Cengiz GÜLAÇ

HANGİ YÜZLE YAZIYORSUN?

Cengiz GÜLAÇ

            Anlatacağım konuya ilişkin hatıramı daha önce bir vesileyle yazmıştım. Kolay kolay tekrara düşmem ama haber sitelerinde gezinirken rastladığım bir yazıya çok sinirlendim. Bu sebepledir ki, yeniden konuyu işlemem gerekiyor.

            Hakan Albayrak diye bir yazar var. 17/25 Aralık sürecinden kısa bir süre sonra Elazığ’a bir konferans vesilesiyle gelmişti. Düzenli okuduğum yazarlardan değildir. En fazla canım sıkıldığında, internette gezinirken okurum.

            Konferans sonrası bir Kur’an kursuna gidecekmiş. Davet edilince gittim. Niyetim, dinlemek, İstanbul medyasından bir kişinin özel sohbette paylaşacağı bir bilgi olup olmadığını öğrenmekti. Yoksa sohbete katılma gibi bir derdim yoktu.

            Albayrak iştahlı bir şekilde FETÖ hakkında dinleyicileri bilinçlendirmeye çalışıyordu! Kendisine özel olarak, böyle bir bilinçlenmeye ihtiyacımız olduğumu söylenmişti yoksa bizi fazlaca mı cahil görüyordu da aydınlatmaya çalışıyordu, doğrusu bilmiyorum!

            Bir ara FETÖ üyelerinin kopyayla orduya girmesini anlatmaya başladı. Ne zaman ki; “Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi, anlı secdeye varandan zarar gelmez deyip, orduda dindar insanlar olsun diye kopyaya bile göz yumduk…” deyince… Her an tahrik olmaya meyyal vicdanım beni dürtmeye başladı! Veya siz cahil cesareti de diyebilirsiniz, takdir sizin!

            Kendisine bu yanlışların vebalini çektiğimizi içeren kısa bir vaazla birlikte liyakat, ehliyet, hak/hukuk gibi kavramlardan bahsettiğimi, Allah’ın bizlere emaneti bizden olana değil de, ehline vermemizi emrettiğini söylediğimi hatırlıyorum…

            Dindar birisi olduğunu iddia eden bir kişinin çok önemli bir hatasının Allah kelamı ile çürütülmesi halinde yaşadığı travmalara çok şahit olmuşumdur. Albayrak da celallendi. Beni bilinçsizlikle, polyanacılık yapmakla ve belki de kısmen cahillikle suçlamaya başladı. Abartılı olacak belki ama neredeyse ağzından köpükler çıkıyordu.

            Altta kalır mıyım? “Bizim bilinçlenmeye ihtiyacımız yok çok şükür. Sizi bir daha kimse kandırmasın diye itiraz ettim!” deyince salonda bulunanlar, Albayrak’ı çok da mahcup etmeyecek dozda soktuğum lafa tebessümle karşılık verdiler!

*****

            Aynı Albayrak o dönemler çok popüler olmuştu. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımızın çıktığı programlarda yer alan istisnai gazetecilerden biri haline gelmişti. Sonraları bizleri aydınlatmaya çalışırken kendisi aydınlanmış olacak ki, muhalif tavırlar sergilemeye, Ak Parti iktidarının vicdanını sorgulamaya başladı. Bu kısım beni çok ilgilendirmiyor…

            Ama ne zaman ki 11 Eylül tarihli Karar Gazetesi’nde yazdığı “Ak Parti Çevrelerinde Yükselen Tepki” başlıklı yazısını okuyunca, Elazığ’dan kendisine bir ayar daha çekmem gerektiğini anladım! (Tamam kabul ediyorum, çok da umurunda! Haberi bile olmaz. Ama kendisine vicdanlı dindar süsü vererek Erdoğan’ı yıpratmaya çalışanların gerçek yüzünü bilin istiyorum.)

            Yazıda şöyle bir bölüm var; “Terörle mücadelede kantarın topuzunun kaçırıldığı, hem de çok fazlasıyla kaçırıldığı, haksız yere tutuklanan insanların haddinin hesabının olmadığı su götürmez bir gerçek…

            Rantiyecilik bitecekti AK Parti iktidarında. Torpilli iş adamları, şirketler, holdingler kalmayacaktı.

Ne var ki bugün iltimas ve adam kayırmacılığa dair iddialar -AK Parti iktidarı öncesi dönemlerde olduğu gibi- ayyuka çıkmış vaziyette…”

            Vay vay vay! Albayark’a da bakın hele. Kantarın topuzunun kaçtığı davalar FETÖ davaları mı yoksa? Hani biz cahildik Hakan? Hani tehlikenin farkında değildik? Hani plyanacıydık? Hani FETÖ şöyleydi, böyleydi?

            İltimas, kayırma ne zamandan beridir senin derdin olmuş? Sen değil miydin, senden olduğuna inandığın kişilerin sırf alnı secdeye varıyor diye insanların hakkının çalınmasını bilmene rağmen göz yuman? Belki şimdi de olan aynı şeydir. İltimas ve kayırma alnı secdeye varanlara yapılıyordur!

            İşte sevgili okur, bu ve bunun gibi adamlar dindar görünümlü avantacılardır. Kim bilir, belki de Erdoğan kendisine yüz vermediği için bugün vicdanlı rolleri oynuyordur. FETÖ çok güçlüyken kopyayı biliyordun da neden haram demedin? Neden iltimas, kayırma demedin?

            Sevgili okur, Erdoğan hem ülkeyi yönetiyor hem de Albayrak gibi kralın sofrasında yer bulamayıp, kırıntı peşinde olanların sözde vicdanlı kaprisleriyle uğraşıyor! İşi hakikaten çok zor. Allah yardımcısı olsun.

            Erdoğan bu ülkede her şeyi başardı da, şu çapsız medya yalakalarını namuslu, vicdanlı etmeyi bir türlü başaramadı!

 

Yazarın Diğer Yazıları