Cemil TURGUT

ELAZIĞ NEREYE GİDİYOR

Cemil TURGUT

Kimse kızmasın bu yazımda suya sabuna dokunacağım.  Nasıl ki ülke bazında baktığımızda  “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyorsak, dar anlamda da söz konusu Elazığ’sa gerisi teferruattır. Çünkü Elazığ artık eski Elazığ değil, çünkü Elazığ artık daha güvenli  bir şehir değil, çünkü Elazığ artık düzenli bir şehir değil, çünkü Elazığ artık “saldım çayıra Mevlam kayıra” misali nereye doğru gittiği belli olmayan bir şehir.

            Düzensiz yapılaşmasıyla, keşmekeş trafiğiyle, cadde ve sokaklarında birden biten  üç dört kişilik, yaşları on beş on altı civarında, nereden geldikleri belli olmayan grup halinde dolaşan çeteleriyle, her yeni yapılan binanın altında mantar türer gibi biten ve küçük esnafı  haksız rekabetle ortadan kaldıran ulusal markalı marketleriyle, fırsatçıların cirit attığı denetlenmeyen fiyatların el yaktığı çarşı pazarıyla Elazığ artık eski  Elazığ değil.

 Yukarıda söylediklerimizi bir parça açalım isterseniz. Düzensiz yapılaşmayla ilgili hem bu fakir, hem de Elazığ sevdalısı diğer yazarlar o kadar çok şey yazdılar ki neredeyse bu konuyla ilgili söylenmedik söz kalmadı. Şimdi konuyla ilgili soruları sormaya başlayalım. Yunus Emre Bulvarında evini müteahhide vermek isteyen gariban ev sahiplerine evinizi altı (6) metre geri çekeceksiniz deniyor. Peki acaba Altmışlar sitesinin yerinde yükselen ucubeden altı metre değil  elli santim geri çekilmesi istendi mi? Yeni yerleşim yeri olan Çayda Çıra mahallesinde yolların sağına soluna gelişi güzel yapılan binalardan altı metre geri çekilmeleri istendi mi? Şehrin kuzeyinde yer alan Zafran bölgesi neden bir an önce imara açılmıyor? Bazı bölgelerde dört yüz, beş yüz bin lira gibi uçuk fiyatlara satılan  evlerin fiyatlarının düşeceğinden mi korkuluyor?

Gelelim trafik ve ulaşım meselesine. Yine bu köşeden ve diğer gazete köşelerinden trafiğin ilimizde tam bir keşmekeş içerisinde yürüdüğü, minibüslerin adeta insanları üst üste istifleyerek yolcu taşıdığı, trafik ekiplerince yeterince denetlenmediği defalarca yazıldı. Sabahları bazı kavşaklarla ekipler bulunuyor ama bir gün minibüslerin durdurulduğuna ve denetim yapıldığına şahit olmadık. Zaten hatlar yeterli değil. Buradan özellikle yeni kurulan Çayda çıra gibi yeni yerleşim alanlarına ayrı hat verilmesi gerektiğini, Bahçelievler’in dönüşümlü on beş minibüsüyle yolcu taşımanın mümkün olmadığını birçok defa dile getirdik. 

Yine bir başka önemli konu da son aylarda ilimizde kızlı erkekli, üçerli dörderli  gruplar halinde birden ara sokaklardan ana caddelere fırlayan tipler ya da kucaklarında küçük bebeklerle dolaşan kadınlar. Büyük oranda Suriyeli kadınlar ve onların çocukları. Elazığ artık dilenci şehri olma yolunda hızla ilerliyor. Önlem alınmazsa bu çocuklar yakında gasp, hırsızlık gibi bir olaya karışacaklar bizden söylemesi.

Bir başka konu da ulusal markalı bazı marketlerin neredeyse yapılan her yeni binanın altında açılması. Bir kısmının ucuzluk adı altında kalitesiz ürün satması ne yazık ki yerli küçük mahalle esnafını  bitirme noktasına getirdi. Bu haksız rekabete bir dur diyecek kimse yok mu?

Zaten geçim sıkıntısı çeken halkımız bir de denetlenmeyen çarşı pazar fiyatlarından etkileniyor. Tamam serbest piyasa ekonomisi var anladık. Ama bu isteyenin istediğini, istediği fiyata satacağı anlamına gelmiyor. Özellikle temel gıda maddelerinin hem fiyat hem de güvenilirlik açısından denetlenmesi lazım.

Bu problemler ne yazık ki acı gerçeklerimiz. Peki yetkililer ne yapıyor? Söyleyeyim. Milletvekilleriyle, parti il başkanlarıyla, valisiyle, belediye başkanıyla, emniyet müdürüyle diğer kurum müdürleriyle kısaca birinci dereceden yetkililer yerel kanalları peşlerine takarak falan ilçeyi, filan kurumu ziyaret etmekle ya da falan müdüre hayırlı olsun ziyaretinde bulunmakla meşguller.

Kimse yanlış anlamasın derdimiz Elazığ onun için bir an önce körler sağırlar bir birini ağırlar seremonilerinden vazgeçip bir an önce Elazığ’ın meselelerinin çözümüne yönelik adımlar atılmalıdır. Yetkililer bir an önce halkın arasına katılmalılar. Bir gün de cadde ve sokaklarda gezip, minibüslere binsinler. Ya da özel arabalarıyla şehri bir baştan bir başa dolaşsınlar. Mahalle aralarında dolaşsınlar. Kurumların şaşaalı iftar yemeklerine değil bir garibanın evinde iftar yemeğine konuk olsunlar.

Yetkilisiyle, gazetecisiyle, vatandaşıyla  Elazığ’ı hak etmediği bu görüntüden elbirliğiyle kurtaralım vesselam.

 

Yazarın Diğer Yazıları