Cengiz GÜLAÇ

GERİ ZEKALI DEĞİLLER, ZAMANIN RUHUNA UYUYORLAR SADECE

Cengiz GÜLAÇ

            Oturma odasında bir şeylerle uğraşıyordum. Eşim gülerek içeri girdi ve “Yahu bu kadar da cehalet olur mu?” dedi.

            Meseleyi dinlememe ihtimalim kalmadığı için hayırdır, ne oldu diye sordum. Mevzu şuymuş…

            TRT bir dizi varmış. Bir aile yaklaşık olarak 40 yıldır aynı konakta kalıyormuş. Evin yaşlı ninesi bir diyalog sonrası şöyle demiş:

            “Neyse, kalkıp kıbleyi bulup namazımı kılayım!”

            40 yıl aynı evde oturacaksın, namazında niyazında olan yaşlı bir rolü oynayacaksın… Sonra da her vakit kalkıp kıbleyi arayacaksın! Bu mudur yani?

            Teyzeciğim, bu nasıl bir sabırdır böyle? İnsan kırk yıl boyunca her gün bir şeyi arayıp kaybeder mi?

            Bu diyalogun olması için birkaç ihtimal olabilir…

            Ya yaşlı karakter ultra mega geri zekalı birisi!…

            Ya sürekli kıblenin oynak bir şey olduğunu düşünüyor! Ki, böyle olsa bile insan kırk yıl kıblenin hep aynı yere denk gelmesinden de mi şüphelenmez?

            Ya kadının bilmediğimiz hafızayla ilgili bir hastalığı var…

            Ya da zamanın ruhu bunu gerektirdiği için, dinden diyanetten uzak bir senarist ve yönetmen zorlama muhafazakârlık peşinde…

            Tabii ki asıl neden bu son ihtimal. Devlet kanalından kıyak bütçelerle çekilen dizilerden elde edilen rant insanı senden benden daha dindar yapabiliyor!

            Seni bilmem de, benden derken haddimi aştığım düşünülmesin. En azından vasat Müslümanlık diyelim de, mesele başka yere gitmesin.

            Basit ama ibret verici bu örnek, dinden uzak bir ekibin dini alet ederek rant elde etmesine örnek olabilir. Bunların bir de muhafazakar görünümlü şehvet ve rant düşkünü modelleri var! Onlar daha komik.

            Hırsızlık yapar, bir umre ziyaretiyle arındığını düşünür,

            Kadın konusunda zaafı vardır ama sana bana ahlak bekçiliği yapar,

            Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim diyen bir peygamberin dinine mensubum der ama güzel olan ne varsa düşmanıdır…

            Toplumu çürüten haramlar ve kanunsuzluklar hiçbir zaman Diyanetin derdi olmadı. Biraz bu meselelere girseler, en azından cumaları ön saflar rahatlayacak!

            Neyse…

            Dizideki teyzeye Allah yardım etsin. Düşünsenize, her gün beş sefer kıble aramak zorunda!

HASRET KALDIĞIMIZ CEVAP

            Sevgili okur, bir soru soracağım…

            Eğitimi, tecrübesi, donanımı ne olursa olsun, bizim ülkemizde herhangi bir kişiye bir soru sorduğunuzda “bilmiyorum” cevabını aldığınız kaç kişi var?

            Herkesin her şeyi bilmese de muhakkak bir fikrinin olduğu bir toplumda yaşamak, katlanılabilir durum değil aslında.

            Çok basit ama münevver tavrı değil mi, bilmiyorum demek?

            Emin olun, bazen sorulara bilmiyorum diye cevap verdiğinizde fikir beyan ettiğiniz konularda söyledikleriniz daha anlamlı olur.

            Evet, çok basit aslında.

            Bilmiyorum…

            Başka bir gün de “Sana ne ve bana ne?” sorularının asaletini konuşalım…

Yazarın Diğer Yazıları