Cengiz GÜLAÇ

BİZ KİMİN ADAMIYIZ?

Cengiz GÜLAÇ

     Haberkent Gazetesinde yazdığım günleri hatırlayanlar birkaç defa köşemde Hakimiyet Gazetesine salladığımı hatırlayacaktır. Saklamanın bir anlamı yok, hoşuma gidiyordu.

            Hakimiyet’i eleştirme sebebim tabi ki de hoşlanmak değildi. Hakimiyet hakkında ki genel kanaate bende sahiptim. Yayın politikasını eleştiriyordum. Belediye ile Hakimiyet arasında bir bağ olduğunu düşünüyordum. Hatta daha da fazlasını düşünüp, maddi bir çıkar olabileceğini tahmin ediyordum.

            İşin doğrusu Hakimiyet’in imtiyaz sahibi Ahmet Toprak’ı tanımıyordum. Ahmet Beyin yazılarımdan ötürü benden haz etmediğini de biliyordum. Sonra ilginç bir şekilde samimi olduk.

            Karşılaştığımız bir yerde o lafını esirgemeden bana içinde ne varsa söyledi, ben de ona lafımı esirgemeden tüm kanaatlerimi söyledim. Sonrasını biliyorsunuz. Hakimiyet ailesine katıldım. Ahmet Toprak’ın nasıl bir mali külfetin altına girerek gazeteyi ayakta tuttuğuna bizatihi şahit oldum.

            Hakimiyet’te yazmaya başladıktan sonra Ahmet Toprak’ı çok daha iyi anlamaya başladım. Meğer yarası olup da gocunan kim varsa Hakimiyet’in yaptığı haberlere cevap vermeyip, siz belediyenin gazetesisiniz diyormuş. Örnek mi?

            Bir sanat olayını, bir spor olayını, bir kurumu veya siyasetçiyi eleştiren haber mi yaptınız? Muhatabı habere cevap vermiyor. Siz filanın gazetesisiniz diyor. Ya haber? Cevap yok.

            Hatta size trajikomik bir örnek vereyim de meseleyi daha iyi anlayın…

            Bir tarihte Furkan Vakfı Elazığ’da bir konferans verecekti. Ahmet Toprak’la telefonda konuşurken bu vakfın konferansını eleştiren bir haber yapmayı düşündüğünü söyledi. Ben vakfı tanımadığımı söyledim, çok fazla da ciddiye almadım, konu kapandı.

            Daha sonra arkadaşlar haberi yaptı. Furkancılar gazetemizi Tiwitter’de TT yaptı. Ne dinimiz kaldı, ne imanımız! Furkan Vakfı Başkanı Alparslan Kuytul gazetemizi lanetlerken belediyenin gazetesi olduğumuzu iddia etti! Hadi Elazığ’daki dedikodulara alışkınız da, Hoca sen nerden çıktın ya hu! Belediye nere sen nere?

            Peki böylesi bir algıya muhatap olmak doğru mu?

            Yine bir örnek üzerinden gidelim…

            Halk TV diye bir kanal var. CHP’nin yarı resmi yayın organı. O kanalda program yapan eski pastaneler fedaisi, altın varaklı saçlı, botokslu Uğur Dündar amca Halk Arenası isimli programında konuklarıyla birlikte her gün yandaş diye nitelendirdiği basına sallıyor. Ama neden bütün programlarını CHP’li belediyelerin himayesinde ve onların salonunda yaptığını anlatmıyor. İzleyicilerin hepsi CHP’li, protokol tamamen CHP’li… Ama sorarsanız onlar bağımsız yayın yapıyorlar ama diğerleri yandaş. İyi de siz nesiniz peki?

            Yani ulusal basında da tüm yandaşlar diğerlerini yandaşlıkla suçluyor!

            Basının bağımsız olmaması ülkenin sorunu, bunu kabul ediyorum. İktidar partisini destekleyen gazete ve televizyonların sayısı tabi ki fazla. Ama CHP’ye yakın olan TV’ler ve gazeteler var. Aynı şekilde MHP’ye, Saadet Partisi’ne yakın yayın organları da var. Kabul ediyorum sayıları fazla değil.

*****

            Köşemde bugüne kadar belediyeyi eleştiren yazılar da yazdım, destekleyen yazılar da… Aynı şekilde Ak Parti’yi, teşkilatını, vekilleri yeri geldi eleştirdim, yeri geldi destekledim. Durum MHP ve Saadet için de geçerli…

            Ama Elazığ’da dürüst olmanın ölçüsü Mücahit Yanılmaz düşmanı olmaktan geçiyorsa, buna itiraz ederim. Bu itirazımla birlikte, iyi bir başkan olduğuna dair oluşan kanaatimiz yüzünden gazetenin adı belediyenin gazetesine çıkacaksa, çok da umurumuzda olmaz. Her türlü pisliğe bulaş, avanta peşinde koş, sonra da somut hiçbir delil sunamadan Yanılmaz şöyle, böyle de ve anında dürüst ol! Kalsın, bize lazım değil.

            Mesela, bildiğimiz hiçbir profesyonel mesleği olmayıp EBUAŞ’dan iletişim zırvası adı altında para alan aç komedyen, daha fazla mama parası alamayınca öz amcası oğlunu bile ispiyonlamaktan haya etmeyip, benim tek kuruş nemalanmadığımı imanı gibi bilmesine rağmen sefil ahlakına uygun iftiralar atabiliyor! Bu muktedirin sofrasındaki kırıntıya tav olacak soytarı, kırıntı bulamayınca kendisine kahraman süsü verip size yandaş diyebiliyor…

            Ben biliyorum ki, iyi gazete yapıyoruz. Ben biliyorum ki, çok takip ediliyoruz. Ben biliyorum ki, haberlerimizde iftira ve yalan olmadığı için rahatsızlık veriyoruz. Ve ben biliyorum ki, kısıtlı imkânlarla, zor şartlarda gazete gibi gazete yapıyoruz…

            İtibar suikastı yapanlar…

            Okumayın kardeşim!

Yazarın Diğer Yazıları