Cemil TURGUT

HİÇ ÜMİTLENMEYELİM

Cemil TURGUT

Büyük bir heyecanla beklenen Erdoğan-Trump görüşmesi yapıldı. Genel olarak yazılı ve görsel medyaya bakarsanız bu görüşmeden Türk tarafı büyük bir zaferle çıktı. Oysa ABD’nin büyük şeytan misyonu üstlendiğini dikkate aldığımızda doğrusu çok da ümitlenmememiz gerektiğini ifade etmek isteriz.

Bir defa ABD’nin politikalarını başkanların belirle(y)mediğini, Pentagon’un, CİA’nın ABD’nin politikalarında daha etkin olduğunu artık ilkokul çocukları bile biliyor. Yani ABD başkanları ne söylerlerse söylesinler etkin olan adı geçen kurumlardır. Ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa ona karar verirler. Başkanlar da “sizi anlıyoruz, terörle mücadelenizde yanınızdayız, müttefiklerimizin sıkıntılarını biliyoruz” gibi bir takım beylik laflar eder, sonra da politikalarında hiçbir değişiklik yapmazlar. Yani teröre destekleri devam eder, yani biz yine Suriye’de terör örgütleriyle mücadeleye devam edeceğiz.

 Evet Cumhurbaşkanımız büyük bir başarıya imza attı. ABD başkanı ile beklenenin üzerinde bir performansla görüştü ve PYD, PKK, FETÖ gibi terör örgütleri ile ilgili söylenecek olan her şeyi de söyledi. Fakat çok ciddi değişikliklerin olacağını acizane düşünmüyoruz. Hatırlayınız bundan önceki Başkan Barak Obama da seçilince oldukça heyecanlanmış ve hatta neredeyse bizden biri gibi görerek çok sevinmiştik. Obama’nın ülkemize destek vereceğini en azından PKK, FETÖ gibi terör örgütlerini desteklemeyeceğini ümit ettik. Gelinen neticede ülkemizin bugün yaşadığı terör olaylarının arkasında ve Suriye bataklığında büyük oranda ABD’nin yer aldığı görüldü.

Şunu artık görmemiz lazım. Gerek Amerika’da gerekse Avrupa Birliği’nde mutlu günler sona eriyor. Çünkü sömürgelerden gelen gelirlerin sonuna gelindi. Sömürülen ülkelerden gelen yer altı yerüstü kaynakları bitti. ABD’de AB’de de kişi başına düşen milli gelir gittikçe düşüyor. Dolayısıyla bu ülkeler başta petrol olmak üzere Ortadoğu’daki kaynakları sömürmekten vazgeçmeyeceklerdir. Ülkemiz de bölgesinde küresel güç olma hedefini ertelemeyeceğinden terör problemi yaşamaya devam edeceğiz. Özellikle Ortadoğu’da Türkiye’nin etkinliği terör örgütlerini destekleyerek engellemeye çalışacaklardır. Ne ABD’nin ne de AB’nin DAEŞ diye bir dertleri yok. Hatta bu ve benzer örgütleri kuranlar kendileridir. O halde yapacağımız şey çok açık. Terörle mücadelede veya diğer stratejik politikalarda kendi göbek bağımızı yine kendimiz keseceğiz.

Bundan sonraki dönemlerde daha ciddi problemler de yaşayabiliriz buna da hazırlıklı olmalıyız. Felaket tellallığı yapmak istemem ama er geç ABD ile ya direk ya da dolaylı bir şekilde çatışacağız. Dikkat edilirse ABD Ortadoğu ülkelerini ya şantajla ya da tehditle yanına almaya çalışıyor. Suudi Arabistan’ın yedi yüz elli (750) milyar dolarına el koydu ardından Suudi Arabistan ABD ile yüz (100) milyar dolarlık silah anlaşması yaptı. Mısır devlet başkanı Sisi ve Irak devlet başkanı  İbadi zaten ABD’nin kölesi gibi. İran dersen menfaati nerdeyse oraya yamanan bir ülke. Geriye ABD’ye tabir yerindeyse eyvallah etmeyen bir Türkiye kalıyor. Yani ABD ülkemizi bu bölgede yalnızlaştırmaya dönük adımlar atmaya devam ediyor. Bu durumun ileriye dönük olduğunu anlamamız lazım

Sözün kısası ABD şeytanlığını yapmaya devam edecek. Yapılan görüşmeler rutin olmaktan öteye geçmeyecek. Burada önemli olan bizim millet olarak olup biteni iyi analiz edip birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemizdir. Meselenin Recep Tayyip Erdoğan meselesi olmadığını tabir yedindeyse Türkiye’nin belini kırmak olduğunu görelim ve şimdiden gerek devlet olarak gerekse millet olarak önlemimizi alalım.

Yazarın Diğer Yazıları