Cengiz GÜLAÇ

BİZ DE MAL DEĞİL MİYİZ?

Cengiz GÜLAÇ

Paramızı, malımızı kaybettiğimiz zaman gösterdiğimiz infialin aynısını onurumuz, gururumuz, haysiyetimiz, imanımız elimizden alınmaya çalışıldığında gösterdiğimiz gün bu ülke düzelecek demektir…

            Akil adam edasıyla yaptığım bu didaktik girişten sonra meşhur Çiftlik Bank meselesine girebilirim artık!

            Medyamızda tosuncuk olarak nam yapan Mehmet Yılmaz isminde genç bir girişimcimiz, girişimleri sonunda yaklaşık olarak 80 bin kişiyi dolandırdı! 500 milyon liranın üzerinde vurgun yaptığı iddia ediliyordu. En son rakamın bir milyar lirayı aştığı söyleniyor. Meselenin detaylarını bilmeyen kalmadı. Teferruata girmeyeceğim…

            Söylendiğine göre şu an tosuncuk paraları Uruguay’da eziyormuş! Son olarak tosuncuğa benzeyen birisinin kırmızı bir Ferrari ile Uruguay sokaklarında gezdiği görüntüleri sosyal medyaya düştü.

            Bu Çiftlik Bank meselesiyle dalga geçmeyen kalmadı. Her ne kadar nefsime uyup ben de kendi sosyal medya hesabımdan meseleye mizahi bir üslupla yaklaşsam da bu yazımda insanların dramıyla tekrardan dalga geçmeyeceğim.

            Sadece mağdurların psikolojisini anlamak için para kaptıranlardan bir kadının şu tespitini yazmak zorundayım. Kadın uzatılan mikrofona şöyle diyor:

            “Bu kadar insanın aptal olamayacağını düşündük!”

            Ablamızın bu samimi beyanını unutmamak kaydıyla yazı konumuzun özüne başlayabiliriz…

            Türk Ceza Kanunu 157. maddesinde dolandırıcılık suçunu düzenlemiş. 158. Madde de ise nitelikli hallerini sıralamış. Yasa koyucu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verileceğini söylüyor.

            Suçun oluşması için failin hileli davranması, mağdurun iradesinin fesada uğraması gerekiyor. Hani şu telefonda kendisini polis, savcı diye tanıtıp milleti tokatlayanlar var ya, aslında kanunen suç işlemiyorlar. Ortalama zekâya sahip bir vatandaş polisin veya savcının telefonda para istemeyeceğini bilmelidir. Yani kanun aptallığı korumuyor! Ama mağdur sayısı artınca savcılar takipsizlik vermeyip dava açmaya başladı. Mahkemeler de ceza veriyor. Neyse…

            Birisini aldatarak mal veya parasını alan kimseye dolandırıcı deniyor. Dolandırıcı kişiyi aldatacak, mal veya parasını alacak. O zaman suç işliyor demektir.

            Ama mesela FETÖ beslemesi eşcinsel bir haham olan Tuncay Güney isimli şarlatan yıllarca televizyonlara bağlanarak Ergenekon davasını bütün ülkenin gözünün içine baka baka kırıtarak anlatıp, bir dünya askerin, yazarın cezaevlerinde sürünmesine sebep olunca kendisine dolandırıcı demedik! Çiftlik Bank’a para yatıranlar fırsatçı, aptal mağdurlar oluyor ama Tuncay Güney’i mal mal izleyen bizler hiçbir şey olmuyoruz! Oh ne ala!

            Niye böyle, biliyor musunuz?

            Çünkü Tuncay Güney denen eşcinsel paramızı almadı! Hele bir alaydı, yaygara neydi görürdü.

            Gözümüzün içine baka baka onurumuzu, haysiyetimizi elimizden alıyorlar. Susuyoruz…

            Her gün şarlatanın birisi çıkıp yalanlarıyla imanımızı elimizden almaya çalışıyor. Susuyoruz…

            Mal olmamak için malımız mı elimizden alınmalı?

            Çiftlik Bank mağduru ablamızın söylediği o veciz sözden ilhamla yazımızı noktalayalım...

            Birçok insanın aptal olamayacağını düşünmeyelim! Giden para bulunabilir ama bir ülke toplu olarak onurunun, haysiyetinin, imanının elinden alınmasına ses çıkartmıyorsa, gün gelir bizi biz yapan değerlerimizi geri alamayız, kaybedecek bir şeyimiz de kalmaz…

            Mal canın yongasıdır, tamam da… Peki, ahlak, onur, haysiyet, şeref, vicdan, adalet, iman nedir?

            Selam ve dua ile!                   

Yazarın Diğer Yazıları