Cengiz GÜLAÇ

SİZDE HİÇ Mİ KARAKTER YOK?

Cengiz GÜLAÇ

Teröristin iyisi kötüsü olmaz, tıpkı alçaklığın ve hainliğin ölçüsü olmadığı gibi. Ancak FETÖ davalarında sanık ifadelerini okuyunca insan nefretle birlikte tiksinti de duymaya başlıyor.

            15 Temmuz hain darbe/işgal girişimi sırasında çeşitli karargahlarda aktif şekilde rol alan FETÖ’cü askerler alenen mahkemelerde dalga geçiyorlar. Beyinlerini yıllar önce sümüklü bir vaize kiraya verdikleri için elbette ki ifadeler kendi iradeleriyle değil, talimat üzerine veriliyor.

            Kamera görüntülerinde henüz daha kendisini teşhis edene rastlamadım! Şükür, ilk sıcağı sıcağına verdiği ifadesini kabul eden de yok!

            250 şehit verilmiş. O insanların katledildiği anı izleyip de hiç mi içlerinden bir tanesi bile çıkıp pişmanlık duymaz?

            Umarım mağduriyet edebiyatı yapanlar nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu anlıyorlardır. Bylock yazışmalarında ortaya çıktığı üzere, PKK’ya yapılacak operasyonu teröristlere haber veren bir vali yardımcısı zerre vatan duygusu yaşamıyor ve askerimizi göz göre göre pusuya gönderiyorsa, şerefsizliğin daha başka nasıl izahı yapılabilir?

            Ben kendimi bildim bileli PKK denen it sürüsüyle uğraşıyoruz. Bir PKK’lı yargılandığında en azından yalan söylemeden, kıvırmadan, o küçük beyniyle kahramanlık peşinde olup TC falan diyerek rol kesmiyor.

            Vergilerimizle aldığımız tankımızı, uçağımızı milletin üzerine sürdükleri yetmezmiş gibi yargılamalarda bile yüzsüzlük yapıyorlar.

            Bir tanede mi çıkıp, “Evet o gece darbe girişiminde ben de vardım. Şu sebepten iştirak ettim. Pişmanım veya değilim!” demez.

            Hem hainsiniz, hem karaktersizsiniz, hem de soytarı!

ÜZERİNE ALINMIŞ

            30 Ekim tarihinde yayınlanan “Yatağımı Toplamayın” başlıklı yazım üç bölümden oluşuyordu. Düzenli okuyucularım çoğu zaman birkaç başlıkla köşe yazımı yazdığımı bilir.

            O yazıda da üç başlıkla köşemi tamamlamıştım. İkinci başlığım “Kürşad Olmak” idi. Kürşad’ın kırk arkadaşıyla Çin sarayını basmasında gösterdiği cesareti örnekle, gazeteciliğin cesur bir iş olduğunu anlatmaya çalışmıştım.

            Bir gün Kürşad’ın destanını yazmak istediğimi söylemiştim ve Yeşilçam filmlerine de bir gönderme olsun diye Kara Murat’ın çapkınlıklarını da yazmak lazım demiştim. Maksadım, bir tarihi karakteri hatırlatırken bizdeki eski tarihi filmlerin kahramanlarımızı nasıl çizgi film karakteri haline getirdiğini hatırlatmaktı. Eleştiri haricinde özel bir sebebim yoktu.

            O günkü yazımın son başlığı “O Fotoğrafı Hatırlatacağım” idi. Bir oda seçiminde adaya koltuğunu veren bir gazeteciyi eleştirmiştim. Hiçbir güç karşısında eğilmemesi gereken bir iş yapan bu arkadaş yaptığı hatadan utanmak yerine konuyla hiçbir ilgisi olamayan Kara Murat’ın adının geçtiği ikinci bölümü üzerine almış.

            Öncelikle kimsenin özeli beni ilgilendirmez, ki kendisiyle ilgili ne böyle bir bilgim var, ne böyle bir derdim var, ne de kendisini kast etmek aklımın ucundan geçti…

            Niyetim öyle olmuş olsa, kıvırmadan söyleyeceğimi tüm okurlarım bilir. Ben bugüne kadar kimin özel hayatını yazmışım veya ima etmişim? Senin hayatınla ilgili bende ne bir bilgi var, ne de bir merak.

            Ben manyak mıyım, sapık mıyım ki insanların hayatlarını kendime dert edineyim? Sizler böyle şeyleri takip ettiğiniz için mi herkesi kendiniz gibi biliyorsunuz?

            Ha, eğer bir şekilde seni kast etmek istesem Kara Murat demem ki. Mesela sana “Çakma Barış Manço” çok uyar bence!

            Değil mi ama?

            Seninle ilgi hiçbir bilgi yok kafamda, emin olabilirsin. Hem bana ne canım?

            İstediğini yapabilirsin. İstediğine destek olabilirsin. Zamanında patronunun kanalı Elazığspor tesislerine alınmadığında destek olmayıp bugün hangi duyguyla ortalıklara düşüp yağ çekiyorsan beni ilgilendirmez. Birilerine hoş görünmek adına basın toplantılarımı boykot edebilirsin. Hiçbiri ve dahi sen umurumda değilsiniz.

            Sadece, senin de, bir başka Allah’ın kulunun da özel hayatı beni ilgilendirmiyor. Bunu bilin yeter…

            Vallahi yoruyorsunuz beni!

            Bir Kara Murat’tan neler düşünmüşler… Allah kimseyi bunların eline düşürmesin.

            Amin!

Yazarın Diğer Yazıları