Cengiz GÜLAÇ

TOLGA AĞAR'A HAKSIZLIK ETMİŞİM

Cengiz GÜLAÇ

    Geçtiğimiz hafta teyzemin oğlu trafik kazası geçirdi. Eşi, gelinimiz Ebru maalesef hayatını kaybetti. Teyzemin oğlu Safi yoğun bakımda, çocuğunun durumu da iyi değil.

            Bir hafta köşe yazısı yazmadım. Bu moralle nasıl yazabilirdim ki? Allah Ebru’nun mekânını cennet etsin. Safi’ye ve oğlu Tuğrul’a da acil şifalar diliyorum. Rabbim kimseyi sevdiklerinin acısıyla imtihan etmesin…

            Siyaset ısındı ama benim çok fazla ilgilenmem mümkün olmadı. Hayat devam ediyor. Bir iki kelam etmek lazım.

            “Fatih Erbakan’a Kızmak Yok” başlıklı yazımı okuyanlarınız hatırlayacaktır. Siyasette baba torpiliyle var olanlardan pek haz etmediğimi yazmıştım. Merak edenleriniz sitemizden o yazıyı okuyabilir.

            Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar Ak Parti’den aday adayı olunca neredeyse hepimiz aday gösterileceğini biliyorduk. Zira Mehmet Ağar gibi bir ismin ya tutarsa diye oğlunu siyasete sokmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.

            Demokrasilerde “şehzade” kültürünün bitmesini savunmuş ve bu yönde de arşivlere kayıt düşmüş birisi olarak Tolga Ağar ismine pek sıcak bakmıyordum. Ama tanımak şartıyla da fikrimi gözden geçirebileceğimi söylüyordum.

            Tolga Ağar’ı tanıyanlar çok mütevazı birisi olduğunu söylüyorlardı ama ben tanımıyordum. Gerçi değişen pek bir şey yok. Siz ne kadar tanıyorsanız ben de o kadar tanıyorum.

            Şu bir iki haftalık süreci çok takip edemesem de, Tolga Ağar’ı basında yer aldığı kadar takip etmeye çalıştım. Tanışıp konuşanlardan Tolga Ağar’ı dinledim.

            İlk izlenim olarak kendisine haksızlık ettiğimi düşünmeye başladım. Tabi ki Mehmet Ağar isminin ağırlığı tuğla gibi ortada ama Tolga Bey babasının gücünden faydalanacağı izlenimini vermekle birlikte mütevazı kişiliğiyle de var olmaya çalışıyor.

            Bu yazı erken yazılmış olabilir. Biraz daha bekleyelim de diyebilirsiniz. Ama Tolga Beyi olumlu anlamda motive etmenin hangimize zararı olacak ki?

            Umarım yanılmam ama yarın bir gün aksi bir durumla karşılaşırsak eleştirilerimizi de yazarız. Elimizi tutan yok ya!

            Yıkmak en kolay olanıdır. Önemli olan yapmakta. Yapımı yıllarca süren bir binanın altına dinamit koyarak 2 saniyede yıkabilirsiniz.

            Her geçen gün var olan değerlerimizi kaybediyoruz. Ortaya güzel şeyler koyamıyoruz. Tolga Ağar güzel şeyler yapsa fena mı olur? Bunu ümit ettim diye de hata mı yapmış olurum?

            Şu dillerdeki; Elazığ’ı tanımıyormuş, Elazığ’da yaşamamış saçmalığını ve hatta aptallığını artık bir tarafa bırakalım! Ben asıl Tolga Ağar Elazığ’da yaşamamış, büyük şehirlerde ticaret yapmış, dünyayı gezmiş, yurt dışında eğitim görmüş diye ümitliyim.

            Beyler, bayanlar…

            Kabul edelim, burası bir uzak taşra şehridir. Hepimiz, birbirimize bakarak dünyaya bakışlarımızı köreltiyoruz. Ufku geniş, dünyayı tanıyan, vizyon sahibi insanlara ihtiyacımız var.

            Bize benzeyen insanlar da siyasete talip olduğunda “Bunlardan bir halt olmaz” diye adamları topa tutuyoruz. O eleştirdiğimiz insanlar aslında bize benziyor. Bir halt olmayan onlar değil, biziz!

            Tolga Beye sadece bir uyarım olacak…

            Kişisel olarak kendinize verdiğiniz emeğiniz artınız. Babanız ise çok büyük bir artınız. Lakin yerel çapsızlıklarımıza ayak uydurmayın. Bize benzemeyin. Biz size benzeyelim!

            Sizin ve babanızın adı üzerinden yerel siyaseti dizayn etmeye çalışanlar var. Haberiniz var veya yok, bilmiyorum. Alengirli işler kulağıma geliyor!  

            Biz Elazığlıların sizden beklentisi yerel siyasette rol çalıp, çapsız dedikodularda boğulmanız değil. Ankara siyasetinde sizden beklentimiz çok fazla.

            Evet, her ne kadar şerh düşsem de önyargılarım vardı. Sayın Tolga Ağar, bu yazıdan pişman olmayı asla istemem. Siz başarılı olursanız koca şehir kazanır.

            Çizdiğiniz profil devam ettikçe naçizane hep size destek olacağım. Yoksa ne olacak canım? Bir başka hüzünlü baharı bekleriz, olur biter!

Yazarın Diğer Yazıları