12-18 Aralık tarihleri okullarımızda;
“Yerli Malı Haftası” olarak kutlanır.
Bu hafta eskilerin diliyle,
“Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” tanımlanırdı.
Bu hafta vesilesiyle okullarımızda,
“Milli Ekonomi Şuuru…” uyandırılırdı!
Bu millet, İstiklal Savaşının hemen akabinde;
1923 tarihinde, “İzmir İktisat Kongresi” yapacaktır.
Bu millet tarafından benimsenen felsefe nedir?
“Ekonomik Bağımsızlık olmadan, siyasi bağımsızlık olamaz!”
Yaşadığımız güzelim şehir, Elazığ’ın ismi hangi anlama geliyor?
“Azığı bol, bereketli İl…”
Acaba, “Yerli tüketime…” ne kadar önem veriyoruz?
Veya bu şehir olarak, “tükettiklerimizin…” ne kadarı yerli?
Veya Elazığ şehri olarak, “Markalarımız…” nelerdir?
Veya bu şehir olarak, “ürettiklerimizle” ne kadar kabımızdan taşıyoruz?
Şöyle şehrin en merkezi yeri, “Gazi Caddesinde…” gözlerinizi ısıran nedir?
Ürpererek ifade etmek isterim?
Tekstilden Beyaz Eşyaya kadar, “Yabancı Markalar…”
Bunun adı nedir?
“Uluslararası Ekonomik Savaş…”
Bu köşemde sıklıkla kaleme almışımdır?
“Elazığ’ın ihracat ve ithalat kalemleri…”
Bu şehirde, “kişi başına düşen GSMH…”
Bu şehirde, “ürettiklerimizin katma değeri…” ne kadar?
“Bilge insanların…”
“Alperen ruhuna sahip insanların…”
“Fazilet mücadelesi veren insanların…”
Yaşadığı bir şehirde, “onurlu bir mücadele…”
İnancımız söylüyor, “Her Peygamberin bir mesleği…” olduğunu!
En kutsal kazancın, “alın teri- emeğin…” kazancı olduğunu!
Bu hafta bizlere, “onurlu bir duruşu…” öğretiyor, değil mi?
Ataletin diğer adı nedir?
Bizlere hiç de yakışmayan, “tembellik…”
Nerelerde olmamız gerektiğini geliniz birlikte sorgulayalım
Geliniz, birlikte empati yapalım!
Geliniz, ‘saflarımızı sıklaştıralım’
Geliniz, ‘milli mücadele ruhunu…’ milli irade haline getirelim!
Geliniz, ‘kaynaklarımızı verim ekonomisine dönüştürelim’
Şöyle bir düşünelim…
Kendi evimizde/ elimizin altında kullandığımız eşyalar…
Ne kadarı, ‘yerli ve milli…’
Bu ülkenin, ‘ithalatını…’ yani dış alımlarını hangi kalemler oluşturuyor!
Bizler, bu alımların ne kadarını, ‘kendimiz üretebiliriz’
Bunlar üzerinde çalıştaylar gerçekleştirelim…
Hedefler ve de stratejiler belirleyelim!
Asrımız, “bilgi asrı…’
Ne hamaset ve ne de dedikodular bizlerin kurtuluşu asla olamaz!
Sanal siyaseti de bırakalım…
Gerçekçi olalım!
İnancımız bizlere, “bir ve de beraber olun!” diyor
Birlikte amaç/gaye/ufuk, ‘ortak bir akıl etrafında…’ kenetlenmek!
Birlikte, ‘paylaşma kültürünü…’ geliştirmek/ güçlendirmektir!
“Birlikte rahmet, Ayrılıkta azap var!”
Sizleri, ‘şiir vadisine…’ götürmek istiyorum efendim
TÜRK’ÜN GURURU İÇİN VUR DAMGANI
İpekten atlas halı dokunurdu
İpek yolundan tarih okunurdu
Katar katar kervan, mekânı ziynet
O muazzam hayatta doku/ nurdu!
Çamur hünerli elde nakışlanır
Demir, haddehanede akışlanır
Bu toprağın tuvali alkışlanır
Yerli Malı kalite tutunurdu!
O anıtlar ki, tarih yazılır
Bir milletin hafızası yazılır
Sanma ki geçmiş, 'bir varmış bir yokmuş'
Alınacak nice ders bulunurdu...
Takvimden yaprak, ömürden düşen gün
Irkım dün gibi yarışmakta bugün
Her hayırlı icat, ne güzel düğün
Alın teriyle nimet korunurdu...
Ilık ılık esen rüzgâr aşılar
Sabit duran dağlar ışılar
Değişen çehre, bir çeşni güzellik
Yazın giyinir, kışın soyunurdu!
Her yeni eskir, açan gül solmakta
Her güzelin vadesi dolmakta
Bir nehir gibi suyu taşımakta;
Yarına bir standart bulunurdu
Ahenk, nizam, estetik gözün zevki
Kalite-kontrol güzelin fevki
Hayatı yaşamak ebedi mevki
Zarafet ve incelik tutunurdu!
Türk'ün onuru için vur damganı
Pazarda dinsin feryadı figanı
Türk Malı kuşatsın Frengistan’ı
Bu vecdi kuşanmanın yolu/ nurdu!
UYAN EY ŞEHİR!
Gözlerim perde perde
Bir aşina şehir de
Bir ışık nehri gibi
Saçılır hülyalarım
Matemi bırak, Ey Şehir
Sana, gülistan yakışır
Mavi/ masmavi hülyalarımla
Uyan Ey şehir
Sana, tebessüm yakışır