Faruk YILDIZ

MADEN ESKİ VE YENİ ZAMANIN BİR ZAMANLAR EN MODERN İLÇESİ

Faruk YILDIZ

Tarihi Hurriler’e, Mitannilere kadar giden kadim bir yerleşim merkezi. Sonrasında, Roma, Bizans, Abbasi, Selçuklu, Safevi ve Osmanlı dönemlerinde varlığını günümüze kadar devam ettirmiş ve bugün tartışmalı hale gelen eskinin kadim yeni zamanın ise bir zamanlar en modern ilçesiydi Maden…

Ve şimdi de onlarca yıllara tekabül eden zengin maden sahasındaki çalışmalar ve sahanın işletimi sürecinde özellikle sahanın arka yüzüne ve sonrasında ön yüzüne dökülen milyonlarca ton hafriyatın meydana getirdiği toprak kayması.

Öncelikle şunu açık bir şekilde ifade etmeliyim ki doğup büyüdüğüm Maden ilçemizde oluşturulan bu toprak kayması sonucunda suçlu arama peşine düşmek gibi bir tartışmaya girmenin çok gereksiz bir tartışma olduğunu düşünüyorum. Suçlu aranıyorsa sessiz kaldığımız için hepimiz suçluyuz. Özelliştirilirken işletim hakkını almadığımız için suçluyuz. Milyonlarca ton pasa 1930’dan beridir arka yüze ve son on yılda ön yüze dökülmesine sessiz kaldığımız için geçmişten günümüze yine hepimiz suçluyuz.

Sonuçta bir toprak kayması gerçekleşiyor şu aşamada ve hala o kayma devam ediyor hem de büyük bir güvenlik riski oluşturarak. Ki bu heyelan riski sadece ilçenin güney yakasını ilgilendirmiyor zamanla kuzey yakasını da etkileyecektir. Yani şu an boşaltılacak alanda yapılacak olan bir maden arama faaliyeti sonrasında ilçenin kuzey yakasındaki Saat Kulesinin olduğu bölgenin bulunduğu alan için bir heyelan riski tartışması başlayacaktır. En önemlisi de şu anda mevcut heyelan riskinin bulunduğu güneydeki yakanın yani maden işletmesinin bulunduğu alanın kayması demek Dicle Nehrinin ana kaynağı olan Maden Çayının da önüne doğal bir set çekilmesi anlamına gelir ki bunun gerçekleşmesi ile belki de bugün Bahçelievler dediğimiz, Kortik olarak ifade ettiğimiz yerleşim alanı da dahil olmak üzere ilçenin tamamını etkileyecek bir doğal göletin oluşumuna da zemin hazırlayacaktır. Bir sorunu çözerken oluşma ihtimali maksimum düzeyde olan olası riskleri de göz ardı etmemek herkesin sorumluluğu olduğu gibi devletin de temel görevidir.

Bugüne kadar Maden’deki yapay heyelan riski ile ilgili tartışmada bizler Madenli hemşehrilerimin güvenliğinden çok suçlu kim? tartışması üzerinde enerjimizi harcadık. Kim suçlu tartışması şu aşamada bize bir şey kazandırmayacağı gibi bize zaman da kaybettirecektir. Bu anlamda atılacak en doğru adım önce vatandaşın can ve mal güvenliğinin sağlanması, mağduriyetlere sebebiyet vermeden vatandaşlarımızın sorununun yetkililerce çözülmesi, en önemlisi de Maden halkını birbirinden koparacak çözümler yerine bütün Maden halkının içinde olduğu bir çözüm üzerinde durulması en doğru yöntem olmalıdır.

Öyle anlaşılıyor ki maden sahasını işleten şirketin faaliyetleri sonucu oluşan heyelan riski üzerine can ve mal kayıplarının önlenmesi için riskli bölgede ikamet edenlerin taşınmasına dair kesin olan bir karar var. Ve ilgili yerleşim alanının boşaltılması için de gerekli tebligatlarda yapılmaya başlanmış.

Elbette ki böyle bir risk karşısında devlet vatandaşının can ve mal güvenliğini düşünmek zorundadır. Sosyal hukuk devletinin gereği de budur. Hiçbir devlet vatandaşının kendisini sanık sandalyesine oturtmasına maruz kalmak istemez. Dolayısıyla önlem almanın gerekli olduğunun da herkes bilincinde.

Ancak böyle bir durumda devletimiz şefkatli kollarını açarak büyük mağduriyetler yaşayan vatandaşların sorununu kira yardımlarıyla değil, sorunu temelden çözecek somut çözümler sunmasını da gerektirir. Sonuçta sosyal dokuyu zedeleyecek bir durum ortaya çıkmış.

Vatandaşın sahip olduğu ev ve işyerlerini devlet ya da ilgili maden şirketi bedelini ödeyip mağdur olanları Maden ilçemizden kopararak değil bütün Madenlilerin içinde bulunduğu bir çözüm önerisi bekleniyor.

Bir Madenli olarak şunu açık ve net olarak ifade etmeliyim ki hiçbir Madenli birbirinden kesınlikle ayrılmak istemiyor, birbirini kaybetmek istemiyor.

Madenli olarak bizler ilçemizin adının her koşulda yaşatılmasını kararlı bir şekilde arzu ediyoruz.

Bu anlamda vatandaşlarımız doğru bir şekilde bilgilendirilirse ortak bir çözüm noktasında herkesin hemfikir olacağı aşikardır.

Ancak sunulan çözüm önerileri tatmin edici olmalı ve her şeyden önemlisi insanların birbirinden koparılmadan geleceği olan bir çözüm önerisi sunulması en büyük beklentimizdir.

Maden’in kalbi olan çarşısının olmadığı bir Maden varlığı kimlik kartında doğum yeri Maden yazan herkesi derinden yaralar. Kalbi sökülmüş, sağ kolu gövdesinden ayrılmış bir Maden, Maden olarak uzun süre yaşayamaz.

Çözüm önerisi bunlar düşünülerek ortaya konulursa Madenli olarak kafalarımızdaki tereddütlerde giderilmiş olur.

Vatandaşlara Maddi anlamda bir yük yüklemeden devletimiz ve hükümetimiz sosyal dokunun bozulmasına fırsat vermeden genel bir çözüm önerisiyle soruna yaklaşmalıdır.

Mevcut raporlar ışığında maden şirketinin faaliyetleri sonucu oluşma riski olan heyelanlı bölgede taşınmaya mecbur kalan vatandaşlarımızı Maden halkından ayırmak ilçemizin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel potansiyelini zedeleyecektir.

Aksi taktirde kalbi sökülen, sağ kolu kesilen Madenimiz kısa bir zaman sonra hayalet bir kasabaya dönebilir.

Herkesin geleceği öngörerek hiç kimse mağdur edilmeden, maddi, manevi kayıplara uğratılmadan en önemlisi de Maden adının, tarihinin ve kültürünün yaşaması, yaşatılması adına gelecek vadeden, nüfusu yeniden 15-20 binlerde olan bir Maden düşüncesiyle konuşması ve fikir üretmesi en büyük dileğimizdir.

Mesela devlet ve ilgili maden şirketi destekli bir kentsel dönüşüm projesi Maden ilçemiz de gerçekleştirilebilir.

Bu sorunun çözümü noktasında Sayın Valimiz Çetin Oktay KALDIRIM Bey’in özverili çabaları olduğunu herkes biliyor. Bu anlamda kendisini bir Madenli olarak görüyor ve Maden ilçemizin bu büyük sorununa en güzel çözümü getireceğine inanıyoruz.

Madenli olarak bizlerin hukuk dışı atacağımız her adım haklı olan vatandaşlarımızı haksız konuma düşürebileceğini de unutmayalım. Tabi ki sesimizi yetkililere duyuracağız. Tabi ki talep edeceğiz, isteyeceğiz. Sesimizi Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize duyuracağız.  Bu anlamda hamasetle, coşkuyla, heyecanla kontrolsüz bir şekilde hareket etmeden daha akılcı, mantıklı, çözüm üretici ve geleceği öngörerek yeni fikirler ışığında yeni bir yol haritası ortaya koymak Maden ve Madenlilerle ilgili kaygısı olan herkesin sorumluluğudur.

Duygularımızı aklımızın önüne koymadan tarihi mirasımıza sahip çıkarak Maden adının yaşatılması için birbirimize saygı duyarak düşüncelerimizi açık bir şekilde kim ne der kaygısı taşımadan ifade etmemiz gerekiyor.

Bu meseleyi siyasi iç çekişmelere alet etmeden, birilerini kalabalıkların önüne atma cehaletini göstermeden öncelikle Madenli olarak bizler ve bütün Elazığ olarak meseleye hassasiyet göstermeliyiz.

Aynı şekilde Depremlerin, Düşüncelilerin, Canpolatların, Siverekli Metin abinin, Muhtar Turan’ın, Radyocu Hüseyin abinin, Tüpçü Mamoş’un, Aayakkabıcı Evren’in, Fırıncı Zülküf’ün, Büfeci Sedat abinin, Köprübaşı ve Meydan esnafının ve adını sayamayacağım onlarca değerli esnaf dostumuzun ticari faaliyetlerine kaldığı yerden devam edeceği, birbirimizle bağımızı koparmadan devletimizin şefkatine güvenerek hep birlikte geleceğimizi yeniden yapılandıracak her düşünceyi dinleyip bunlar içinde en doğru ve sürdürülebilir olana dört elle sarılmamız gerekiyor.

1990 öncesinde olduğu gibi çok hareketli olan çarşısı, doğal ve organik ürünleri, nüfusunun tabelada 15 bin belki de çok daha ötesi olan bir Maden’i hayal etmek ve bunu gerçekleştirmek için çok da geç kalmış sayılmayız.

Ayrıca başta Maden Belediye Başkanımız olmak üzere,  Maden sivil toplum kuruluşlarının, konu ile ilgili uzman görüşe sahip akademisyenlerimizin, Maden’e bağlı 38 köy muhtarı temsilcilerinin, Maden esnafı temsilcilerinin, Maden siyasi parti temsilcilerinin, en önemlisi de Madenli düşünce, fikir ve sanat adamlarının yapılacak toplantılara mutlaka davet edilmesi ve görüşlerinin alınması ayrı bir önem arz etmektedir.

Bugüne kadar yaşadığımız siyasi ve sosyal manada birlik olamama problemini bu husus sonrası üzerimizden atarak ve hep beraber düşünerek, herkesi dinleyerek en makul ve en istikrarlı çözümü bularak sorunumuza bir daha böyle bir yapay afete muhatap olmayacak önerilere kulak vermeliyiz.

Ezcümle;

“Geleceğe dair öngörüsü olmayanın, geçmişe takılıp anı yaşamaktan başka çaresi kalmaz.”

Kalın sağlıcakla.

Yazarın Diğer Yazıları