle ile önünü tıkayabilme(!) yolunu tercih ediyor.

Bu konuyla ilgili kamuoyundaki genel görüş; siyasi kariyer ve siyasi duruş adına Maden ve Madenliler kurban ediliyor noktasında birleşiliyor.

Asıl sorun ilçede doğmuş, büyümüş, okumuş, sonrasında kariyer yapmış kişi ve kişilerin bu konu ile ilgili yorum yapmaktan kaçınmaları ya da kayıtsız kalmaları.

Haksız da değiller. Saçma sapan ithamlara ve itibar suikastına uğramamak için bunu yapanlarla ve yaptıranlarla muhatap olmamak adına olaya duyarsız kalmayı tercih ediyorlar.

Yorum yapanların ya da düşüncelerini ifade edenlerin ise çoğunlukla duygusallık içerisinde koşulsuz, şartsız taraf olmaları. Memleket ve geçmişin özlemleri üzerinden dayanağı olmayan geçerliliğini yitirmiş tezlerle meseleyi sulandırmaları.

En önemlisi de Maden ilçesinin geleceğinin ne olacağı ile ilgili tek bir söz söylememeleri ve akla uygun bir kurtuluş reçetesi sunmamaları.

Maden ve Madenliler için faydalı olan nedir?

Her geçen gün nüfusunu hızla kaybeden ve göç veren Maden yeniden nasıl canlanır?

Mevcut yerinde kalması Maden’i yeniden canlandırır mı?

Maden İlçesinin tamamı Gezin’e taşınırsa Maden büyük bir ilçe olmaya doğru hızla gider mi?

Artık tartışmamız gereken konular bunlar olmalı.

Suçlu aramanın peşine düşmek bize ne kazandıracak?

Suçlu aranıyorsa vaktinde memleketimize sahip çıkamadığımız için hepimiz suçluyuz.

Altmışlı yıllarda Gezin’e taşınması teklif edildiğinde kayıtsız kaldığımız için hepimiz suçluyuz.

Bugün yine aynı şekilde ilçenin tamamının taşınmasına yönelik bir fikirde birleşemediğimiz için yarın yine hepimiz suçlu olacağız.

Bunları düşünerek Maden ve Madenliler için doğru olanın, faydalı olanın peşinden gitmek ve vatandaşlarımızı bu konuda doğru bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gerekiyor.

Madenliler memleketlerinin geleceği için ne istediklerini net bir şekilde ortaya koyabilmek için sesini yükseltmelidirler.

Üç beş kişinin gelecekteki kariyeri için Maden ilçesini feda etmeye hiç kimsenin hakkı yok, olmamalı da.

Bu anlamda kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi hususunda medyanın sınıfta kaldığını belirtmeden de geçemeyeceğim.

Çünkü konuya vakıf kişi ve kurumların görüşleri yerine meseleye yabancı kişi ve kurumların görüşünün medyada yansıtılmaya gayret edilmesi yerel medyamız için vahim bir durumdur.

Özellikle program sunucularının konuya hâkim olmadan Maden ilçesinin taşınması ile ilgili programlar yapmaları ve konuya hâkim olmayan konukları davet etmeleri ise daha vahim bir durumdur.

Örneğin yıkılan köprünün tarihi konusunda görüş bildirenlerin köprünün tarihi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve bunu “Maden taşınmasın” düşüncesini güçlü bir tezle desteklemek için bir strateji olarak kullandıklarını görüyoruz.

Yıkılan Maden köprüsünün 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında yapıldığı birçok kaynakta satır aralarında ifade edilmektedir. Özellikle maden yataklarının devlet kontrolünde işletilmeye başlanmasıyla birlikte bu köprünün inşa edildiğini bazı kaynaklardan öğrenmekteyiz. Örneğin eğitim bilimleri alanında akademik kariyer yapmış Madenli Dr. Nurettin Zaza (Ergene) “Bir Kürt Olarak Yaşamım” adlı biyografik kitabında bu konuya satır aralarında değinerek yıkılan köprünün tarihine ışık tutmaktadır. Kitabının ilk bölümlerinde konuyla ilgili bilgiler vermektedir. 1900’lü yılların başında Maden ilçesinde birkaç köprünün yapımından söz etmektedir. Ki yıkılan köprü ne Selçuklu dönemi mimarisinin izlerini ne de 13.yüzyılda genel Anadolu mimarisinin izlerini taşımaktadır. Bu dönemin izlerini görmek isteyenlerin tarihi Şadyan Köprüsüne ve Harput’taki eserlere bakmaları yeterlidir.

Bazılarının Selçuklu dönemine tarihlediği köprü ise Maden ilçemizin Dutpınar Köyü’nde Şadyan Çayı üzerindeki Şadyan Köprüsü’dür. Kaynaklarda bu köprünün 13. yüzyılda yapıldığı ve tarihi İpek Yolu üzerinde bulunduğu, yine yakınında bir kervansarayın kalıntılarının bulunduğu da belirtilmektedir. İnternet üzerinden araştırıldığında ilgili köprü ile ilgili detaylı bilgilere ulaşılacaktır. Aynı köprü Karayolları Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilerek turizme kazandırılmıştır.

Bu hususta yerel televizyon kanallarımızın Maden’in taşınması meselesine, yıkılan tarihi köprünün tarihine ışık tutacak bilimsel ve akademik düzeydeki düşüncelere, bilgilere itibar etmeleri beklenmektedir.

Program sunucuları, gazeteciler, köşe yazarları kişisel ilişkiler bağlamında taraflı yayın ve haber yapmaktan kaçınarak bir ilçenin ve ilçe halkının menfaatine uygun tarafsız bir yayın politikası ortaya koyma sorumluluğunu taşımaları gerekir.

Maden ilçemizin durumunu anlayanlar için en ironik bir şekilde herkesin diline pelesenk olan “Maden’i gündüz almalı, gece satmalı” sözü aslında en güzel şekilde özetlemektedir.

Kalın sağlıcakla.

Yazarın Diğer Yazıları