Cengiz GÜLAÇ

CEMİL ERDEM BUNU SİZ İSTEDİNİZ

Cengiz GÜLAÇ

Geçtiğimiz hafta basına bir gözaltı haberi düştü. Esnaf ve Sanatkarlar Odası çalışanlarına yönelik PKK/KCK soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüphelilerin adli kontrolle serbest bırakıldığı haberini okumuşsunuzdur.

            Normal şartlarda haber çok da önemli değil. Bir soruşturma dosyasında şüpheli olmak suçun işlendiğine karine teşkil etmez.

            Ama meselenin perde arkasına bakıldığında insanı rahatsız eden hususlar olduğunu görüyorsunuz.

            İddiaya göre Odada çalışan personellerden iki bayan gözaltına alınıyor. Bayanlar Ağrılı. Birisi daha önce 11 ay kadar terör örgütü propagandası yapmaktan ceza almış ve cezası ertelenmiş.

            Memleketleri çok önemli değil. Bir dünya Elazığlı başka şehirlerde işe giriyor. Bunu mesele edenler oldu, ben çok önemsemiyorum.

            Dosyanın içinde ne var? İddialar nelerdir? Savcılar gereği neyse yapacaktır. Düzgün bir soruşturma yürütüleceğine dair en küçük bir şüphe dahi duymuyorum. Mesleğim gereği Elazığ cumhuriyet Başsavcılığının terör dosyalarında ne kadar hassas davrandığını, terör dosyalarına bakan savcılarımızın mesleklerini icra ederken ne kadar özenli olduklarını çok iyi biliyorum. Belki farkında değiliz ama özellikle FETÖ soruşturmalarında Elazığ savcıları ülke geneline bakınca çok iyi işler çıkartıyor. Neyse…

            Kamuoyu pek bilmiyor ama Esnaf ve Sanatkarlar Odasında bu iki personel daha önce sıkıntıya sebep olmuştu. Oda Başkanı Cemil Erdem’in bu personeller için daha önce defalarca uyarıldığını biliyorum.

            Suçun şahsiliği ilkesi esastır. Bir iş yerinde çalışan personel suça karışsa bu durum işvereni elbette ki ilgilendirmez. Ama göz göre göre de hata yapılırsa oluşacak algının vereceği zarara katlanmak gerekir.

            Cemil Erdem yıllardır Oda başkanlığı yapıyor. Yaşını başını almış, meslek tecrübesi olan birisi. Keşke uyarıları dikkate alsaydı. Memlekette o kadar işsiz insan var. Millet evine ekmek götüremezken sırtındaki ceketi devletine vermeye hazır.

            Gün geçmiyor ki bir şehit haberi gelmesin. Mehmetçik Afrin’de sadece terör örgütleriyle mücadele etmiyor, bu uşakların sahiplerine de meydan okuyor.

            Bütün ülke, yedinden yetmişe terör konusunda çok hassasken, Sayın Cemil Erdem; Odanızın adının bir terör soruşturmasıyla yan yana geçmesini maalesef bile bile siz istediniz. Çok iyi biliyorsunuz ki bu konuda daha önce sizi uyaranlar olmuştu.

            Öyle veya böyle Odanıza yıllarca hizmet verdiniz. Ben sizin adınıza bu son olaya üzüldüm. Artık yavaş yavaş jübile yaşınız gelmişken, böyle bir olaya neden kendinizi muhatap ettiniz ki?

            Hadi suçu kesinleşinceye kadar herkes masumdur deyip genel bir ifade daha kuralım. Umarım soruşturmadan bir şey çıkmaz da kişiler masum çıkar diyelim. Hadi beraatı zimmet asıldır diyelim. Hadi daha önce alınmış 11 aylık cezayı görmezden gelelim…

            Ne değişecek ki?

            Biliyordunuz. Gerçekten biliyordunuz. Bu son soruşturma olmasa dahi hakikati en iyi siz biliyordunuz. Perşembenin gelişi taa 11 aylık cezadan belliydi! Bu sonu siz istediniz…

            Bu jübile unutulmaz vesselam…

ELAZIĞ SÜRGÜN YERİ Mİ?

            Hâkim ve savcıların görev yerlerinin neresi olacağı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen kura töreniyle belli oldu. 24 sat geçmeden birçok isim torpilini ayarlayarak yayınlanan kararname ile başka illere tayinini aldırdı.

            Elazığ’a atanan 3 kişi de 24 saat geçmeden lütfedip gelip bir suyumuzu bile içmeden başka yerlere tayinlerini yaptırdılar.

            Hak, hukuk, adalet kalmamış. Bu meseleyi yazacak değilim. Siz de biliyorsunuz ki adalet hiçbirimizin umurunda değil! Okunmayacak yazı yazmanın anlamı yok!

            Benim merak ettiğim, Elazığ sürgün yeri oldu da, haberimiz mi yok? Niye Elazığ’a atanan buradan hemen kaçmak istesin ki?

            Bu arada, Elazığ’da çalışan, burada çalışmaktan gocunmayan, mesleğini şerefiyle yerine getiren bütün hâkim ve savcılarımızı tebrik ediyorum. Torpil bulanın 24 saat geçmeden kaymak gibi yerlere kendisini attığı bir adalet sisteminde çalışacak şevkleri kalmış mıdır, orası ayrı bir konu!

            Mesleğine, meslektaşına saygısı olmayan adamdan ne hâkim olur, ne de savcı!

            Torpille kayıklarını yürütmeye alışmış olan bu kişiler, ensesi kalın, güçlü, torpili olan insanların dosyası önüne geldiğinde sizce adaletle hükmedebilecekler mi? Hiç zannetmiyorum.

            Çünkü yeni düzene adaleti özümsemiş vicdanlı adamlar lazım değil. Bize kurşun asker lazım!

Yazarın Diğer Yazıları