Cemil TURGUT

BU EĞİTİM SİSTEMİ İLE OLMAZ

Cemil TURGUT

            Eğitim kanayan yaramız olduğu için bu köşede zaman zaman eğitimle ilgili değerlendirmeler yapmaya devam edeceğiz. Evet yazının başlığındaki iddiayı açmaya başlayalım.  Bu eğitim sistemiyle ne terörü tamamen ortadan kaldırabiliriz, ne de gelişip kalkınabiliriz.             Önce okullarımızdaki eğitim tablosunu ortaya koymakta yarar var. Dersler orta öğretimde genellikle sekiz civarında başlamasına rağmen öğrenciler sabah altı buçuk gibi kalkıp hazırlanmaya başlıyorlar. Kişisel hazırlıklarının ardından kahvaltıya fırsat bulamadan öğrenciler kar, yağmur, çamur demeden kapılarının önünde servisi beklemeye başlıyorlar. Üşüyerek avuçlarını ovuşturarak bindikleri servis başlıyor şehir turu atmaya. Zira öğrenciler farklı bölgelerde oturdukları için okullarına derse girme saatinde zar zor ulaşıyorlar. Öğrencilerin büyük bir bölümü adam gibi bir kahvaltıyı bırakın, kahvaltı yapmadan derse başlıyorlar.             Daha sonra öğretmen derse başlıyor. Büyük bir ihtimalle öğretmen de derse aç başlıyor. Öğretmen derse başlıyor ama öğrencilerin büyük bir bölümü son model cep telefonunu çıkararak sıranın altından başlıyor telefonuyla oynamaya. Çoğu zaman öğretmen bunun farkına varıyor ama öğrenciye vereceği bir ceza yok. Daha doğrusu var da öğretmen ceza verse  öğrencinin velisi genellikle bayanlar okulu basıyor cıyak cıyak bağırarak çocuğuna ne hakla ceza verildiğini soruyor. (Cezayı  yanlış anladınız ben tokat attı demedim siz öyle düşündünüz) nerde tokat atmak efendim bir fiske dahi dokunduramıyor öğretmen. Çünkü başına gelecekleri biraz ön görüyor. Okula müfettiş gelmeleri, gizli çekimle medyaya düşme falan derken öğretmen cezayı düşünmüyor. Burada beylik laflar ederek cezayı falan savunmuyorum demeyeceğim. Cezayı dayak olmamak kaydıyla savunuyorum. Ödev verme, ders anlattırma, zorunlu kitap okuma, velisini okula çağırma gibi cezalar caydırıcıdır. Peki  eğitimcinin yaklaşımı ne oluyor. Eğitimci de doğrusu çoğu zaman öğrencinin ders esnasındaki davranış biçimini görmezden gelerek konuyu öğrenip öğrenmemesini gaile etmiyor. Gelelim öğrencinin giyim kuşamına . Özellikle kız öğrencilerin bir kısmı hafif bir makyaj yapıp parfüm sıkarak saç baş yapılı, rengarenk kıyafetlerle okula gidiyorlar. Erkek öğrencilerin de kız öğrencilerden geri kalır tarafları yok. Onlar da artık saçlarına şekil veriyor, düşük kemerli, dizleri yırtık  pantolon giyiyor, hatta kulaklarına küpe takıyorlar. Bu durum orta öğrenimde böyle de yüksek öğrenimde farklı mı? Hayır yüksek öğrenimde durum daha  vahim. Oralarda neredeyse özgürlük adı altında her şey giyiliyor, her davranış sergileniyor. Derslerde cep telefonuyla ilgilenme derse ilgi göstermeme en son sınırında. Orta öğretimde de, yüksek öğretimde eğitim kalitesi oldukça düşük. Bir şekilde işin içinde olan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki okuma oranı çok düşük, bilgi düzeyi düşük, ufkun  olmadığı bir öğrenci profili var. İşin bir başka tarafı da kesintisiz eğitimden dolayı zorla okuyan, oysa bir motoru söküp takabilecek kabiliyette olan çocukların heba olması. Bundan dolayı da küçük sanayi siteleriyle organize sanayi sitelerinde; tornacı, jantçı, kaportacı, lastikçi, motorcu, matbaacı, berber, kuaför, aşçı  gibi ara eleman bulmak artık mümkün değil. Eskiden çıraklık eğitimle bu problem gideriliyordu. Şimdi sistem herkesi kalem efendisi olmaya zorluyor.             Bu tespitlerden sonra önerilerimizi ortaya koyacak olursak: Öncelikle bizim dönemimizdeki beş artı üç artı üç (5+3+3) sistemi yeniden tartışılmalı. Mesleki yeteneği olan öğrencilere her türlü imkan verilmeli. Okullardaki denetimler arttırılmalı. Özellikle  cep telefonlarının okullara getirilmesi engellenmeli. Eğitime tablet ve bilgisayarların yanında o mis gibi kokan kitaplar da dahil edilmeli. Eskiden öğretmenliğin, akademisyenliğin bir şanı vardı. Şimdi bu meslekler çok sıradan oldu. Eğitimcilik mesleğine yeniden itibarı kazandırılmalı. Eğer ülkemizi kalkındırmak, terörü durdurmak, aile içi ya da toplumsal şiddet gibi sosyal problemlerimizi çözmek istiyorsak bu eğitim sistemiyle olmadığını görmeli ve eğitim sistemimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. 

Yazarın Diğer Yazıları