Bazı içeceklerin tadını bilmem, efkarlandıkça bol bol Türk kahvesi içerim. Bu makaleyi okurken içinizden bin tane sormadan ben söyleyim.
Benim efkarım bu devleet, bu Millet.
Evet 24 Haziran seçimleri öncesi o kadar gergin bir hallim vardı ki, dostlarım hep “streslisiniz” der, bende içimdekileri dökemezdim. 24 Haziran sonrası Küresel güçlerin istediği kursaklarında kalınca rahat bir nefes alıp bölünme, parçalanma ve dağılma gibi pek çok siyasi badireyi atlatmanın sevincini Milletçe bende yaşayarak rahatladım.
Şimdiii…Biraz Ak parti üzerinde duralım.!
Ak Partinin aldığı sonuç da bir başarı var, ama daha yakından baktığınızda, içinde bir zaaf taşıyan bir durum olduğunu görüyoruz.
Ak Parti, bu seçimde hakim parti konumundan iktidar partisi olma seviyesine bir gerileme göstermiştir. Ne ki onun gerileme ile geldiği bu konum diğer partilerin hayal ettikleri başarıların bile yine ötesindedir. Ak Parti, bir önceki kendi rekorunun mağlubu olmuştur, yoksa seçimin mağlubu değil.
Elazığ için alınan sonuç ise, kimilerine göre başarılı, kimilerine göre başarısız. Ama özünde Ak partinin aldığı oy ile Sayın Erdoğan ‘nın aldığı oy arasında 10 puan fark olduğunu görüyoruz.
Bu neyi gösteriyor?
Milletvekili adaylarının Erdoğan nın ülkeye kazanımlarını tam manasıyla anlatamadıklarını gösteriyor. Beka sorunu olarak gördüğümüz Seçimlere tam manasıyla asılmadıklarını gösteriyor.
Bazı Milletvekili adaylarının Mangal partilerinin müdavimi olmasalardı, belki şehirde daha farklı sonuç alınabileceğini gösteriyor.
Evet eski defterleri karıştırmanın manası yok diyebilirsiniz ama, başarısızlık varsa, suçlu aranıyorsa bence Mangal partilerinin müdavimlerini de bu suça dahil etmek gerekir diye düşünüyorum.
Neyse atı alan Üsküdar’ı geçti demeden konuyu biraz değiştirip, yeni kurulacak kabinede bakan sayısı azalacak yeni sistemde şehre bakan verilip verilmeyeceği üzerinde biraz duralım.
Elazığ 16 Yıllık Ak parti döneminde üzerine düşeni yapmasına rağmen, belki yatırımlardan nasibini alsa da, siyasetten hak ettiği karşılığı göremedi.
KABİNEDE HEP KARADENİZLİLER Mİ OLACAK?
16 Yıllık Ak Parti döneminde, hep Karadeniz gurubunun kabinede yer aldığını görüyoruz. Ülkenin her kademesinde hep Karadenizlilere görüyoruz.
Neden dir bilinmez ama, Türk siyasi tarihine hep damgasını vuran Elazığ bakanlıkların dağılımında hiç nasibini alamadı.
Yeni kabine kurulurken şehrin yetiştirdiği güzide insanlardan olan, Milli savunma bakanlığı müsteşarı Prof.Dr.İsmail Demir, Milli savunma bakan yardımcısı Şuay Alpay, Meclis insan hakları araştırma ve inceleme komisyonu başkanı Ömer Serdar’ı yeni kabinede görmek istiyoruz.
Tabi yine Karadenizlilerden sıra bize gelirse.
Siyasi nankörlük müzmin nezleden farksızdır. Geçer gibi olur tekrar başlar ve hep böyle devam eder… derler !
Yukarıda ismini saydıklarımdan birinin bakan olmaması durumunda şehir insanının kahir ekseriyetin gözünün açılmasına sebebiyet verilecektir.
Çünkü, Milli savunma Bakanlığı müsteşarı İsmail Demir Hoca, Bakan yardımcısı Şuay Alpay ve Ömer Serdar’ın hem ilimizde hem ülkemizde özgül bir ağırlığının olduğunu herkes bilir.
Eğer yeni kurulacak kabinede Elazığ bu kez hakkını olamazsa, şehir insanı bunu pişkinlik olarak geçiştirmez, siyasetin doğasına da hakaret kabul eder, Buna düpedüz, vefasızlık, adaletsizlik, adamcılık, bölgecilik der.
Evet özet olarak; Siyasettin liyakatle, sadakatle olmayacağını ahbap çavuş ilişkileriyle olduğunu öğrendik. Ama yeni kabinede liyakat esas alınacaksa, ismini saydığım Elazığlı üç isimden birinin Bakanlık görevi verilmesinin ahlakken de siyasetten de doğru olacağını belirtmek istiyorum.
Selam ve dua ile.
