Cengiz GÜLAÇ

VALLA BU SEFER ŞEREFSİZ DEMEDİM!

Cengiz GÜLAÇ

Sevgili okur, zaman zaman köşemde dayanamayıp izzeti nefsi konusunda bir hayli şüpheye düşeceğimiz insanlar hakkında şerefleriyle ilgili tespitte bulunup, uzun cümleler yerine direkt “şerefsiz” diyorum ya… Kıymet verdiğim bazı dostlarım uyarıyor, sen yine de o şekilde ifadelerden kaçın diye…

Üç kuruş etmeyen, şerefsiz olduklarını yazmamın sakıncalı sayıldığı bu kişiler için…! Yani insanların hakkı, hukuku konusunda pervasızca iftiralar atıp, ahlaktan, insanlıktan, onurdan, gururdan nasiplenmemiş kişiler yüzünden dostların hatırını kıracak değiliz ya! (Bu sefer demedim galiba!)

Pazar akşamı MHP Belediye Başkan Adayı Sayın Bilal Çoban Fırat TV’de Serkan Aksakal’ın konuğuydu. Programın son anına yetiştim. Bilal Hoca programda gerildiği için izleyiciden özür diledi. Bazen haksızlıklar karşısında insani refleksler gösterdiğini söyledi.

Programın tekrarı oldu mu, bilmiyorum. Programın başını izleyemediğim için sabah programı izleyen bir arkadaşıma meseleyi anlattım. Bazı izleyici yorumlarına… Daha doğrusu bazılarının alçakça ithamlarına Bilal Hocanın haklı olarak tepki gösterdiğini söyledi.

Mevzunun içeriğini yazıp bu ayak takımına pirim verecek değilim. Çok da önemli değil. Muhatabı cevap vermiş zaten.

Beni ilgilendiren kısım şu…

Zaman zaman isyan noktasına geliyoruz. Bu şehirde utanmayan, iffetsiz, müfteri bir azınlık var. İşleri güçleri birilerini karalamak, iftira atmak.

Hani utanacak ar damarları doğum esnasında doğum kordonuyla birlikte kesilmemiş olsa da, çatlamış olsa, insan anjiyo falan yapıp açmaya çalışır! Yok ki, ne yapasın?

Şehre hiçbir faydaları yok. Kimlikleri, kişilikleri belirsiz. “Ele deyiler” diye bir sermayenin arkasına sığınıyorlar.

Hemen hemen dört ay olacak partiler belediye başkanlarını açıklayalı. İnşallah seçimler açıklanana kadar bir sıkıntı yaşamadan süreç sona erer. Neredeyse 4 ay boyunca hiçbir adayın diğer adaylara bel altından vurduğuna şahit olmadım.

Kimse rakibini rencide edecek bir açıklamada bulunmadı. Bu sebeple her birine ayrı ayrı teşekkür ederim.

Allah içlerinden birisine mührü nasip edecek. Sonra herkes bu şehirde yaşamaya devam edecek.

Sonra…

Bu şehre, şehrin gelişimine dair tek bir sözü olmayan, kenarda köşede itibarsız kalan artıklar birilerinin hayatları, işleri hakkında içlerindeki pisliği kusmaya devam edecek.

Tamam, kabul ediyorum. Zamanla alışıyor insan.

Ama mecbur muyuz sevgili okur?

Biraz özeleştiri yapmamız gerekmiyor mu?

Niye alışalım ki?

Bu türden insanlar çirkinliklerini ortaya koyduğunda en azından yüz vermememiz gerekmiyor mu?

Bu şehrin bir adım ileri gitmesi için söyleyecek sözünüz var mı, onu söyleyin dememiz gerekmiyor mu?

Lütfen sevgili okur…

Sözün sahibine bir bak. Kimdir, nedir, bugüne kadar ne yapmıştır? Adam yerine koymaya, insanların ahını, günahını almaya değer mi?

Neyse…

Şerefsizlere şerefsiz demeden yazıyı bitirmeyi başardım! Ne zor şeymiş yaw!

Yazarın Diğer Yazıları