Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

TARİHİN YAZILDIĞI BEY KONAKLARI

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Yıllar öncesine yolculuğumuz oluyor…

Tarihler, 28 Nisan 2011

Merhum Paşa Demirbağ’ın doğumunun 80. Doğum yıldönümü…

Tarihi günler… Paşa Demirbağ’ın yetiştiği ortam…

O ortam bizlere, “tarihin yazıldığı bey konaklarını” hatırlatıyor.

O yıllarda yaptığımız konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum;

“Bugün burada, onur konuklarımız var… Sanatımızın yıldızları var…

Mehmet Özbek,  Mustafa Turan, Lokman Tasalı, Mustafa Döner,

Muzaffer Ertürk, Göçmen Memişoğlu, DR. Türker Eroğlu, Zülfü Demirtaş,

Hasan Öztürk, Adnan Çilesiz, Turgay Coşkun,  Savaş Ekici, Hüseyin Sekü,

Dr. Ahmet Bülent Demirbağ. Sağ olsunlar, Paşa Demirbağ için koşup geldiler…

Yüzleri ak olsun…

Ve bu şehrin Alperen, derviş yürekli sanat dostları sizleri de şükranla selamlıyorum…

Sanatçıya, kol ve kanat geren, onları kapılarını açan,

 Devlet Erkânına burada selamlamak istiyorum…

Ve burada bulunan güzel insanımızı da yürek dolusu merhaba diyorum…

Bugün burada tarihi bir günü birlikte yaşamaktayız…

Yolumuz tarihi yerleşim birimi olan Palu’ya, Sekrat’a uzandı…

Paşa Demirbağ’ı yetiştiren o müstesna iklim… O iklimin tarihe ışık tutan muallimleri…

Büyük Üstat Korokoğlu Şevki Bey’den Kövenkli Hafız Mustafa Süer, Hafız Osman Öge;

Sesiyle, sözüyle, musiki bilgisiyle tarihi hatıraları bir daha yâd edilecektir.                   

Tarihi Palu Kalesi ve hemen eteklerinden kıvrılarak büyük bir homurtu ile akan Murat Suyu…

Belek Gazi, düğününü burada yapmıştı, burada büyük bir toy vermişti…

Buradan, ‘bir Hoşseda yükselmişti…’ O davudi sesle yankılanmıştı, Fırat boyları…

Harput Kal ’asında, kartal bakışlı; Murat Ovasında, buğday nakışlı yiğitler, civanlar bilesiz ki;

Bu dağ gibi yükselen kale, nehir, uçan kuş asırlardır bizi söyler; bizim muradımızı taşır!

Paşa ve Enver Demirbağ kardeşlerin, bu vadiden yetişen gönül sevdalı yiğitlerimizin hoş sedasıyla; suların huşuyla kıyama kalktığını o aşk seyrinde deryalara kandığını, gözyaşlarına yandığını,

Yedi başak veren düşü içinde yıldızlarla oynaştığını söylesem yeridir!

Tarih ne diyor bizlere; Anadolu coğrafyasında, ‘Bey Konakları’ vardır! 

Oralar asıl, ilim ve irfan meclisleridir…

Oralarda, edebi sofralar, edebi ziyafetler tarihi buyur edecek zindelikte,

 Ve sürekli meyve devşirecek zenginliktedir…

Toprakla haşır neşir olan bir millet elbette ki,

‘toprak gibi mütevazı’ adil yüzlere de merhaba diyecekti!

Onların sadakatli yüreğine kendilerini konuk edecek,

‘derya yüzlü sanatkârlar’  tarihe iz bırakacaklardı…

Onlara biz, ‘akil kişiler’ diyoruz…

Toplumun,  ‘ak saçlıları’ olarak bir tarihi, bir dönemi onlarla birlikte selamlıyoruz…

O bey Konakları, Sekratlı Ali Bey’in Konağı;

Günümüzün ‘sivil toplum örgüleri’ diyebileceğimiz,

Zamanın hala gönül alkışlarını kendilerinden eksik etmediği, toplumu

 Ve ondaki bilumum güzellikleri kucaklayan ‘sivil mekânlardır’

O efsanevi mekânlarda, sanatı ve sanatçıyı himaye eden bir örgü vardır…

Tarih, o örgüye en latif nakışlarını atmış… O sedaya, nefesini armağan etmiş…

Rahmetli Ahmet Kabaklı Hocamız;

“Kültür, onu meydana getiren milletle beraber doğar, çoğalır ve gelişir.

Yeniden kültür yapılamaz. Yeniden musiki,  yeniden dil, yeniden terbiye,

Yeniden hukuk, yeniden iman ve inançlar yapılamaz.”

Bu eserler bizlere ak yüzlü, bilge sözlü, kartal bakışlı, civan duruşlu;

Aynı gövdenin baharında çiçek açmış, cümlesine meyve vermiş,

Dalları gelecek nesillere kanat gerecektir.

Bu eserler, bu coğrafyanın var olan, ‘tarihi kimliğine’  bir çeşni, bir zenginlik katacaktır

Tarihi yürüyüşümüz de, ‘yoldaki işaretler’ hanesine bir yenisini ekleyecektir.       

O sedayı, eğip bükmeden, ritmini bozmadan, havasını kirletmeden,

Mayasını veya usulünü koruyarak günümüze taşıma mahareti…

Bir edep işi, bir adap işi…

Bu şehir, bu coğrafya o edeple yürüdü, o edeple kök saldı, sürgün verdi…

Bizim gönül coğrafyamızı sizler ihya ediyor, yarınlar için inşa ediyor,

Bu milletin kalem dünyasını belki de en zor olanını, iç dünyamıza resmediyorsunuz!  

O ritim, o zevk, o estetik, o incelik, o sadelik bu milletin iç dünyasından dışarıya aksettikçe,

Sanatın gücünü bir daha, binlerce defa daha alkışlamak isterim…

Elazığ Valiliği, Elazığ Belediye Başkanlığı, Fırat Üniversitesi Rektörlüğü,

Kovancılar Kaymakamlığı, Elazığ Ticaret Odası Başkanlığı, Elazığ Musiki Konservatuarı,

Elazığ Folklor ve Turizm Derneği(EFTUD), MANAS Yayıncılık,

Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı, Elazığ Devlet Klasik Türk Müziği Korosu,

F. Ü. İletişim Fakültesi, F. Ü. Devlet Konservatuarı, S. Ü. Devlet Konservatuarı, 

G. Ü. Devlet Konservatuarı, Elâzığ Necip Güngör Kısaparmak Anadolu Lisesi

Ve burada daha isimlerini sayamadığımız gönüllü kuruluşlar ile birlikte sanat ve edebiyatta

 ‘marka’ bir faaliyete imza atıyorlar!

O imza, bu şehrin tabii zenginliğinin sadece bir ifadesi olmuyor…

Yarınlara olan sadakatli bakışının da çok nezih bir ifadesidir…

Sanatla iç içe dopdolu üç gün…

O hatıralarla iç içe olan mekânları; o ruh ve gönül zenginliğini birlikte solukluyoruz…

 

Yazarın Diğer Yazıları