Cemil TURGUT

TAMAM  DİYEBİLİR  MİYİZ?

Cemil TURGUT

15 Temmuz hain darbe girişiminin ikinci yılını da geride bıraktık.  Şöyle geriye dönüp baktığımızda Fetö ile mücadelede ciddi yol alındığını söyleyebiliriz.  Hatta bazı gazete manşetleri  ve gazete yazarları  bu işin bittiğini, darbe döneminin kapandığını, Fetöcülerin devletin kurumlarından temizlendiğini  büyük iddialarla dile getirdiler.

Peki  gerçekten gazete manşetlerinin ( darbeler defterini  kapattık/Star 16 temmuz 2018-Darbe defteri kapanmıştır/Vatan16 temmuz 2018) dediği gibi, bazı gazetecilerin köşelerinde yazdığı gibi Fetö tehlikesi sona erdi mi? Kanaatimce azalmış olabilir ve fakat Fetö tehlikesi devam etmektedir.

Çünkü Fetönün bir Batı projesi olduğu çok açıktır. Batı da ülkemiz ya da üçüncü dünya ülkeleriyle ilgili bir plan yaptığında mutlaka A-B-C şeklinde alternatif planlar oluşturur. O bakımdan Fetö deşifre olursa yerine mutlaka başka bir yapıyı koyar ve Fetönün üst düzey mensuplarına sahip çıkarak onları bir bakıma zamanı geldiğinde yeniden kullanmak üzere nadasa çeker.  Sürece baktığımızda bu gerçeği çok net görebiliriz. Şu anda adı geçen bu yapının dört bine yakın üst düzey  sorumluları; ABD’de, Almanya’da, İngiltere’de, Belçika’da, Hollanda da değil mi?

İçeriye dönecek olursak, bana kurumlardaki çaycı, odacı, hizmetli, memur, şef ve daha alt katmandaki görevlilerin dışında, kurumlardan temizlenen Fetöcülerin  bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar olmadığını söyleyebiliriz.  Mesela Fetö’nün otuz yıl yakınında bulunmuş olan Nureddin Veren, katıldığı televizyon programlarında üniversitelerde görevli  Fetöcü akademisyenlerin bir kısmının hala üniversitelerde görev yaptığını, üniversite rektörlerinin bir kısmının bu yapıya kol kanat gerdiğini adeta bağırarak dile getiriyor. İşin acı tarafı bu yapı içindeki akademisyen ve onları koruyup kollayan rektörlerin de arkasında siyasilerin olduğunu yüksek sesle ifade ediyor. Üniversiteler ya da diğer kurumlarda bu yapı temizlenmezse üstelik kriptolaşırsa bir zaman sonra adı Fetö olarak değil de Çetö olarak karşımıza çıkar. O bakımdan Fetö ile hasbelkader yolu kesişenleri değil, dini duygularının esiri olanları değil, bazı karanlık çevrelerle ilişki içerisinde olan, bir takım gizli gündemleri olanlara yönelik  tedbir almak zorundadır. Arkalarında siyasiler olsa da hatta devletin en üst düzeyindeki  yöneticilerin kırk yıllık siyasi arkadaşları olsa da, hem siyasilerin hem de bunların arka çıktıkları Fetöcülerin gözünün yaşına bakmamalıdır. Bütün bu olup biteni hala tevillerle geçiştiren, ülke olarak hala nasıl bir tehlike atlattığımızı anlamamakta ısrar edenleri devlet ayıklamalıdır. Çünkü millet olarak öyle bir tehlike atlattık ki bu tehlikeyi izaha kelimeler yeterli gelmiyor. Eğer bir daha 15 Temmuzlar yaşamak istemiyorsak bu iş bitti, toplumsal olaylar kontrol altında, artık darbe defteri kapandı gibi bir takım avutmalara aldanmamalıyız.

Bir Suriyeli bayan doktorun anlattıkları hala kulaklarımda çınlıyor. Şöyle demişti: “Biz Irak’ta çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden öldürülenleri ve daha bir çok olup biteni izlerken onlara acır, bazen ağlar ve hüzünlenirdik. Ama bir gün bizim ülkemizin Irak gibi olacağını, kadın, çocuk, yaşlı genç  demeden öldürüleceğimizi , vatanımızdan kovulacağımızı asla düşünmezdik. Bu gün geldiğimiz noktada ne halde olduğumuzu görüyorsunuz, Allah Türkiye’den razı olsun bize kucak açmasaydı, belki de bu gün hayatta değildik”.

Biz de millet olarak şu anda o Suriyeli bayan doktorla aynı noktadayız. Elbette biz de dahil kimse böyle acılar yaşmayı temenni etmez. Ancak her zaman teyakkuzda olmakta fayda var.  En azından devletin teyakkuzda olmasında fayda var.  Hiçbir terör yapısını hafife almamak lazım. Mutlaka hatırlayanlar olacaktır. Bir zamanlar terör örgütüne de üç beş çapulcu denmişti. O söz yaklaşık kırk yıl süren binlerce insanımızın şehit olmasına ve milyarlarca dolarlık ekonomik  kayba sebep olan terör olaylarına ve saldırılarına mal oldu.

Hülasa Batı’nın ülkemizle ilgili hesaplarının her zaman olacağını var sayarak devletin de milletin de uyanık olması lazım. Devlet yetkilileri Fetö veya başka oluşumlara ve arkalarındaki siyasi ya da bürokratik desteklere  asla müsamaha göstermemelidir. Kanaatimizce henüz tamam diyemeyiz.

Yazarın Diğer Yazıları