Cengiz GÜLAÇ

BULAŞICI APTALLIK!

Cengiz GÜLAÇ

            Sevgili okur, malumunuz olduğu üzere ülkede tam anlamıyla adı konulmamış, söylemde olmayan ama icraatta her gün tedbirleri açıklanan bir ekonomik kriz var!

            Yani kriz yok diyen de hükumet, var diyen de hükumet, yok derken önlem paketlerini açıklayan da hükumet! Ben bu çelişkide onların yalancısıyım.

            İşte tüm bu çelişkiler arasında evine ekmek götürme derdine düşen Temel Rusya’da iş bulur. Gurbet yolu görünen Temel durumu en yakın arkadaşı Dursun ile paylaşır.

            Dursun önce bir ah çekerek “ölüm olaydı da şu yoksulluk olmayaydı” diyerek ümidi kırılmış devrimci moda girecekken birden tedirgin bir ses tonuyla Temel’i uyarır:

            “Ula Temel, bak Rusya’da Nataşalara bulaşmayasın. Allah muhafaza aids kaparsın. Senden karına, karından bana, benden anana, anandan bütün köye bulaşır!”

*****

            Toplum olarak meselelere bakış açımızdaki sakatlıklar tıpkı bulaşıcı hastalıklar gibi birbirimize bulaşmıyor mu?

            Örnek mi?

            Ülke genelinde bazı illere şehir hastaneleri yapılma kararı alındığında birisi veya birileri çıktı “Gör bak Elazığ’a yapılmayacak!” dedi. Bu söylem hepimize bulaştı ve Elazığ’a şehir hastanesi yapmayacaklar dedik.

            Proje ihalesi yapıldı, şartname hazırlandı. Görün bakın, Elazığ’a şehir hastanesi yapmayacaklar dedik.

            Hastane projesi sonra genişletildi, ihale gecikti. Görün bakın, Elazığ’a şehir hastanesi yapmayacaklar dedik.

            İhale yapıldı. Görün bakın, Elazığ’a şehir hastanesi yapmayacaklar dedik.

            İhale sonrası bazı firmalar yasal haklarını kullanıp itiraz ettiler. Süreç mecburen uzadı. Görün bakın, Elazığ’a şehir hastanesi yapmayacaklar dedik.

            Tüm hukuki süreç bitti. Temel atıldı. Kaba inşaat yükselmeye başlarken bile görün bakın, Elazığ’a şehir hastanesi yapmayacaklar dedik.

            Sonra hastane bitti. Aptallık bizim için utanılacak bir şey olmadığından “yapılmayacak” dedikodusunun nasıl çıktığını ve tüm toplumu nasıl etkilediğini hiç düşünmedik.

            “Görün bakın, Elazığ’a şehir hastanesi yapmayacak.” Lakırdısı tedavülden mecburen kalkınca, ilk başta söylenmesi gerekenleri konuşmaya başladık.

            “Şehir hastanesi yapıldı ama diğer hastaneler de kapatılıyor. Kapatılmasın,

            Şehrin en doğusuna bir tek hastane yapmak doğru mu?

            Hilal Kent’te kalp krizi geçiren birisi şehrin doğusundaki hastaneye gidene kadar hayatta kalır mı?

            Kapatılan hastanelerin personellerini başka kurumlara doldurmak israf değil mi?

            Kapatılan hastanelerin etrafındaki esnafa yazık değil mi?

            Bu kadar büyük hastaneye ne gerek var?...”

            Kimse yapılmasın demedi, yapmayacaklar dendi! Çünkü öyle demişti birileri. Hastalıklı zihinlerin ürünü olan çapsız bir söylem hepimize bulaşmıştı.

            Başta düşünülmesi, söylenmesi gerekenler 285 milyon dolarlık hastane bittikten sonra akla gelmişti!

            Hani şu, ondan buna, bundan bana, benden sana bulaşan “Sahipsiz Elazığ” meselesi var ya,… Yalandır sevgili okur!

            Elazığ’ın sorunu sahipsizlik değildir. Bizim en büyük sorunumuz “Aptallığı” çok hızlı bir şekilde birbirimize bulaştırmamızdır!

*****

            Yazı bitti ama bir korku aldı beni!

            Şimdi birisi çıkarsa ve “Görün bakın, Elazığ’a şehir hastanesi yapmayacaklar.” diyen benim derse. Bu dedikodunun yayılmasını Cengiz Temel fıkrasına bağlayarak cinsellik şeysisi imasında bulunarak bana hakaret etti derse…!

            Bir başkası da çıkıp “Sahipsiz Elazığ” sloganı bana aittir. Cengiz sorunumuz sahipsizlik değil, aptallığı hızlı bir şekilde birbirimize bulaştırmamızdır diyerek dolaylı olarak bana aptal dedi derse…!

            Sonra beni şikâyet ederlerse!

            Yahşi Batı filminde Kızılderililerin baskın sahnesi geldi aklıma! Şeyy… Bu sefer idam etmeseler bari!

            Bana iyi bir avukat bulun!

 

 

           

Yazarın Diğer Yazıları