Cengiz GÜLAÇ

BELEDİYE BAŞKAN ADAYI OLDUM!

Cengiz GÜLAÇ

            Dün gece çok güzel bir rüya gördüm. Belli ki sizlerle paylaşmasam bir yerlerim şişecek! Rüyam şöyleydi…

            Sofraya oturmuşum, hanım bir şeyler hazırlıyor. Çok sessiz ve düşünceliyim. 40 yıl boyunca kendime verdiğim emeğim gözlerimin önünden geçiyor…

            Şehrin sanat hayatına katkılarım, fikir kulüplerinde verdiğim emeklerim, ülke çapında ses getiren sosyal projelerim, profesyonel olarak icra ettiğim mesleğimdeki başarılarım, şehir, çevre, şehircilik gibi konulardaki teknik projelerle birlikte hakkında onlarca makale yazdığım sosyal projelerim!…

            Ben böyle düşüncelere dalıp giderken hanım “Yine düşüncelisin, hayırdır?” diye sorunca karar veriyorum:

            “Seni belediye başkanı karısı yapacam!”

            Rüya bu ya, hanım benimle ilk defa dalga geçmiyor, gözleri doluyor, bana bakıyor ve “Herif, seninle gurur duyuyorum!” diyor.

            Sonra gidip aday adaylığı başvurumu yapıyorum. Doğal olarak partim beni belediye başkan adayı olarak açıklıyor.

            Babam, eser sahibi olmanın haklı gururunu yaşıyor! Seçim konuşmaların ve sloganın bana ait oğlum diyor. Annem ağlıyor, pek konuşmuyor. Hanım deseniz, tam first lady havalarında! Kayınvalidemin iki gözü iki çeşme, “Aslan damadım benim. Yani biraz boyu kısa, vücudu ödem yapıp şişkinlik yapmış diye göbeği var gibi duruyor diye de hani yani… Benim damadım Brad Pitt’ten daha yakışıklı valla” diyor!

            Havalimanında coşkulu bir kalabalık beni karşılıyor. Herkes benimle çektiği fotoğrafını sosyal medyada paylaşıyor. Kendisini belediye meclis üyesi yapmamı isteyen bir şahıs, “Hey maşallah! Şerefsizim Türkiye’nin en seksi belediye başkanı olacak! Valla yaw!” diyor. Ben de cevaben kendisine, silikon patlaması yaşayan geri zekalı manken edasıyla, “Lütfen ama lütfen! Ben cinselliğimle değil, yapıp ettiklerimle gündeme gelmek istiyorum!” diyorum!  

            Bana tahsis edilen makam aracının arka koltuğuna otururken kapımı açan dava arkadaşım, 40 yaşına kadar sorunsuz bindiğim arabaya kafam çarpmasın diye bana geri zekalı muamelesi yapıp kapının üst kısmına elini koyuyor! Kendimi önemli hissediyorum! Sonra seçim çalışmaları başlıyor…

            Profesyonel bir ekip kuruyorum. Babam, kirvem, halamın görümcesinin eltisinin kayını…

            Önce bir slogan bulmak lazım diyor birisi. Babam mizahi bir üsluptan yana. “E di hadi Elazığ” olsun diyor! Halamın görümcesinin eltisinin kayını “Gönül belediyeciliği veya kutlu yürüyüşe devam” olsa daha iyi olur diyor. Kirvem itiraz edip “Senle düzeliriz” daha çok ses getirir diyor…

            Sloganların hepsi de birbirinden güzel olduğu için karar veremiyoruz. Seçim çalışmalarına devam ediyoruz…

            Belediye meclis üyeliği pazarlıkları başlıyor. Bu alan fazla bilgimin olmadığı bir alan olduğu için tecrübelilere danışıyorum. Belediye meclis üyeliğinde aranan kriterleri bir bilene soruyorum. O da bana, “Sıfır yetenek, bol hürmet!” ilkesi yeterli diyor! Rahatlıyorum…

            Vatandaştan oy isteme faslı başlıyor. İlk önce kimsenin itiraz etmeyeceği, samimiyetten uzak, söyleyenin çapsızlığını kamufle etmeye yarayan, dinleyicide angut şaşkınlığı yaratan, söylenmiş olmak için söylenen cümleleri kuruyorum:

            “Ben gönlünde Elazığ sevdası olan, bu şehrin aziz insanlarına hizmet etmeyi şeref bilen, halka hizmeti Hak’ka hizmet etmek düsturunu kendisine şiar edinen bir kardeşinizim. Asla vatandaşlarım arasında ayrım yapmayacağım. Kul hakkı yemeyeceğim. Şehrin her mahallesine eşit hizmet götüreceğim. Kapım her daim aziz şehrin aziz insanlarına açık olacak. Belediyeye disiplini getireceğim. Kişiye özel uygulamalara son vereceğim. Aziz şehrin aziz insanları demiştim değil mi!? Falan filan, feşmekan…!”

            Gördüğüm her yaşlı amcaya, teyzeye sarılıp, haberim yokmuş gibi fotoğraf çektiriyorum ve haberim olmayan bu fotoğrafları sosyal medya hesabımdan paylaşıyorum! Gördüğüm her çocuğa öyle bir sarılıp öpüyorum ki, çocukların anası babası bir gün bile o iştahla öpmemiştir çocuklarını!

            Sıra geliyor projelerimi açıklamaya…

            “Seçilmem halinde her işsize iş, her eşsize eş sözü veriyorum! Elazığ’a nükleer santral kuracağım! Hiçbir Elazığlının ihtiyacı yoktur da, olur da ihtiyaç olursa diye cinsel şeysilerinde problem olanlar için Elazığ’a belediye imkânlarıyla Haydar Dümen’i getireceğim! Bedava! 714 km metro hattı yapacağım! Herkes Harput’a teleferik yapacağını söylüyor. Ben yapmayacağım. Onun yerine kim isterse evinden helikopterle alıp Harput’a çıkartacağım. Yaw trafik sorunu da neymiş? Üç günde bitireceğim. Nasılını boş verin! Teferruatta boğulmayın...”

            Vaatlerimden, her işsize iş, her eşsize eş sözümle Haydar Dümen’i getireceğimi söylemem inanılmaz beğeniliyor…

            Seçim olup bitiyor. Açık ara farkla kazanıyorum. Tam mazbatamı alacakken hanım, “Uyan artık, geç oldu.” diyor…

            Bakıyorum gece yorgan üzerimden düşmüş! Moralim bozuluyor, uyanmak istemiyorum. Hanım, “Kalk hadi. Ancak zıbarıp yatasın! Kalk, kalk!” deyince hafif vukuatsız kabadayı tırsaklığıyla mırıldanarak “Rüyada öyle demiyordun ama!” diyorum!

            Hanım, bu sefer rüyanda hangi ezik hayalini yaşadın diye soruyor!

            “Belki rüyaydı ama ben belediye başkanı olmayı hak eden birisiyim aslında!” demiyorum…

            Zira hiçbir şey olamayacak insanların her şey olmak için attıkları bin bir taklayı gördükten sonra, çok şey olmanın hiçbir şey olmamaktan geçtiğini biliyorum!

Yazarın Diğer Yazıları