Erol KARA

TEKNOFEST' TE BURAK SOYLU GURURUMUZ OLDU

Erol KARA

2500 yıllık devlet geleneği içinde yapılan güzel işler bir müktesebat ortaya çıkarıp sahip olduğumuz insan kaynağını görmemize vesile oluyor.

Bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali (TEKNOFEST), savunma sanayi ve yazılım şirketlerinin katılımı ve 1.5 Milyon insanın ziyareti ile festival den öteye geçerek sahip olduğumuz kaynakların farkına varmamıza yardımcı oldu.

Eksikler olabilir ama, işimizi iyi yapma gibi bir mükellefiyetimiz olduğunu unutmamak gerekir, bunu TEKNOFEST de çok net anladık.

İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivalini yerinde görmek için davete icabet ederken, hayallerimin ötesine geçilebileceğini hiç tahmin etmemiştim.

Bir zamanlar bu festivalde gördüklerimizin rüyası bile hayaldi.

Düşünün ki; Türkiye yerli ve Milli silahını üretmiş İHA ve SİHA’sını üretmiş uçağını helikopterini üretmiş insansız aracını üretmiş yurt dışına ihraç ediyor.

Nereden nereye geldik…

Tabi festivalde Elazığlı iş adamı Burak Soylu’nun sahibi olduğu ASTAV firması tarafından geliştirilen artırılmış gerçeklik projesi GoArt’a olan ilgi beni çok şaşırttı.

Burak Soylu’nun çocukluk hayali olan bu proje, bir tarihi mekâna gittiğinizde size geçmişe dahil bütün bilgileri vererek rehber kullanımına son veriyor.

Bu proje Türkiye’nin 81 illinde ki tarihi mekanlar için ayrı ayrı Bilişim vadisinde hazırlanıp, rehber kullanımını ortadan kaldıracak bir proje.

Söz Burak Soylu’dan açılmışken Soylu, Elazığ’ın yakın tarihte yetiştirdiği genç ve en yetenekli bir iş adamı. Bilişim vadisinde kurduğu yazılım şirketi ile Türkiye de ilk beş arasında girmeyi başarmış olağanüstü bir zekâya sahip, dedikoduyu bilmeyen yalnızca işi ile alakalı kendisi gibi genç ve yetenekli kız kardeşi Av. Esra Soylu hanımefendi ile omuz omuza verip “davam ve sevdası Türkiye” diyen siyasette ve bürokraside çok etkili biri.

Burak Soylu ile yaptığımız mülakatta aynen şu cümleleri özetle bize veriyor: ”Sanayi devri bitti, teknoloji devri çağı başladı. Sanayi devriminde doğru bir yer edinemedik ama, teknoloji de iyi bir edineceğimize inanıyorum.”

Evet; Elâzığ’ın yetiştirdiği bir vatan evladının tespitleri böyle.

Bu cümlenin neye ve kime göre, söylendiği gayet açık ve ortada.

Helal olsun…

Bir vatan evladı kendini; ülkesi için, doğup büyüdüğü şehri için, bu kadar paralıyorsa ona destek verip bizimde her daim onun yanında olmamız gerekmiyor mu?

Bu genç kardeşimizin kime ne zararı dokunmuş... ?

“İş yerlerimi İstanbul’a taşımıyorum, vergi dairem Elazığ olsun” diyen birinin kime ne zararı olabilir?

O halde bizde kardeşlik hukukunu yeniden hatırlamalıyız. Birbirimizi kırmak yerine Allah rızası için doğruyu bulmak adına böylesine bilgili ve birikimli yüreği Elazığ sevdası ile yanıp tutuşan birine destek vermeliyiz.

Birbirimizi sevmek ve güvenmek zorundayız buna ihtiyacımız var. Çünkü böylesine yetenekli gençlerin önü açılırsa eminim ki şu an bulunduğumuz noktadan daha ileri gideriz.

Hedefimiz teknolojiyi geliştirip ülkemizi daha iyi yerlerde görmek ise, teknolojinin gelişmesi için “dip dalgası” oluşturabilmek ise, Burak Soylu gibi genç ve yetenekli insanların önünü açmak olmalıdır.

Artık ülkemizin değerlerini bir bütün olarak görmeliyiz.

Sahip olduğumuz insan kaynağını iyi görmeliyiz.

Kardeşlik hukukunu yeniden hatırlamalıyız.

Birbirimizi kırmak yerine Allah rızası için doğruyu bulmak adına böyle insanlara destek vermeliyiz. Çünkü, birbirimize sevmek ve güvenmek zorundayız buna ihtiyacımız var.

Ayrıca,  Her Türk vatandaşının Milli uyanışı, direnişi diri tutulması gibi bir görevi vardır. Eğer bu topraklara it süreleri gibi Moğolların gelmesini istemiyorsak, STK’lar, toplum, bireyler elini değil bedenini taşın altına koyan Burak Soylu gibi Anadolu’nun genç ve asil evlatlarına sahip çıkması gerekir.

Herkesi kendimize benzememek gibi bir niyetimiz varsa bunu gözden geçirmemiz lazım…

Kendimizi tamir ederek erdemliliği daha fazla ön plana çıkararak, eksikler üzerinden aza tahammül ederek yaşamayı sürdürmeliyiz.

Yaşadığımız bu şehir İp kullanmadan Burak Soyluyu idam etti.

Hesap görülmeden, “günahkâr” etti. Mahşer kurulmadan, cehenneme postaladı. Savunma almadan mahkûmiyet verdi.

Artık yetmez mi? rahat bırakın Allah aşkına şu genci.

Yahuu…

Ne oldu bizim “kılı kırk yaran” hassasiyetimize?

Ne oldu, “kul hakkı” gözeten duyarlılığımıza?

Ne oldu, gıybetten sakınan ahlâkımıza? 

“İnsan ekmel-i varlıktır” anlayışımıza, “İncinin incitmeyin” deyişimize, ne oldu?

Şunu anladım ki yaşadığımız bu şehir de kendi işinde başarılı olamayanlar ölçüsüz” ve alabildiğine “insafsız” bir “karalama” içinde.

Göz kırpmadan, “Bu ülke için iyi hizmetleri yapıyor” demeden gömüyor!..

Umarım yazdıklarımı davası sevdası olmayan sadece dedikodu üreten bazı alçak güruhlar anladı.

Neyse…

Başa dönecek olursak, TEKNOFEST İstanbul’dan egemen güçlere, küresel güçlere bir selam çaktı.

Anlayan anladı… Anlamayan ise oturup iki kere düşünsün mesajı verdi.

Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Selam ve dua ile.

 

Yazarın Diğer Yazıları