Cengiz GÜLAÇ

BAŞKANIM GERİ ZEKÂLILARLA YAŞAMAK BİR KADER MİDİR?

Cengiz GÜLAÇ

İtalya’ya tatile giden sevgi pıtırcığı entel tombul amcalarımızla, çoluğunu çoğunu düşünmeden yapılan turistlik geziyi ibadet zanneden umreci amcayla onun avucunun içini öpmeyi sevap sanan zekâlarla birlikte yaşamın kader olduğu bir coğrafyada koronavirüsün cehaletten daha tehlikeli görünmesi çok hazin değil mi?

            2 milyar nüfusu olan Çin’de koronavirüs sadece 80 bin kişiye bulaştı ve 2 binin üzerinde insan hayatını kaybetti. Radikal önlemler sonunda virüsün etkisi bitti deniyor.

            Havaların ısınmaya başlamasıyla virüsün etkisini yitireceği söyleniyor. Koronavirüsün tedavisinin bulunacağına inanlar var…

            Ancak cehalet öyle mi? Her sıcaklıkta ve şartta yaşıyor. Bir ilacı, bir aşısı da yok!

            Umre dönüşü kendisine14 gün evden çıkma dediklerinde, “Ben zaten çok fazla evden çıkmam. Milleti topladım, evde mevlit okutuyorum!” diye cevap veren saf ablamızın o naif kalbini cehalet denen virüse karşı korunaklı hale getirmeyen bir sistemin bugün ablamızdan bilimsel bir tepki göstermesini beklemesi de galiba biraz haksızlık oluyor!

            Bizim ülkemizde cehaletin mahallesi yoktur. Misal…

            Sırf zengin olduğunu göstermek için AVM’lerde nal gibi İtalyan markası logolu maskelerle gezen silikon patlaması yaşayan geri zekâlı seküler ablalar kendilerini çağdaşlığın botokslu temsilcisi zanneder!

            Modern zamanların şeyhülislamı da kalabalık yerlere girmeyin diye kalabalıklara hitap eder!

            İlk defa demokrasi için; “Demokrasi bir yerde insanların aptal olma özgürlüğüdür!” diye tarifte bulunan bu fakir, cılkını çıkartalım da dememişti!

            Müsaadenizle bir iki kelime de seviyeli yandaşlık kotasından hüküm kurmak istiyorum!

            Ülkemizde koronavirüsün görülmeme ihtimali yok diyen Sağlık Bakanı her şeye rağmen muazzam bir sınav verdi. İktidarın bu salgında sınıfı geçtiğini söyleyebiliriz.

            Diyanet İşleri Başkanı da Sağlık Bakanı kadar meseleye bilimsel bir gözle bakabilseydi umreciler ülkede bir korku grubu haline gelmezdi. Maalesef bir dünya emeğin heba olma ihtimali var.

            İktidar bu olaydan ders çıkarmalı. Eğitimi toplum mühendisliği olarak değil de, cehaletle mücadele olarak görürse, aptallık kaderimiz olmaktan çıkar!

            Bugün yazımızı kısa tutalım.

            Son olarak Sayın Diyanet İşleri Başkanımıza bir soru sormak istiyorum…

            Hiç düşünmez misiniz diye defalarca bizleri uyaran Rabbimizin huzuruna az kullanılmış beyinlerle çıkmanın dinen hükmü nedir acaba?

            Demem o ki Sayın Başkan, aptallığı ve cehaleti şer’i hükümlere göre bir değerlendirseniz, fena olmaz mı?

            Başkanım kısaca, geri zekâlılarla yaşamak bir kader midir?

            Peki Başkanım, kalabalıklardan uzak duracağım!

Yazarın Diğer Yazıları