Cengiz GÜLAÇ

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ NEDEN HAKSIZ?

Cengiz GÜLAÇ

Bayram tatilinde Ak Parti Milletvekili Sayın Zülfü Demirbağ’ın açıklamaları gündemi bayağı meşgul etmişti. Demirbağ’ın açıklamalarının muhakkak ki doğruluk payı vardı ama Ak Parti’nin sorunun çok daha büyük meselelere dayandığını düşünüyorum.

            Sayın Demirbağ kadim bir aile dostumuzdur. Rahmetli kayınpederimle olan kardeşlik hukukunu asla unutmamış vefalı bir dosttur. Vefalı duruşuyla benim için de çok kıymetli birisidir.

            Sıklıkla duymaya alıştığımız iktidar temsilcilerinin kibirli duruşu, millete tepeden bakma meselesini Sayın Demirbağ da dile getirmiş. Bu mesele çok konuşulur ama aslı astarı var mı diye de pek düşünülmez.

            Sosyal medyaya bir bakın. Siyasiler kadar milletten dayak yiyen kimse var mı? Aynı yorumlar sana bana yapılsa, hepimiz zıvanadan çıkarız. Adamlar neredeyse milletin stres topu olmuş.

            Siyasiler vatandaşla bir araya geldiğinde daha nasıl hürmet edeceğini şaşırmış durumdalar. Bazen hallerine acımıyorum desem yalan olur…

            Mesele siyasilerin kibirli olma meselesi değil. Asıl mesele siyasilerin en büyük sıkıntı olan iş, aş gibi konulara çözüm bulamaması ve de çözüm bulacak güçte olamamaları.

            Ve de en büyük mesele, millet sıkıntıların asıl sahibine söz söylemeye cesaret edemiyor, gözleri vekillere kesiyor! Haksız mıyım?

            Hepimiz biliyoruz ki, artık milletvekilliğinin Ankara’da pek bir önemi kalmadı. Son yıllarda durum böyleydi ama sistem değişikliği ile milletvekilleri daha da bir etkisiz hale geldi.

            Artan kriz ortamıyla sorunlar da birikince millet hırsını yerel siyasi aktörlerden çıkartıyor. Yoksa ne oldu da birden bire Ak Parti oylarında ciddi bir düşüş yaşandı?

            Tarımın hali berbat durumda,

            Eğitim yerlerde sürünüyor,

            Dış politikada tutarlı tek bir siyasetimiz yok,

            Akrabaları kayırma almış başını gitmiş,

            Millet fakirleşirken yapılan israflar göze batıyor artık,

            Yolsuzluk algısı almış başını gitmiş,

            İmar meseleleri mide bulandırıyor,

            Yandaş medya sadece zarar veriyor,

            Yargıya güven kalmamış,

            FETÖ ile mücadelede psikolojik üstünlük kaybedilmiş durumda,

            Faiz oranları ticareti tıkamış,

            Karadeniz lobisi bütün ülkeyi rahatsız ediyor, siyaset, ticaret, bürokrasi Karadenizlilerden soruluyor,

            Küçük esnaf can çekişiyor,

            İstihdam yaratılamıyor, beton ekonomisi tıkanmış,

            Bürokraside liyakat değil, yakınlıklar esas alınıyor,

            Kurulacağı söylenen başka partilere geçmesin diye ulufe niyetine siyaset eskilerine dağıtılan makamlar vicdanları yaralıyor,

            Belediyelerde ve vekilliklerde aday kriterleri seçmeni rahatsız ediyor,

            Sosyal medyada muhaliflerin argümanlarına alternatif üretilemiyor,

            Doksanlı yılların “o ne veriyorsa beş fazlasını veriyorum” popülizmiyle yapılanlar ekonomiye darbe vuruyor,

            Taşeron yasası gibi icraatlar ekonomiye yük oluyor, bir gecede on binlerce insan işsiz kalıp şirketler kapanıyor,

            Farklı fikirlerde olan insanların yaşam alanı kalmadı, adamlar mülakat neden zırvayı aşıp da iş sahibi olamıyor,

            Şiddet dili, ötekileştirme kutuplaşmayı artırıyor, artan kutuplaşmayla vicdanlı seçmenin desteği kaybediliyor,

            MHP ile yapılan ittifakın kime yaradığını kimse düşünmüyor,

            AB kriterlerinden MHP kriterlerine evirilen bir partinin merkez partisi olma iddiasından hızla uzaklaştığını kimse görmüyor,…

            Ve daha bir sürü şey…

            Demem o ki, Sayın Zülfü Demirbağ suçu yerel siyasi aktörlere atarak, partisinin yanını yere vermiyor ama kendisine de diğer siyasilere de aslında haksızlık ediyor. Üç günde bu kadar oy düşer mi? Hadi Elazığ’da suç kendilerinde, ya Ankara, ya İstanbul, Ya Adana…?

            Suçu kendine atma sayın vekilim. Alem bilir ki şahsınızda kibir olmaz. Mesele çok daha derin.

            Ezcümle, Ak Parti kuruluş felsefesinden uzaklaştı. Bütün mesele bu, gerisi hikâye…

ARTIK YAPMAYIN LÜTFEN

            Sayın Milletvekillerim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın İl Başkanım,

            İstanbul’da yine Sayın Binali Yıldırım’ın boynuna Elazığspor kaşkolü takıp, açıklamalar yaptırmışsınız! İki gündür millet, haklı olarak sosyal medyada adama söylenmedik laf bırakmadı.

            Siz İstanbul seçimlerinde Elazığlılar Ak Parti’ye oy vermesin diye mi uğraşıyorsunuz? Yarayı taze tutmanın anlamı var mı?

            Elazığspor’un sahibi benim dedikten sonra yenilenen seçimde tekrar konu gündeme gelince, artık insanlar yemiyor.

            Elektriği bile kesik olan, çimleri kurumuş bir kulübe söz verilir mi, verilse bile anlamı olur mu?

            Bize sözle gelmeyin. Bu hafta Sayın Yıldırım elektriği açsın, 10 milyon liralık da bir sponsor ayarlasın,… Diyelim ki vallahi Allah razı olsun, bu kadarı yeter, gerisini bari biz bulalım!

            Milleti ayar etmenin, dertleri hatırlatmanın anlamı var mı?

Yazarın Diğer Yazıları