Cengiz GÜLAÇ

TAM DA "YUH ARTIK!" DİYECEKTİM Kİ!...

Cengiz GÜLAÇ

Bana bir konu verin, bu ülkede kimin o konuda ne söyleyeceğini size söyleyeyim!

Fikrin ve vicdanın sefalet derecesinde lakırdıya döndüğü ülkemizde insanların her konuda safları sıkılaştırarak bir fanatizm içinde meseleleri ele almasına alışmıştık ki, Prof. Ali Demirsoy unuttuğumuz “şaşırma duygusunu” tiksindirici boyutuyla hepimize hatırlattı!

Önce meseleyi bilmeyenlere hatırlatayım efendim,…

Cumhurbaşkanımızca zor zamanlarda devletin ve milletin ele ele vermesine örnek olarak gösterilen Tekalif-i Milliye Kanununa atıf yapmasını eleştiren; CHP’nin belki yarı resmi, belki de doğrudan resmi televizyonu olan Halk TV korona virüsün nasıl önlenebileceği hususunda ekranlarına kıymetli(!) bir bilim insanını çıkarmış. Prof. Ali Demirsoy…

Sokağa çıkması yasaklanırken saçmalamasının yasaklanması unutulan bu sevimsiz amcamız ben olsam virüsün yayılmasını engellerdim demiş. Sizler adının başında profesörlük unvanı bulunan bu amcanın virüsün tedavisini, aşısını bulduğunu falan zannederken ben bu faşist amcanın ortaya fikir diye saçtığı kusmuğu aktarayım:

“Çin’de ilk ortaya çıktığında Hipokrat yemini etmemiş(!) bir bilim insanı beni arasaydı o ilk 50/60 vakayı ya bir adaya götürüp tecrit ederdim ya da öldürürdüm. Siz o 50 kişiyi itlaf etmiş olsaydınız bugün bir milyon adamın ölmesini engellemiş olurdunuz…”

Önerisindeki ahlaksızlığı fark ettiği için mi yeminsiz bir bilim insanı istemiş, bilmiyorum! Önermesindeki ahlaksızlığın farkında diyeceğim ama… Neyse.

İnsan öldürmeyi anlamak mümkün olmamakla birlikte; “İnsan türünü” kendi ideolojik sapkınlıklarına yakıştırdığı türle karıştırmış olacak ki, insan öldürmeyi “itlaf” kelimesiyle ifade edecek kadar iğrençleşebiliyor!

Ve sen sevgili okur,

İnsanlık tarihi boyunca sosyal adalete, toplumsal vicdana hitap etmiş en büyük hükmün, yani; “komşusu açken tok yatan bizden değildir” emrinin muhatabı olarak, kimden yana olduğun konusunda sana sunulan “varlık” ve “yokluk” arasındaki tercihini zehirlemeye çalışan, kendisine entel muhalif süsü veren bu “itlaf” heveslilerinin kirlettiği bir medeniyet hayalinin oyuncağı olduğunun farkına varmadan devletinin yaptığı yardımlaşma çağrısını itibarsızlaştırıyorsun veya alet oluyorsun…

Sen derken sevgili okur,

Millet olarak karşılaştığımız her derdi dermanları gibi gören FETÖ ve PKK artığı sosyal medya hesaplarının peşine takılıp, sene 2020 olmuşken, senin zerrene tahammülü olmayıp, başörtülü bir öğretmen figüründen içindeki cerahati ekranlara kusanların peşine safça takılanları kast ediyorum…

Elbette ki vatandaşı aç yatarken hiçbir devlet rahat edemez, etmemeli. Lakin açlık ve tokluk konusunda emrin “ilk muhatabı” inanandır.

Bakınız, İslam insanı güzel, vicdanlı ve ahlaklı kılmak için vardır. Peygamberimiz bile görev tanımını yaparken “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” demiştir.

“Adalet” ve “Liyakat” ölçüsünün haricinde İslam’da bir devlet yönetimi emredilmemiştir.

Komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisinden başka inananları sosyal yardımlaşmaya yönlendiren zekât, infak, fitre hep inanan bireyin yükümlülükleridir.

Neyse, başa dönecek olursak…

Unutma sevgili okur,

Ali Demirsoy sadece kendisinin sefil bilinçaltını ortaya saçmıyor. Bugün konu virüs olduğu için insana; yani o küçümsedikleri dine göre yaratılanların en şereflisi olana ve ihsan sıfatıyla hitap edilen insana itlaf edilecek, telef edilecek bir mahlûkat gibi bakıyor.

Bu zihniyet –ki bir bireyin değil, bir zihniyetin dışa vurumudur-; dün olduğu gibi yarın da, emin olun, başka bir sosyal mühendislik söz konusu olduğunda da sana bana itlaf edilecek bir canlı gözüyle bakmaya devam edecektir…

Ali Demirsoy’un ifadelerini ilk duyduğumda “Yuh Artık!” diyecektim ki, adamın yetiştiği mahallenin içindeki nefreti hatırladım ve “Bu modelden ne bekliyordun ki Cengiz!” dedim Cengiz’e! (Kendi kendime konuşurken kendi kendime ismimle hitap ediyorum da!)

Birçok eksiğine rağmen,

Birçok hatasına rağmen,

Daha iyisini talep etme hakkımız olduğu bilinciyle…

Ali Demirsoy gillerin hükmettiği bir ülke görmek istemiyorsak, kazanımlarımızın kıymetini bilelim.

Yoksa…

Vallahi mesele itlaf edilmemize kadar gidebilir!

Benden söylemesi…

 

Yazarın Diğer Yazıları