Cengiz GÜLAÇ

GAZETECİLER SEÇİMDE NEDEN YUMRUKLAŞTI?

Cengiz GÜLAÇ

Çarşamba günü Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti’nde genel kurul yapıldı. İki aday seçime girmişti, Yusuf Boydak ve Semih Erdem. Semih ağabey seçimi kazandı ve cemiyetin yeni başkanı oldu.

            Ben kazananı da kaybedeni de tebrik etmek istiyorum. Semih ağabeyime de cemiyet başkanlığı görevinde başarılar diliyorum…

            Seçim beklenenden çok fazla gergin geçti. Yumruklar, küfüler, tehditler havada uçuştu. Görüntü resmen rezaletti. Şimdi isterseniz detaylarını yazayım.

            Öncelikle, birkaç sefer hakkında yazı yazdığım Sayın Mehmet Topal’ın hakkını teslim etmeliyim. Duygusal bir konuşma yaptı. Daha doğrusu gözyaşlarına hakim olamadı ve konuşamadı.

            1988 yılında kurduğu cemiyetle aynı yıl babasını kaybettiği gün oğlu Kayahan’ın dünyaya geldiğini anlatırken salonda bulunan her kes duygulandı. Bundan sonraki hayatında Sayın Topal’a başarılar dilerim. Daha önce hakkında yazdığım yazılara rağmen bana karşı gösterdiği olgunluktan dolayı da ayrıca teşekkür ederim. Nedense bu seviyeye bir türlü ulaşamıyoruz…

            Seçime dönecek olursak…

            Divan başkanlığına Sayın Murat Varol seçildi. Genelde bu tür seçimlerin sonucu divan başkanlığının oylanmasında belli olur. Sayın Varol bir önergeyi oylamaya sunacaktı ki, başkan adaylarından Yusuf Boydak önerge hakkında konuşmak istedi.

            Ben üye değildim ama Semih abinin özel davetiyle kongreyi izlemek için gitmiştim. Yan tarafta olayları çok iyi gözlemlediğimi düşünüyorum. Murat Bey ilk önce Boydak’ın söz istediğini görmedi. Görür görmez de gayet kibar bir şekilde konuşmak için kürsüye davet etti.

            Belli ki bazı konulara içerlemiş olan Boydak daha kürsüye çıkar çıkmaz ithamlarda bulununca ortam gerildi. Sanki Sayın Varol kasıtlı olarak söz vermemiş gibi davrandı, ki gerçek öyle değildi, şahitlik ederim.

            Tartışmalar uzadı, divan masasına yürümeye kalkanlar oldu. Küfürler havada uçuyordu.

            İhalenin bana kalmasından korktuğum için ilk başta hiç yerimden kalkmadım. Ama durum ciddileşince ayırmak için tartışmanın olduğu yere gittim. Divana Medeni Kanunun 79. ve 80. maddelerini gösterdim. Boydak’ın itirazının yasaya uygun olduğunu söyledim. Allah var divanda bulunun Erol Kara abi ve Murat Bey hiç itiraz etmediler.

            Sonra ortalık duruldu diye beklerken, kongre başladığı andan itibaren ortamı geren bazı tipler hiç yerine oturmayınca, kişisel şovlarıyla, aldıkları talimatları yerine getirmeye devam edince ortam yine gerildi.

            İşin ilginç olanı, Yusuf Boydak itiraz etse de kavgayı çıkartan taraf değildi. Özellikle kanal Fırat çalışanları çok hararetliydi.

            Biz hararetin sebebini çok iyi biliyorduk. Gerçi Allah var, adamlar da saklamamışlar. Soranlara, ateşlerinin sebebi olarak Ahmet Toprak’ın Semih abinin listesinde olmasını göstermişler.

            Bu kullanışlı şovmenlerin Ahmet Toprak ile dertleri ne derseniz, orası uzun mesele! Ha şunu da söyleyeyim. Ahmet abiyi gördüklerinde çok hürmetliler! Bu iş öyle ekmeğinin peşinde koşan garibanlara hava basmaya, tehdit etmeye, racon kesmeye benzemez! Anlayacağınız kabadayılıkları Ahmet’i görene kadar…

            Bu arada Ahmet Toprak ve Semih Erdem ağabeylerimi de ayrıca tebrik ederim. Bir tek saniye yerlerinden kalkmadılar, ağızlarını dahi açmadılar. Provokasyonu yapmaya çalışanların kirli oyunlarına gelmediler.

            Sadece en sonunda Semih abi söz aldı ve şöyle dedi:

            “Ben Yasemin Açık Hanımı aradım, seni destekliyorum dedi. Zeki Akbıyık beyi aradım, tarafsızım dedi. Zülfü (Bal) ve Serkan (Aksakal), sabahtan beri provokasyon yapıyorsunuz, ortamı geriyorsunuz. Size hiç yakıştıramadım, ayıp ediyorsunuz…”

            Bu öylesine söylenmiş bir söz değildi. Oynanan tiyatronun özetiydi ve Semih abi her şeyi gördüğünü, azmettiricinin kim olduğunu bildiğini ima ediyordu. Ki dediklerine göre sabah Zülfü Bal programında ne seçimden bahsetmiş ne de Fırat ve Hakimiyet gazetelerini ekrana getirmiş! Demek kanalın harareti halen daha devam ediyor!

            Semih abinin konuşmasının geri kalan kısmı da tecrübesine ve olgunluğuna yakışan şekildeydi. Semih abiyle Ahmet toprak soğukkanlı olmasaydı çok daha kötü şeyler olabilirdi.

            Yazı uzamasın diye kongre sonrası bir gazetecinin, sadece ekmeğinin peşinde olan diğer bir gazeteci kardeşimizi arayıp tehdit etmesini, hakaretler etmesini, gazeteyi basacağını söylemesini, o gazetecinin konuşulanları kayda almasını daha sonra yazacağım. Tablo resmen rezalet!

            Boydak yasal haklarını kullanacağını ve kongreye itiraz edeceğini belirtti. En doğal hakkıdır. Madem bütün o afra tafra Ahmet Toprak’a yapıldı, Semih Erdem ve çalışanlarına dünyanın hakareti edildi… Ben onların yerinde olsam Boydak’ın itirazını beklemeden kongreyi iptal eder ve yeni bir kongre yaparım. Madem niyetler belli oldu, hele bir kongre daha yapılsın da son bir seferliğine herkes er meydanına çıksın!

            Küçük bir uyarı yapayım. Ahmet Toprak piste çıkarsa oynamadan inmez! Çok güzel kol oyunu oynar, valla! Malımı tanıyorum!

            Neyse, bir curcuna daha sona erdi. Benim açımdan güzel olan, adım hiçbir şeyde geçmedi! Yoksa emin olun bütün bu rezaletin faturasını bana çıkartırdılar!

            Sonra da işin yok akşam programlarında ayılıp bayılanları izle! Amaaannnn…!

Yazarın Diğer Yazıları