Cengiz GÜLAÇ

ŞAHİN ŞERİFOĞULLARI'YLA RAMAZAN GÜRGÖZE NEDEN YUMRUKLAŞTI?

Cengiz GÜLAÇ

            Başlıktaki bombanın cevabını yazacağım. Önce toplumsal ahlakımız üzerine bir iki kelam etmek istiyorum. Az biraz sabır lütfen…

            KONDA isimli anket şirketinin yaptığı araştırmaya göre gençler dinden uzaklaşıyormuş. Geçtiğimiz hafta konuyu manşete taşımıştık.

            Din diye bize sunulan saçmalıklarda “gördüğümüz” şeyin; yanmayan kefen satmak olduğunu, helal donla helal şampuan ticareti yapmak olduğunu, tefecilikle elde edilen faiz parasının günahının senenin yarısını umrede geçirmekle sıfırlanacağı olduğunu bir gence bu çağda anlatmak zor olsa gerek!

            Görmek fiilini yukarıdaki cümlede kasıtlı olarak tırnak içerisine aldım. Zira bilimsel bilgiyle yetişmeyen bir toplum meseleleri gözüyle düşünür. Bediüzzaman Said Nursi’nin çok güzel bir sözü var, “Avamın aklı gözündedir!” diye…

            Eğitimin akla ve bilimsel bilgiye dayanmadığı toplumlarda insanlar gördükleriyle hüküm kurarlar. Eğitim sisteminizin amacı beyni çalıştırmak olmazsa gördüğüyle hüküm kuran gence de kızamazsınız.

            Beyni çalıştırmak demişken… Beyin kullanılmadığında küçülüyormuş. Buradan kullanılan organların büyüdüğü sonucuna varsak!…

            Haklısınız gerek yok!

            Din adına söz söyleyen insanların içinde bulunduğu ahlaki çöküntüye bakarak “Gerçek din bu değil” sonucuna varılabileceği gibi, “Sadece din ile insanları ahlaklı kılmazsınız” sonucuna da varılabilir. Galiba ahlak insani bir değer. Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim diyen bir peygamberin ümmeti açısından İslam, ahlaklı insanı modifiye etmede yardımcı bir araç olabilir.

            Hac Suresi 30. Ayette “yalan söylemekten kaçının”, Ahzab Suresinde  “Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve doğru söz söyleyin.” diyen bir Allah’ın kulları galiba yalan konusunda az biraz hassas olmalı.

            Üniversite yıllarımda 6 ay birlikte evde kaldığım bir arkadaşımın çok güzel bir sözü vardı:

            “Dijital çağda yalancının mumu yatsıya kadar yanamıyor bile!”

            Yalan, dindar ahlakı olmamalı, tıpkı iftira gibi…

            Şimdi buraya iftira ile ilgili ayetleri yazsam köşemde yer kalmaz. O derece yani.

            Dedikodu yapmak ne kadar ahlakidir diye bir soru sorsam mesela aklınıza Hucurat Suresi 12. Ayet gelir mi?

            "Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir."

            Yalan ahlakımız olmuş,

            İftira ayıp bile değil ki, suç olsun,

            Dedikodu yapmayınca içinde temel insani değerler taşıyan üç cümle kuramaz hale gelmişiz…

            Başlığa dönelim…

            Tabi ki böyle bir şey yok. Her iki isim de aynı partinin insanları. Bildiğim kadarıyla araları da iyi.

Ammmaaa…

            Bir yerlerde böyle bir şey uydurulup taraflara iftira atılsa… Söze, “yalana” bakmadan atılan bu “iftira” üç günde hakikatmiş gibi çapsız masaların “dedikodu” mezesi olur mu, olmaz mı?

            Olmaz diyemiyoruz değil mi?

            Çünkü benzeri konularda o kadar çok utancımız var ki…

            Yazıyı buraya kadar okuyup Şahin Beyle Ramazan Beyin kavga etmediğini öğrenip, temel ahlaki değerler üzerine bir yazı okumak zorunda kaldığı için hayal kırıklığı yaşayan, bu köşenin düzenli okuru olmayan arkadaş…

            Bana küfür etmekte haklısın!

 

Yazarın Diğer Yazıları