Cemil TURGUT

NEREYE GİDİYORUZ?

Cemil TURGUT

Nasıl bir toplum olduk böyle? Aman Allah’ım televizyonlarda ve gazetelerde yayınlanan tecavüz, dolandırıcılık, çete, cinayet haberleri ve daha neler neler…             Gün geçmiyor ki televizyon veya gazetelerde cinnet geçirerek ailesini yok eden babalar ya da boşanmak üzere olan eşini ya tabancayla ya da bıçakla delik deşik eden kocalarla ilgili haberler olmasın. Birkaç bilezik için çoğu zaman bıçaklanarak öldürülen yaşlı kadınlar veya gelinler, tecavüz edilerek öldürülen küçük kız çocukları…Ne oluyoruz? Nereye gidiyoruz? Bütün bunlar  toplumsal bir faciayla karşı karşıya olduğumuzun resmidir kanaatimizce.             Peki bu toplumsal faciayı niçin yaşıyoruz? Bu noktaya nasıl geldik? Bu tabloda kimlerin fırça darbeleri var? Bizim inancımız kötülükleri yapmayı engelleyen, iyilik yapmayı emreden bir inanç olmasına rağmen toplumumuz nasıl oldu da bu kadar pervasızca kötülük yapar hale geldi? İşin sosyolojik boyutu elbette sosyologları ilgilendirir. Ancak bizim kanaatimiz odur ki medya ve şiddet unsuru içeren bir takım dizi ve sinema filmleri, toplumumuzun bugün yaşadığı süreci yaşamasında en önemli etkenlerden biridir. Medya (yazılı ve görsel) toplumun ahlakının oluşmasında çok ciddi rol oynamaktadır. Magazin programlarından tutun da birçok dizi ve film, toplumu olumsuz yönde etkileyerek yönlendirmektedir. Dizilerde veya filmlerde birçok şeyin mubah olduğu veya olağanlaştırıldığı görülmektedir. Bazı kanallarda yayınlanan okul dizileri kız erkek ilişkilerini teşvik etmekte, hatta aksinin çağdışı bir davranış olduğu vurgulanmaktadır.  İlkokuldan liseye kadar birçok eğitim aşamasında artık her öğrencinin bir gönül arkadaşının olması adeta teşvik edilmektedir. Birçok dizide kimin eli kimin cebinde belli değil. Neredeyse aşık olmayan ya da rol arkadaşıyla öpüşmeyen yok gibi. Reşat Nuri Güntekin’in, Halit Ziya Uşaklıgil’in o güzelim eserleri, konseptinden uzaklaştırılarak adeta aşk meşk eserleri haline getirilerek yayınlandı ve yıllarca insanımızın ahlaki yozlaşması adeta teşvik edildi. Yine rezaletin diz boyu olduğu evlilik programları, sabah saatlerinde yayına giren içinde cıyak cıyak bağıran bir kronun da olduğu magazin programları ya da bir adada ne yaptıkları belli olmayan adına yarışma denilen rezalet programları, insanımızı inanç ve kültüründen uzaklaştırmaya yönelik bilinçli programlar gibi geliyor bize. Bir milleti sadece savaşarak köleleştirmek egemenliğini yok etmek devri yüzyılların gerisinde kaldı. Şimdi bir milleti köleleştirmenin kolay yolu o milleti özünden, inancından değerlerinden uzaklaştırmaktan geçiyor.   Kökü bizde olmayan insanların kurduğu medya kanalları tabi ki milletimizi saptırmak, yoldan çıkarmak için çabalayacaktır. Burada  önemli olan devletimizin, milletimizin bunu görmesi ve  bir an önce kendine çeki düzen vermesidir. Devlet arabasını süren hükümet yandaş mandaş demeden özellikle dizilere ve evlilik programlarına müdahale etmelidir. Yoksa daha çok cinnet, cinayet, tecavüz haberleri duymaya devam ederiz.

Yazarın Diğer Yazıları