Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

ŞİİR KAVRAMI ÜZERİNE…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şiir sözlükte; “Seslerin, ritimlerin, ahenklerin kaynaşmasıyla hisleri, intibaları, heyecanları güçlü bir şekilde anlatma şekil ve sanatı; bu yolla meydana getirilmiş edebi eser.”

Prof. Dr. Sadık Kemal Tural Beyefendi şiir hakkında şu görüşlere yer verirler; “Şiir, bir bilgi türü, bir değerlendirme dünyası, bir anlaşma niyetli çığlık, üst dil aracılığıyla ulaşılan bir özel bilgiyi, ahenkli bir biçimde paylaşma ihtiyacının sonucu olan söz bütünlüğüdür.”

Yahya Kemal Beyatlı ise şiiri, “Kalpte geçen bir hadisenin lisan halinde tecelli edişidir; hissin birden bire lisan oluşu ve lisan halinde kalışıdır”

Rahmetli Beyatlı, “şiir dilin özüdür, kokusudur, lezzetidir, musiki kabiliyetidir yahut bunlardan doğan hususi bir şekildir” der.

Şiir için, bir milletin tefekkürü ve de duygu pınarı diyebiliriz.

Şairin o edep ve vuslat halinde kelimelerin raks edişi bir cezbe hali de diyebiliriz.

Mısralar kanatlanır mı?

Evet, o mısralar ilahi bir ritimle şairini maveradan geçirir.

Perde ötesi sırlar bir nevi mısralara inci taneleri gibi saçılır.

Ben derim ki, şiirin marifetinde ‘okyanusta mercan arayan dilin efsanevi havası vardır.’

Sesin ahenginde, sözü namus biliriz.

Bir milletin edebi teneffüsü biliriz.

Şiir sanatında, iç derinliği, mana zenginliği, fikir ve estetik güzelliği, ufuk ve metafizik serpintileriyle dopdolu bir iklimin güzel esintileri nesiller arasında o kadar güçlü ve sağlam bir bağ kurar ki, bu sanat bütün hüner ve marifetini kendi milletinden alır.

Allah’ın Resulü(as) buyuruyorlar; “şiirde hikmet vardır” Evet, Sevgili Peygamberimiz(as) şair Hasan İbni Sabit(r.a) için mescitte hususi bir minber koymuştu.

Allahın Resulü buyuruyorlar;"Allah (c.c.)Hassan'ı,  Resülullah'ı müdafaa ettiği veya onun adına mufâhara yaptığı müddetçe Rühu'l-Kudüs'le takviye etmektedir" derlerdi.

Hikmet sözlükte, “Bilgelik, bilge olan kimsenin hali; üstün akıl ve yüksek ilimi yüksek bilgi” olarak geçtiği gibi, “Allah’ın insanlar tarafından anlaşılmayan sırları, ilahi sır, maksat” olarak da ifade edilir. Şiirin, kısa ve özlü anlatımından kalplerden Hakk katına açılan bir lutfu ilahi olarak da bahsedebiliriz.

Büyük Türk-İslâm mütefekkirleri aynı zamanda zirvelere tırmanan şairlerimizdir

Söz sanatını en ince üsluplarıyla onlar kullanmışlardır. Onların şiirlerini bizler birer, ‘hikmet dersleri’ olarak alırız.

Ahmet Yesevi’den Yunus’a kadar devam eden bir silsilede, ‘edep pınarı’ sürekli çağlamıştır.

Aprunçur Tiginden Âşık Veysel’e doğru halk dili kâh kopuz’un kâh sazın tellerinde bir hoş sedaya bürünmüştür.

Üç kıtayı buluşturan şu fetih coğrafyasının manevi iksirinde, ‘şiir sanatının ilham gücü’ hiçbir zaman göz ardı edilemez.

Hele o zarif, anne sütü kadar ak ve temiz Türkçe’miz Mevla’nın bizlere, bu millete en büyük lutfudur.

Fetih ordularını kıtalar ötesine taşıyan bir efsunkâr güçten, bir rahmani havadan söz edilirse, oda bu sanatın kalplere ilka ettiği ilhamdır.

Şunu alenen belirtmek isterim; Bu milletin tarihini, coğrafyasını, acılarını, sevinçlerini, paylaşabileceğimiz bilumum güzelliklerini şiir sanatının muhteşem havasında ulaşabildim diyebilirim.

Şiir, kendi iç dünyamızdan esintilerdir.

Bizim dilimizdir.

Mısralar, şairin dış dünyasıyla kurmaya çalıştığı, Gönül Bağıdır!

 

Kuran’ın Şairler Hakkında tarifi vardır;

Kur’an da,  şairler “şuara” süresine isim olmuşlardır!

Ayet,”O şuaraya (şairlere) gelince, onlara azgınlar uyar” (şuara, 224)

Sonraki ayette, “Görmedin mi? Gerçekten onlar (o şairler)

Her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar (da her türlü yalan ve çirkin sözü söylerler)”

“Ve onlar, yapamayacakları şeyleri söylerler.”

Buraya kadar zikredilen, “iman etmeyen…” şairleredir.

İman eden şairler hakkında Kur’an şöyle buyuruyor;

“Ancak iman edip Salih ameller işleyenler,

Allah’ı çok zikredenler ve kendilerine zulmedildikten sonra,

(şiirleriyle) intikamlarını alan (mü’min şair)’ler müstesna!

Döneceklerini yakında bileceklerdir” (Şuara, 227)

Allah Resulü(sav) İbnu Ravaha’nın şiirleri için şöyle buyurmuşlar;

“Onun şiirleri, Mekkeli kâfirlere okdan daha çabuk tesir eder!”

Resülullah(sav), Kureyza günü, (şairi) Hassan bin Sabit’e;

“Müşrikleri hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir!”

Necip Fazıl ne diyorlar;

“Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış.

Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış…”

Niyazi Yıldırım ise şiiri şöyle tarif ederler;

“Şiir dikenlikte laleye benzer

Ne fıkraya, ne makaleye benzer

Şair, vatan içre kaleye benzer;

Korur milletin itibarını”

İşte sizlere şiirin özeti!

Şiirde, ‘ilham…’ vardır

Şiirde, ‘hikmet…’ vardır

Şiirde, ‘gönül dünyamız…’ vardır!

Şiirde,  ‘sanatın gücü…’ vardır!

Sözü Akifle noktayalım;

“Doğrudan doğruya Kuran’dan alıp ilhamı

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı”

 

 

Yazarın Diğer Yazıları