Cengiz GÜLAÇ

GEZİCİ ZAMPARALAR TAMAM DA, YA SABİT OLANLAR!

Cengiz GÜLAÇ

Geçen gün sofrada oturmuşuz yemek yiyoruz. Ben de sofrada bir yandan telefondan bir şeyler izliyorum. Klasik çekirdek aile fotoğrafı işte.

            Hanıma bu hafta il dışına çıkacağımı, işimin olduğunu söyledim. Hayırdır falan diye sordu, ben de anlatıyorum… Tam o esnada telefonda izlediğim programda, deve sidiği içmekten ziyadesiyle beyni aydınlanmış, benim çok değer verdiğim, kıymetli, hürmetli, donanımlı hocam Doç. Ebubekir Sifil şöyle bir şey demeye başladı:

            “Bir adam var işi gereği çok geziyor. İstanbul, Adana, Ankara, Bursa, İzmir… Geziyor adam, işi bu. Bu adamın İstanbul’da da evi var, Ankara’da da evi var, Bursa’da da evi var ve burada gittiği yerlerde evlendiği hanımlar var, çocukları var. Bunların her biri onun meşru hanımı. Bu bir nikâh yani. Adam işi gereği çok geziyor, çok evi var. Arap ülkelerinin bazılarında bu yaygındır…”

            Ben tam, canım hocam, ne güzel de konuşuyorsun diyecektim ki, o da ne? Bir de baktım hanım hüngür hüngür ağlayarak “Allah belanı versin herif!” deyip sofrayı terk etti!

            “Ya hu ne alakası var? Sabah gidip akşam döneceğim. İşimi ne ara bitireceğim ki, bir de gidip bir yerlerde sevişeyim!?” desem de, dinleyen kim?

            Ebubekir Sifil hocam gibi kıymetli bazı hocalarımın sürekli olarak muhafazakâr kart zampara kardeşlerimizin sevişme ihtiyacını dert edinip, buna uygun fetvalar vermesinden dolayı, içtimai hayatımıza yapmış oldukları katkıdan ötürü, her türlü cinsel şeysilerimizi dert edinen bu mübarek hocalarımızı cennetinden ağırla ya Rabbi!

            Mars’ta yaşam olabilir mi sorusunun peşine düşüp bilmem kaç milyar dolar harcayan ecnebiler daha Mars’ta sevişmek caiz mi sorusunun cevabını bulamamışken içine düştükleri gaflet uykusundan ancak Ebubekir hocam gibi insanların sayesinde çıkacaklardır!

            Aynı ecnebiler, şu anda kullandığımız bilgisayarlarla 10 bin yılda çözülecek bir problemi kuantum bilgisayarlarıyla çözümü saniyelere indirmenin yapay hazzını yaşayarak zannediyorlar ki mutlu olacaklar ve zannediyorlar ki haz denilen duygu bilimdir, akıldır, sanattır, felsefedir! Bu gafiller hangi cinsel problemi çözdü, hangi meşru sevişme taleplerine cevap verdi?

            Biz ki, ketçaptan libidosu yükselen,

            Yorgandan tahrik olan,

            Asansöre karışık binemeyen,

            Elhamdülillah, yapamama problemini zinhar yaşamayan, sürekli olarak yapma eylemine meşru zemin arayan bir milletiz!

            ………….., (Diye kafamdan geçirdiklerimi hanım sakın duymasın! Allah aşkına, aramızda kalsın!)

*****

            -Hayatım! Şehir dışı dediğim Malatya. Sabah gideceğim, öğlene evdeyim.

            -Vallah de!

            -Vallahi ve de billahi.

            -Yani başka bir şehirde eşin, çocuğun yok mu?

            -Ben sürekli il dışında işi olan birisi değilim ki. Ebubekir hocam benim gibilere değil, o tür gezici azgınlara fetva veriyor!

            -Sen ne tür azgınsın peki, gözün kör ola sabit azgın!

            -Yahu onu demek istemedim.

            -Tamam, sana güveniyorum.

            -Hah şöyle. Beni hiç mi tanımadın?

(Sabit ikametgâh sahibi olup da gezemeyenlere uygun fetva veren kimdi yaw! Fetulah şakirtlerine haz almadan sevişebilirsiniz diyordu da, onunla işim olmaz. Haz almayacaksak niye riske girelim, değil mi ama?)

Yazarın Diğer Yazıları