Erkan BAY

BİR ŞEHİR NASIL SATILIR?

Erkan BAY

Bir şehir nasıl satılır? Ya da bir şehir satılır mı?  Bu denklem iki bilinmeyenli. Bir taraf satılan şehir diğer taraf da satan şahıs ve kurumlar.
  Peki satılmak eyleminin öznesi belli olmayan edilgen faili kim ya da kimler?

Şehri satmak ne demek ona bir bakalım.  Şehir,  içerisinde ve üzerinde yaşayanların huzurlu, mutlu ve umutlu yaşadığı, ekonomik sosyal ve kültürel yönüyle yaşayan bir organizmadır.Şehirde sürekli bir devingenlik, üretkenlik ve doğurganlık vardır. 
  Ama bunlarla birlikte şehirde bir çevre duyarlılığı, doğal kaynak hassasiyeti ve her şeyden önemlisi de insan sağlığının korunması mecburiyeti vardır. 
Hiç  bir kişi ve kurumun ticari faaliyeti bir şehrin çevresel etkilerinin bozulmasına ve bu şehirde yaşayanların sağlığına tercih edilemez. Başka ve yalın bir ifadeyle birileri,  bu şehirde 50-60 kişiye istihdam sağlıyor gerekçesiyle şehir halkını zehirlemesine  ve 10 mahallenin geri kalmasına gerekçe gösterilemez. 

Konu malum, bilindik ve ne yazık ki klasik. Bir gerçek var ortada bir de şehrin makus talihi. Bir her defasında "Fabrikayı kapatırsak insanlar işsiz kalır" tehdit ve şantajı diğer tarafta bu blöfü yıllardan beri yutan iradesiz idareciler. Bir tarafta şehre katma değer üretiyoruz diyerek sağlığı ve şehri tüketen maddesi zihniyet diğer tarafta bu şehir törpüsüne bakakalan ve sorunu seçim meydanlarında aslanlar gibi gürül gürül haykırıp seçim  sonunda problemi halı altına süpüren siyasetçiler.

Ancak köprünün altından çok sular geçti. Halk kendi meselesine sahip çıkıyor. Sudan meseleler ve özellikle de kendi çıkarları ve siyasi şovları için medyada  her platformda boy gösteren adı büyük kendi küçük strateji merkezleri deve kuşu oldular.
  Halkın yanında olan koca koca adamlar neyin karşılığı bilinmez (aslında bilinir)sus pus oldular.

Şehrine duyarlı  yürekli STK' ları  şehir için ve halkı için büyük bir direnişi ortaya koyarken birilerinin ne karşılığı bu şehri sattıkları kapalı kapılar ardında   edebiyat  yaptıkları bu güzel memleketi ve insanların sağlığını ne karşılığında peşkeş çektiklerini göreceğiz. 

Batı filmlerinin kilisede yapılan evlenme sahnelerinde klasik bir sahne ve replik vardır. Papaz, kilisede  törene  gelenlere önce sorar: " çiftlerin evlenmesine bir engel varsa şimdi konuşsun eğer yoksa ebedi olarak sussun"

Şimdi şehrin kaderini olumsuz olarak etkilediği konusunda şehrin ittifak ettiği bir konuda susan, konuşup konuşmama konusunda kararsız olanlar artık bu şehir için gelecekte konuşma yetkilerini yitirmiş ve onlardan bu hak sakıt olmuş olacaktır.

Bu şehrin en önemli konusunda üç maymunu oynayanların yarın hiç ama hiç bir konuda ahkam kesme ve ekranlarda boy gösterme hakları kalmayacaktır.

Birilerinin hatır ve gönlünü şehrin önüne alanları bizler takip ediyoruz.  Kimlerin aslında  nasıl ve ne sevdalısı olduğunun samimiyet testi yapılıyor. Ve bu test şehrin tüm insanlarınca yakından takip ediliyor.

Stratejik Araştırma Merkezleri ve STK’lar ciddi bir sınav veriyor. Bu mesele artık ne siyasilerin ne de medyanın. Mesele hepimizin.
  Safımız rengimiz boyumuz ve posumuz bu önemli meselede durduğumuz safta belli olacak. 
Bizim safımız belli. Bizim safımız şehrin ve halkımızın safı... Ya sizin?..

Yazarın Diğer Yazıları