Cemil TURGUT

DEMOKRASİ MEYDANININ GERÇEK KAHRAMANLARI

Cemil TURGUT

Birçok kesimin dile getirdiği gibi bu darbe girişimi belki de hayırlı olmuştur. Artık kimin dost ve samimi olduğu kimin olmadığı, kimin meydanlarda canla başla bulunduğu kimin beklentiler için bulunduğu az çok anlaşıldı.    Şöyle darbe girişiminin ilk saatlerine gittiğimizde bunu daha net anlayabiliriz. Elazığ için ifade etmek gerekirse daha cumhurbaşkanımız meydanlara inin der demez Elazığ'ın samimi vatanperver insanları evlerinden ok gibi fırlamış ve meydanlara inmişti. Darbeye dur demek o gece ve belki sonraki bir iki gece için önemliydi. Sonraki geceler için çok da kıymet-i harbiyesi yoktu. Zira darbe girişimi büyük bir oranda atlatılmıştı. İlk gece canını ortaya koyan, bu uğurda şehitlik ve gazilik mertebesine erişen gizli kahramanlar sayesinde darbe girişimi püskürtülmüştü. İlk birkaç gece ortada görünmeyen artık rahat bir nefesin alındığı süreç başladığında yavaş yavaş meydanlara gelen bazı tipler tabi ne kadar gülünç duruma düştüklerinin farkında değillerdi. Bu tipler habire selfi çekimlerle kendilerini ispatlama gayretine girdiler. Sırtına bir bayrak bağlayarak cep telefonuyla resim çektirip ben de buradayım dercesine sosyal medyada paylaşma yarışına girdiler. Bunların bir kısmı tabir yerindeyse küçük bir tapa tabancası patlasa soluğu üç sokak ötede alacak tiplerdi. Elazığ'daki meydanda işin bir başka garip tarafı daha vardı. Halk genellikle ön tarafta toplanıyordu. Hem orada kurulan dev ekrandan darbe girişimiyle ilgili süreci takip ediyordu, hem de dik duruşunu orada ortaya koyuyordu. Meydanın arka tarafında ise özellikle valilik tarafında daha çok entelektüel havada olan kimseler vardı. Bunların çoğu milletvekilleri alana gelir gelmez onların etrafında dört dönen, kendisini milletvekiline göstermeye çalışan gülünç tiplerdi. O yukarıdan baktıkları samimi insanlar sabahlara kadar büyük fedakarlıklarla yarı aç yarı tok alanda demokrasi ve vatan nöbeti tutarken bu tipler görüntü verdikten sonra lüks evlerine koşup çerezlerini meyvelerini yemekle meşguldüler. Hatta ilginçtir yöneticisi olduğu kuruma neredeyse paralelci olmayanı almayan bazı üst düzey bürokratlar bile ara ara o meydanda boy gösteriyor ve sonra kayboluyorlardı.  Dedik ya meydanın en samimi insanları sabahlara kadar yarı aç, yarı tok, uykusuz ve yorgun olmalarına rağmen meydandan ayrılmadan vatan nöbetlerini aksatmadan tutan kimselerdi. Yaşlısı, kadını, çoluğu çocuğu, engellisi bu samimi insanlar meydanın gerçek kahramanlarıydı. Bu insanlar orada gözlerini kırpmadan bir kalkışmaya canlarını siper edecek insanlardı. Oraya iş olsun, dostlar görsün diye gelmemişlerdi. Acaba burada bir iki şov yapsam milletvekili adayı olabilir miyim? Ya da önemli bir makama buradan atlayabilir miyim diye bir dertleri yoktu. Sabahlara kadar bekler, sabah namazını orada kılar sonra gün ağarınca belki evlerine bir uğrar ve tekrar alana geri dönerlerdi. İşte bu samimi insanlar tankın önüne, üstüne, altına kendilerini atabilenlerdi. Bu samimi insanlar gözlerini kırpmadan kurşun sıkan hainlerin üstüne gidenlerdi. Kısaca bu samimi insanlar aslında darbe kalkışmasını durdurmuşlardı. Bu samimi insanların dışında kimse kendisine pay çıkarmasın. Hele öyle meydana gelip halkın arasına girme tenezzülünde bulunmayan, orada bir görünüp soluğu arka taraflardaki çay ocaklarında alıp entel bar muhabbeti yapan tipler hiç kendilerine pay çıkarmasın. Tabi böyle diyoruz da korkarım ki bu tipler bundan önce olduğu gibi gene el üstünde tutulsun. E artık bundan sonrası da siyasi parti yöneticilerinin gözlem ve zekalarına kalır.Birçok kesimin dile getirdiği gibi bu darbe girişimi belki de hayırlı olmuştur. Artık kimin dost ve samimi olduğu kimin olmadığı, kimin meydanlarda canla başla bulunduğu kimin beklentiler için bulunduğu az çok anlaşıldı.    Şöyle darbe girişiminin ilk saatlerine gittiğimizde bunu daha net anlayabiliriz. Elazığ için ifade etmek gerekirse daha cumhurbaşkanımız meydanlara inin der demez Elazığ'ın samimi vatanperver insanları evlerinden ok gibi fırlamış ve meydanlara inmişti. Darbeye dur demek o gece ve belki sonraki bir iki gece için önemliydi. Sonraki geceler için çok da kıymet-i harbiyesi yoktu. Zira darbe girişimi büyük bir oranda atlatılmıştı. İlk gece canını ortaya koyan, bu uğurda şehitlik ve gazilik mertebesine erişen gizli kahramanlar sayesinde darbe girişimi püskürtülmüştü. İlk birkaç gece ortada görünmeyen artık rahat bir nefesin alındığı süreç başladığında yavaş yavaş meydanlara gelen bazı tipler tabi ne kadar gülünç duruma düştüklerinin farkında değillerdi. Bu tipler habire selfi çekimlerle kendilerini ispatlama gayretine girdiler.

Sırtına bir bayrak bağlayarak cep telefonuyla resim çektirip ben de buradayım dercesine sosyal medyada paylaşma yarışına girdiler. Bunların bir kısmı tabir yerindeyse küçük bir tapa tabancası patlasa soluğu üç sokak ötede alacak tiplerdi. Elazığ'daki meydanda işin bir başka garip tarafı daha vardı. Halk genellikle ön tarafta toplanıyordu. Hem orada kurulan dev ekrandan darbe girişimiyle ilgili süreci takip ediyordu, hem de dik duruşunu orada ortaya koyuyordu. Meydanın arka tarafında ise özellikle valilik tarafında daha çok entelektüel havada olan kimseler vardı. Bunların çoğu milletvekilleri alana gelir gelmez onların etrafında dört dönen, kendisini milletvekiline göstermeye çalışan gülünç tiplerdi. O yukarıdan baktıkları samimi insanlar sabahlara kadar büyük fedakarlıklarla yarı aç yarı tok alanda demokrasi ve vatan nöbeti tutarken bu tipler görüntü verdikten sonra lüks evlerine koşup çerezlerini meyvelerini yemekle meşguldüler.

Hatta ilginçtir yöneticisi olduğu kuruma neredeyse paralelci olmayanı almayan bazı üst düzey bürokratlar bile ara ara o meydanda boy gösteriyor ve sonra kayboluyorlardı.  Dedik ya meydanın en samimi insanları sabahlara kadar yarı aç, yarı tok, uykusuz ve yorgun olmalarına rağmen meydandan ayrılmadan vatan nöbetlerini aksatmadan tutan kimselerdi. Yaşlısı, kadını, çoluğu çocuğu, engellisi bu samimi insanlar meydanın gerçek kahramanlarıydı. Bu insanlar orada gözlerini kırpmadan bir kalkışmaya canlarını siper edecek insanlardı.

Oraya iş olsun, dostlar görsün diye gelmemişlerdi. Acaba burada bir iki şov yapsam milletvekili adayı olabilir miyim? Ya da önemli bir makama buradan atlayabilir miyim diye bir dertleri yoktu. Sabahlara kadar bekler, sabah namazını orada kılar sonra gün ağarınca belki evlerine bir uğrar ve tekrar alana geri dönerlerdi. İşte bu samimi insanlar tankın önüne, üstüne, altına kendilerini atabilenlerdi. Bu samimi insanlar gözlerini kırpmadan kurşun sıkan hainlerin üstüne gidenlerdi. Kısaca bu samimi insanlar aslında darbe kalkışmasını durdurmuşlardı.

Bu samimi insanların dışında kimse kendisine pay çıkarmasın. Hele öyle meydana gelip halkın arasına girme tenezzülünde bulunmayan, orada bir görünüp soluğu arka taraflardaki çay ocaklarında alıp entel bar muhabbeti yapan tipler hiç kendilerine pay çıkarmasın. Tabi böyle diyoruz da korkarım ki bu tipler bundan önce olduğu gibi gene el üstünde tutulsun. E artık bundan sonrası da siyasi parti yöneticilerinin gözlem ve zekalarına kalır.

Yazarın Diğer Yazıları